Arkadaşımın Karısına Hülle 3
“Beş yıl evli kaldık, ama bir kere bile ilişkiye girmedik!” dediğinde ağzım açık kaldı. Huriye’ye öylece bakakaldım. Hayretler içerisindeydim. Neden sonra,
“Yani… Sen hala bakire misin? Beş yıl sonra… Hala…?” diye sordum. Gözleri nemlenip dudakları titredi ve zar zor duyulan bir sesle,
“Evet!” dedi…
Bunu söyledikten başını öne eğdi. Utanmış, yanakları kızarmıştı. Bu haliyle öyle güzel, öpülesi, sevilesi görünüyordu ki… Ancak utanacağı bir şey yoktu. Onun elinde olan bir şey değildi sonuçta… Benim içinse durum daha da garip bir hal almıştı şimdi…
Bir süre ne yapacağımı düşündüm. Ama boşunaydı, bir işin içine girmiştim artık. Gencecik, taptaze bir güzellik karşımda, yatağımdaydı. Öyle güzel, tazecik, narin bir kadındı ki, insanın ömrüne ömür katardı Huriye…
Kadın da değildi üstelik, beş yıl sonra hala bakireydi. Beş yıllık evliliği boyunca kutusu açılmamıştı. Ramiz bu güzelliğin tadına bakamamış, varamamıştı.
Banyodan yansıyan ışık içeriyi epeyce aydınlatıyordu. Ben yatağa yönelirken başını kaldırdı Huriye ve bana baktı. Ardından da yeniden uzandı yatağa…
Yanına uzandım ve yanağını okşadım. Gözleri daha da büyümüş, endişeli ve olacakların merakı içinde, bir ceylan gibi bakıyordu. Sol elimi saçına attım ve arkasındaki tokaları çıkardım. Siyah saçlarını açtım, pamuk gibi yumuşak ve parlaktı saçları… Yastığın üzerine yaydım onları, bir süre güzelliğini seyrettim.
Eğilip dudaklarımı yanağına değdirdim, hafifçe ürperir gibi oldu. Artık işin nereye varacağını bildiği için ilk gece korkusunu yaşamaya başlamış gibiydi. Yavaş ve okşarcasına bir sesle,
“Korkuyor musun?” diye sorduğumda, uzun kirpikleri titreyen gözlerini kaçırdı,
“Biraz!” dedi fısıltıyla.
“Korkma… Korkacak bir şey yok. Aksine senin de çok hoşuna gidecek!” dedim ve bu kez dudaklarından öptüm.
Alt dudağını emmeye başladığımda biraz rahatlar gibi olup hafif pembe bir ruj sürdüğü etli dudaklarını araladı. Yaşam enerjisiyle dolu dudaklarını uzun uzun emerken o da sol elini saçlarıma ve omuzlarıma atıp okşamaya başladı.
Konuşmamız boyunca, üzücü konunun da etkisiyle inişe geçmiş erkekliğim yeniden sertleşiyordu. Sağ elimi askılı geceliğin içine sokup memelerini kavradığımda dudaklarını ısırdı heyecandan…
Boynunu, omuz başlarını öperken memelerini hamur gibi sıkıp yoğuruyordum. Avucumu dolduran ayvalarının minik uçlarını parmaklarımın arasında sıkıyordum. Huriye bundan büyük keyif alıyordu. Saçlarımda ve omuzumda okşayarak gezinen elini belime kaydırmıştı.
Geceliğin askılarını sıyırdım ve memelerini emmeye başladım bu kez… Uçlarını emip yaladıkça Huriye kendini kasıyordu. İki elimle altından tutup sıkıyordum memelerini… Pembe minik meme başlarını yalıyordum durmadan… Memelerinin arasına yüzümü koydum daha sonra. Taze, şişkin memeleri her iki yanağımı okşuyor, yumuşak kadife gibi tenini hissediyordum.
Ardından sağ elim aşağı kaydı ve kasıklarının arasında gezinmeye başladı. Tertemiz ve terlemiş kasıklarının arasından kadınlığının pembe dudaklarına uzandı parmaklarım… Huriye bir anda kaskatı kesilir gibi oldu,
“Ihhh!” diye sanki son nefesini veriyormuş gibi bir inilti çıkardı.
“Şşşşt…” dedim memelerini, uçlarını somururken… “Sakin ol… Rahat bırak kendini canım… Sadece okşuyorum. Seni incitmeyeceğim. Bana bırak her şeyi…” Bunu duyduktan sonra sanki biraz daha rahatladı. Kapattığı gözlerini açıp dudaklarını ısırdı.
Ağzım yeniden memeleriyle buluşurken sağ elim kadınlığında geziniyor, keşfedilmemiş noktalarını keşfe çalışıyordum. İktidarsızın teki olduğunu öğrendiğim aptal Ramiz'in mahrum kaldığı cennet meyveleri dudaklarımın ve parmaklarımın ucundaydı.
Kadınlığını tamamen avucumun içinde hapsedip dudaklarını sıkarken Huriye yeniden kasılıp gevşedi. Öyle ki kasılıp gevşemeleri sürekli bir hal alır gibi oldu bir ara… Nefes almakta zorlanır gibiydi. Gözlerini açıp kapıyor, dudaklarını ısırıp yalıyordu durmadan…
“Zevk alıyorsun Huriye…” diye fısıldadım. “Öyle değil mi? Zevk alıyorsun…”
“E… Evet… Çok hem de…” dedi zorlukla…
“Daha da çok alacaksın. Sana bu gece dünya zevkini tattıracağım. Yeter ki kendini bana bırak.”
Şişkin memeleri titriyordu. Kasıklarını sıkıp bırakıyordu. Amında ıslaklık oluşmuştu. Deneyimsizdi ama, aslında biyolojik olarak tam anlamıyla şehvetli bir kadındı, arzulu ve çok istekliydi. Yetişme tarzı ve dünya görüşü onu edilgen yapmıştı, yatakta da bu şekildeydi.
“Sen beni öpmek ister misin?” diye sorduğumda,
“Nasıl?” diye sordu şaşırmış gibi. Açıklama yapmak yerine sırtüstü uzanıp onu kendime doğru çektim. Dudaklarımı öpmesini istedim.
Önce kararsız kaldı. Nasıl yapacağını düşünür gibi oldu, ama sonra, “Tamam!” diyerek dizlerinin üzerinde doğrularak üzerime eğildi, dudaklarımdan öpmeye başladı. Serbest bıraktığım alt dudağımı büyük bir istek ve iştahla emiyordu. Zaman zaman pembe dilini ağzımın içine uzatıyor, “Sen de yapsana!” dercesine benim de uzatmamı istiyordu.
Daha rahat hareket edebilmek için onu tutup üzerime çıkarttım. Dizleri kalçalarımın yanında, üzerime eğilmiş vaziyetteydi. Beni öperken siyah saçları yanaklarıma, yüzüme değiyordu. Ancak Huriye kendini öpüşmeye öylesine kaptırmıştı ki bunu fark etmemişti.
Saçlarını ensesinde toplarken incecik belini ve sırtını okşadım. Ellerim daha sonra kaçınılmaz olarak aşağıya, yuvarlak, dipdiri kalçalarının biçimli ve sert yanaklarına kaydı. Poposunu okşadıkça zevke geliyordum. Kan hücumuyla sertleşmiş penisim sürekli oynuyor, üzerimde hareket edip duran Huriye'nin bazen karnına, bazen bacaklarına değiyordu.
İlk başta karnını çekip kendini yukarı itmeye çalışırken sonra işi oluruna bıraktı, yarağımın karnından kasıklarına doğru inmesine müsaade etti. Sikimin başı üçgenine dalıverdi. Zevk sularından ıslanan kadınlığına sürtünen penisimde onun ıslaklığını hissedebiliyordumb.
Acemi ama ateşli öpmelerinin arasında bazen dudaklarımı ve dilimi ısırdığı oluyordu ama hoşuma gidiyordu bu hali… Poposundan kalçalarına, belinden sırtına, omuz başlarından kollarına kadar tüm bedenini okşadım o beni hararetle öperken… Bembeyaz vücudu güneşle tanışmamıştı hiç… Güneş ışıkları kapalı giysilerinin arasından girememişti.
Amına girmek, kızlığını bozmak için yanıp tutuşmaya başlamıştım artık, ama öncesinde yapmam gereken bir şey daha vardı. Nazikçe omuzlarından ittim. Kahverengi gözlerinin siyah bebekleri daha da büyümüştü yaşadığı heyecanla. Ona doğrudan, gayet doğal bir şey istiyormuşcasına,
“Sikimi tutmanı istiyorum!” dediğimde utangaç bir gülümseme yayıldı yüzüne…
Sik daha önce pek duymadığı bir kelimeydi belli ki… Normal hayatında duyması mümkün değildi. Ama evli olduğu dönemde ateşli ve mahrem geceler de yaşayamadığı için bu kelimeye yabancı kalmıştı.
Onu yan tarafa alıp dizlerimin üzerinde doğruldum. Yarağım konuşma öncesi durumuna geri dönmüş, olanca sertliğiyle sallanıyordu sopa gibi. Taşaklarımda ve yarağımın diplerinde, tüm kasık bölgemde bir süredir almayı ihmal ettiğim parlak siyah kıllar vardı.
Bugün yaşanacakları bilsem etek tıraşı olurdum, ama bilmediğim için Huriye'nin karşısına uzamış kıllarımla çıkmıştım. Yine de dert edilecek ölçüde değildi. Huriye gibi gerçek bir yarak görmemiş genç bir kız için hiç problem değildi. Yarağı bulmuştu sonunda, kılsızını aramak gibi bir derdi yoktu.
“Elini uzat!” dediğimde dudaklarını ısırdı. Biraz önce tutmuştu sıkı sıkı, ama şimdi utanıyordu.
Elini tutup benim gibi dizlerinin üzerinde doğrulttum. Kısa bir zaman tepkisiz kaldı, ama sonra sağ elini uzattı. Beyaz narin elinin ince uzun parmakları yarağımla buluşurken zevk alma sırası bana gelmişti.
Yarağım sıcacık ve narin parmaklarının arasında titrer gibi oldu. Gözlerinde hınzırca ve utanmaz bir gülümseme vardı. Sağ eli yarağımın gövdesini sıkıca kavrarken,
“Nasıl buldun? ” diye sordum.
“Çok güzel!” dedi fısıltıyla… Bir erkek için am neyse bir kadın için de yarak oydu. Bana onun amı güzel gelmişti, benim yarağım da doğal olarak ona güzel geliyordu, bunda ayıp ya da utanacak bir şey yoktu.
“Okşasana biraz…!” dediğimde parmaklarını açıp kapamaya başladı.
Okşamaktan anladığı buydu sanki… Yarağımı sıkıp bırakıyordu. Tecrübesizliği devam ediyordu Huriye'nin. Eğer hamile kalmaz da üç ayın sonunda boşanırsak onu yatakta deneyimli bir kadın olarak Ramiz'e gönderecektim. Ramiz'in ona öğretemediklerini ben öğretecektim. Elini tutup,
“Bak böyle yap!” diyerek yarağım üzerinde yukarı aşağı oynatmasını istedim.
“Tamam!” dedi fısıldayarak ve ardından dediğim şekilde oynatmaya başladı elini… Sanki masturbasyon yaptırır gibi, ama yavaş yavaş yapıyordu. Elinin her hareketiyle yarağım kıpırdayıp duruyor, zevkim çoğalıyordu.
“Taşaklarımı da okşa!” dediğimde başını kaldırıp baktı. Yanakları kıpkırmızı, utangaç, yine de meraklı bir yeni gelindi neticede… Gözlerini bir iki kırptı, ardından da sol eliyle taşaklarımı tuttu. İlk başta sert bir şekilde yapınca,
“Bastırma canım… Yavaşça yap!” dedim. Cevap vermeden dediğimi yaptı. Sağ eli yarağım üzerinde gidip gelirken sol eli taşaklarımı avuçlamış, nazikçe sıkıp bırakıyordu.
Sağ elimi kadınlığına attım. Amının üzerinde ve kasıklarında gezinen elimden aldığı zevk, yarağımdaki elinin hareketlerini hızlandırdı. Dudaklarını da ısırmaya başlamıştı yine…
Sağ elimle şeftali gibi kabarmış, istekli amcığını okşarken, sol elimi de memelerine attım. İki memesini de avuçlayıp sıkıyor, pembe uçlarıyla oynuyordum. Ellerimiz iş üzerindeydi, ikimiz de zevk alıyorduk, ama artık son noktayı koymaya gelmişti sıra.
“Tamam canım… Hadi bakalım! Başlayalım artık…” diyerek onu sırt üstü uzanmasını sağladım yatağa ve bacaklarını tutup iki yana ayırdım. Rahat edebilmesi için yastıklardan birini belinin altına koydum.
Huriye heyecanını biraz önce atmış gibiydi, ama şimdi heyecan dalgası yeniden tüm bedenini kaplamıştı. Bacaklarının arasında yerimi aldım. Okşamaları ile beraber yarağımın kafasından zevk sıvıları gelmişti bir miktar… Onun da kasıklarında ve amının üzerinde ıslaklığın verdiği parlaklık vardı.
Bacaklarını dizlerinden büküp göğsüne doğru çekmesini istediğimde yavaşça yaptı dediğimi, ama kendine güveni pek yoktu.
“Tamam mı?” diye sordu emin olmak için…
“Tamam, güzel oldu!” diyerek üzerine eğildim. O an Huriye'nin nefes alışverişi çoğalırken heyecandan ölecekmiş gibi görünüyordu.
“Korkma, sakin ol, bir şey olmayacak!” dediğimde,
“Peki… Tamam…” dedi ürkekçe…
Yarağımın kafasını amının üzerine ve dudaklarına sürttüm bir süre… Uzun uzun boydan boya okşadım kadınlığını… Hayatımda ikinci defa bakire bir am sikecektim. En az Huriye kadar ben de heyecanlıydım.
İlk siktiğim bakire evlendiğimiz gece karımın amı olmuştu. Tadını ve o gece hissettiklerimi unutmuştum bile… Ama Huriye'nin istekle kabarmış, ıslak bir pembelik taşıyan kadınlığı canlılık, tazelik, gençlik doluydu.
Kalbim küt küt atarken dudaklarımı ısırdım. Taş kesilmiş ve yay gibi yukarıya dikilmiş sikimi elimle bastırarak biraz daha okşadım amını… Özellikle kabarmış klitorisinde başını bastıra bastıra gezindim.
“Ohhhh…” diyerek boynuma sarıldı Huriye… Nefes alış verişi hızlanmıştı. Sıcak soluklarını boynumda duyuyordum ve daha çok tahrik oluyordum. Sonunda yavaşça girmeye başladım amına… O an Huriye kendini kasar gibi oldu, bacakları ve kasıkları sertleşince,
“Sakin ol aşkım… Sakin… Rahatla…!” dedim yeniden. Cevap vermedi, ancak bakışları vücutlarımızın birleştiği noktada, aşağıdaydı sürekli… Yavaş yavaş amına gömülen yarağımı izliyordu.
Amının dudaklarıyla sımsıkı sarılan yarağım yavaş yavaş içine girmeye, gözden kaybolmaya başladı. Durdum ve derin bir nefes alıp verdim. Biraz daha bastırmaya başladığımda yarağımın kafası amının içine girmişti. Huriye yine kendini kasmaya başladığında,
“Sakin ol güzelim… Korkma… Her şey yolunda… Bak kafası girdi içine… Bundan sonrası daha kolay olacak. Korkma!” dedim sakinleştirmeye çalışarak… Elimi aradan sokup suyunda ıslattığım baş parmağımla klitorisini okşadım. Yine zevkle sarsıldı, yine inleyerek boynuma sarıldı.
Bastırdıkça yarağım giriyordu. Biraz duruyor, geri çekiliyor, sonra tekrar ilerlemeye başlıyordum. Ben bekledikçe aldığı zevkle ıslanan amcığı içine girişimi kolaylaştırıyor, santim santim açılıyordu.
Amı daracık ve oldukça sıkıydı ama yarağımı da içine rahatça alıyordu. Karımın yıllarca sike sike genişlettiğim amından sonra bakire daracık bir amın verdiği lezzet bambaşkaydı. Hele gecelik ilişki yaşadığım eskortların da her gece yediği yaraklarla amları ister istemez çuval gibi olmuştu.
Yarağım gözden kayboldukça Huriye inlemeye başladı. Amı sıcak, ıslak ve kaygandı. Yarağım zorlanmadan giriyordu içine ama psikolojik olarak canının yandığını sanıyordu. İlk geceden onu korkutmamak için yavaşça çektim yarağımı… Kızlık zarını bozacak kadar girmemişti içine henüz…
“Tamam, sakin ol!” deme ihtiyacı hissettim ister istemez. Yavaşça bastırmaya başladım yeniden. Yarağım daha da içine girmişti şimdi. Huriye yeniden ıhlayıp inlerken dudaklarını kanatırcasına ısırıyordu. Memelerinin kanla dolup şişen uçları pembeden kızıla dönmüş gibiydi.
İki elimi kalçalarına attım ve bacaklarını biraz daha ayırıp kaldırdım. Yarağım artık dibine kadar girmişti içine. Benim kalın sikimi sonunda köküne kadar içine almıştı.
“Tamam güzelim, bak içindeyim şimdi, korkmana gerek yok!” dediğimde yüzünde acı dolu bir ifade ile baktı. “Canın yanıyor mu?” diye sorduğumda,
“Biraz!” dedi fısıldayarak.
“Tamam, o kadarı olur, ama daha fazla olmaz, güven bana, korkma!” dedim ve biraz daha bastırdım yarağımı. O an,
“Ihhh, ayyy!” diye minik bir inilti dudaklarından dökülürken, ben gözlerimi kapayıp amında bir süre bekledim.
Karımın kızlığını aldığım gece yaptığım gibi o şekilde bir süre bekledikten sonra yavaşça çektim yarağımı… Görmeyi beklediğim şey yarağımın üzerindeydi.
Huriye'nin kızlık zarı patlayıp yırtılmış, akan kanlar yarağımın üzerini kırmızıya boyamıştı. Yarağımın siyah kıllarını kırmızıya bürümüştü koyu kan… Huriye yüzünde yine acı dolu bir ifadeyle alta doğru bakıp olanları anlamaya çalışıyordu.
“Kızlığın bozuldu aşkım, artık kadın oldun!” diyerek parmak ucumu kana bastırdım ve ona gösterdim. “Korktuğun kadar yokmuş, değil mi?”
Huriye'nin gözleri önce kocaman açıldı ardından da küçücük kalana dek kısıldı. Bakireliği gitmiş artık kadın olmuştu. Beş yıllık evliliğinde olmayan şey benimle daha ilk geceden olmuştu ve bunun heyecanını yaşıyordu. Artık kızlığı gitmişti.
Yeteri kadar bekledikten sonra, yavaş yavaş git gel yapmaya başladım amında… Kalçalarındaki elimi dizlerinin arkasına atarak amına yükleniyordum. Huriye'nin şaşkın ve ürkek bakışları arasında yarağım girip çıkıyordu amına büyük bir güçle… Her girip çıkmasıyla beraber yarağımdaki kızıllık artıyor veya azalıyordu. İkimizin de kasıkları kızıl kan olmuş, yatak çarşafına akmaya başlamıştı.
Büyük bir zevk alıyordum, harika bir duyguydu. O gün Ramiz ile tesadüfen karşılaşmamış olsam, bu geceyi yaşayamayacak, şu an bu zevki tadamayacaktım. Hayat tesadüflerle doluydu ve bana da büyük bir mutluluk getirmişti.
Kökledikçe memeleri oynayıp sallanıyordu. Amı yarağımı kolayca alıyordu içine. Amının kayganlığı akan kanla daha da artarken sıcaklığı da yükselmişti. Yarağımı volkan gibi yakıyordu.
Ayak uçlarımdan aldığım destekle yükleniyordum amına… Ancak biraz daha güçlü yapmak istediğimde belimi ve götümü kaldırıp indirmeye, bu şekilde pompalamaya başladım. Şınav çeker gibiydim.
Huriye'nin havadaki bacakları sallanırken kasıklarından sesler gelmeye başlamıştı. Ter ve kanla kaplanmış kasıkları yarak darbelerimin etkisiyle ses veriyordu. Tok ve güçlü vuruş sesleri ucuz bazanın ve yaylı yatağın gıcırdamalarına karışıyordu.
Huriye'nin pembe dudaklarının arasından da sesler geliyordu. Acılı inleme seslerine,
“Ayy… Yavaaşş… Ahhh, yavaaşşş!” sesleri karışıyordu. Ama yavaşlamaya niyetim yoktu hiç. Aksine daha da kökleyip pompalamaya çalışıyordum.
Boynuma sardığı kollarını çözmüş, ellerini iki yana açmıştı Huriye. Sırtımı, omuzlarımı okşamak gibi bir şey düşünemiyordu yaşadığı korku ve heyecan nedeniyle…
Bacaklarındaki ellerimi çekip yatağa bastırdım ve onu tamamen altıma aldım. Dizlerinden büktüğü beyaz uzun bacakları havada yaylanıp oynuyordu yarak darbelerimle… Göğsümün altında kalan şişkin memeleri de öyleydi. Büyük bir zevk denizinde yüzüyordum, Huriye idi bu denizin adı… Kızlığını sunmuştu bana, o denizde ilk defa yüzme şerefi bana ait olmuştu.
Aldığım zevk çoktu, ama erkenden boşalmak istemiyordum. O nedenle çıktım amından… Dizlerimin üzerinde doğrulurken Huriye'nin gözlerinin kenarından minik yaşların süzüldüğünü gördüm.
Dudakları da kıpırdıyordu, ama inleme sesleri yoktu. Belki de dua ediyordu bilmiyorum. Onu ellerinden tutup doğrulttuğumda gözleri yarağıma kaydı. Kırmızıya boyanan yarağıma korkuyla bakıyordu.
Kasıklarında da kandan izler vardı, ayrıca beyaz çarşaf da kana bulanmış haldeydi. Ki bu benim çarşafım değildi. Belli ki gerdek gecesi için Huriye yanında getirmişti.
Ellerinden tutup dört ayak üstünde durmasını istedim. Domal desem anlayıp anlamayacağını bilmiyordum çünkü. Ancak Huriye ne demek istediğimi önümde domalarak anladığını gösterdi biraz sonra…
Ellerini ve bacaklarını ayırmış, iki yana açmıştı. Arkasındaki yerimi aldığımda harika bir manzara beni bekliyordu. Götünün sert ve ayrık duran biçimli yanaklarının arasında minik bir delik karşımdaydı. Tıpkı amı gibi bakire, yarak yememiş olduğu kesindi. Akan kızıl kanın yıkadığı kasıklarının arasından şimdi biraz daha ayrık duran amı görünüyordu.
Kırmızıya boyanmış yarağımı tuttum ve yavaşça amına soktum. Huriye'nin siyah saçları dalgalandı, başını yana çevirmiş bana bakmaya çalışıyordu. Derken yarağım dibine kadar girdi amına…
Göt yanaklarını kavradım sıkıca ve gitgide hızlanarak sikmeye, pompalamaya başladım. Amının tazeliğini bu pozisyonda daha çok alıyor gibiydim. Yarağım boydan boya amına girip çıkıyor, öncekinden daha ileri noktalara ulaşıyordu.
Yarak darbelerim sıkı ve beyaz göt yanaklarını dalgalandırıyordu. Saçları da aynı şekilde havada sallanırken kimi zaman sağa kimi zaman sola çeviriyordu başını Huriye…
Altımızdaki bazanın ince metalleri ve yatağın yayları çıkardığı seslerle Huriye'nin iniltilerine eşlik ediyordu. Psikolojikti bu seslerin kaynağı ama acının yerini zaman ilerledikçe zevkin aldığını seziyordum. Sıcak ve yoğun, “Immm, ahhhh, uhhhh!” sesleriydi bunlar. Sikilen her kadının aldığı zevkin sonucunda çıkardığı seslerdi.
Bakire Huriye artık bir kadın olmuştu ve üstelik zevk alıyordu. Yarak darbelerim, uzun, zayıf vücudunu titretip sallıyor, sarsıyordu. Göt yanaklarının titremeleri daha da artıyordu, beyaz göt yanakları kızarmaya başlamıştı üstelik. Kanın kızıla boyadığı kasıklarım göt yanaklarına çarptıkça onu da boyuyordu.
Boşalmaya yaklaşıyordum artık. Bakire amını delmiş sıra içine döllerimi akıtmaya gelmişti. Var gücümle sikiyordum. ‘Şop şop şop!’ seslerinin yankıları yatak odasının duvarlarını çınlatıyordu. En üst katta oturuyordum. Altımdaki daire birkaç aydır boştu, o nedenle sesli ve şiddetli bir sikişmenin zevkinden mahrum kalmamıza hiç gerek yoktu.
Huriye, “Uhhh, ayyyy, ahhhh, ımmm!” sesleriyle adeta kendinden geçmiş gibi inliyordu durmadan. Ben de inlemeye başlamıştım artık. Kalp atışlarım çoğalmış, vücudumda elektrik akımı gezinmeye başlamıştı. Ellerini iki yana açmış destek almaya çalışıyordu Huriye. Saçlarını savurup sağa sola başını çevirmeye de devam ediyordu.
İlk başta dikkatimi çeken minik göt deliğine kaydı gözlerim. Sağ başparmağımla deliğin ağzını ovalamaya, bastırmaya başladım. Huriye sikişin etkisiyle götünde parmağımın gezinmesini hissetmiyordu. Bastırdıkça delik genişleyip açıldı tıpkı amı gibi…
Şeyh kızı Huriye'yi götünden sikebileceğimi sanmıyordum, ama en azından parmağımla biraz oynamama müsaade edebileceğini düşünüyordum. Ancak televizyonda ve gazetelerde gördüklerimden en kapalı cemaatlerde bile anal ilişkinin sanılanın aksine yaygın olduğunu biliyordum. Kim bilir Huriye de götünü sikmeme izin verebilirdi bir gün…
Boşanmamın kötü yanlarından biri varsa o da götten ilişki konusundaydı. Karım götünden sikmeme hiç itiraz etmez, hatta çoğu zaman amından daha çok isterdi. Göt deliği oldukça sıkı ve dardı, ama yarağım gide gele onu kocaman bir kuyuya çevirmişti.
Çağırdığım eskortlar da götlerinden ya siktirmiyor, ya da bunun için ilave para istiyordu. Boşandığım zamandan beri bir kadının götünü sikmemiştim.
Karşımdaki minik, kıldan ve tüyden mahrum deliği sikebilmeyi çok isterdim. Kafam bunlarla doluyken döllerim yarağımın diplerinden gelen coşkun bir dalga halinde Huriye'nin amına akmaya başladı. Boşalıyordum ve boşalmanın etkisiyle her yanım gerilmişti.
Huriye'nin vücudu da taş gibi sertleşmiş haldeydi. Zevk iniltileri eşliğinde döllerimi kırmızıya boyanmış sıcacık amına akıttım. Boşalmam bittiğinde iyice bastırdım amına, yüklendim.
Son döl damlasını bile ziyan etmek istemiyordum. Huriye'yi hamile bırakmak, karnını şişirmek istediğimi düşündüm bir an. Bundan Ramiz'e göndermek istemediğim sonucu çıkıyordu doğal olarak.
Yarağımı çıkardım. Amının kanına benim döllerim karışmış, kırmızı ile beyazın ortası bir renge bürünmüştü. Huriye'yi belinden tutup kalkmasına yardım ettim. Yüzü kızarmış ve terlemişti. Yarağıma ürkekçe bakıyordu. Kasıkları ve yatağın çarşafı kırmızıydı. O an kollarından tuttum ve sıkıca sarıldım.
“Artık birbirimizin olduk, şimdi gerçekten karı koca olduk!” diye kulağına fısıldadım.
Yanağımı öperek karşılık verdi sözlerime. Ardından da elimi tutup başına koydu bayram sabahı büyüklerinin elini öpen çocuklar gibi. Daha sonra kalktık.
“Banyoya geçip yıkanalım!” dediğimde,
“Tamam, ama önce yapmam gereken bir şey var!” diyerek siyah deri çantasını komodinin üstünden aldı. Çantadan, benim hayalimi süsleyen çok pahalı son model bir telefon çıkardı ve bununla dağılan yatağın birkaç fotoğrafını çekti. Ardından da,
“Anneme gönderiyorum!” diyerek annesine gönderdi. “Annem kanlı çarşafın fotoğrafını istemişti!” diyerek telefonu çantasına geri koydu.
Annem dediği kayınvalidemdi, ama daha yüzünü görmemiştim, ismini bile bilmiyordum. Karım olan Huriye'nin ise adından başka bildiğim bir şeyi yoktu. Bu iş de bittikten sonra el ele banyoya geçip duşakabinin içine girdik.
İki kişi için biraz dar kalsa da birbirimizi güzelce yıkadık, boy abdesti aldık. Yataktaki çekingenliği ve ürkekliği üstünden atmışa benziyordu Huriye. Tavırları ve hareketleri daha rahattı. Bu hali hoşuma gitti.
Yıkanma işi sonunda kurulandık. Huriye yeniden aynı kıyafetlerini giyinirken, ben ona danışarak şort ve tişört giymek istediğimi söyledim.
“Nasıl rahat ediyorsan öyle giyin!” dedi gülümseyerek. Sonrasında şükür namazı kılmak istediğini söyleyince onu salonda bırakıp mutfaktaki balkona çıktım.
Artık iyice karanlık çökmüştü. Bütün ışıklar yanıyordu. On dakika kadar sonra yanıma geldi. Başını büyük desenli bir türbanla sıkıca örtmüş, bağlamıştı. Her hali birbirinden güzel ve çekici bir kadındı Huriye ve artık karımdı. Ona siteyi ve etrafı anlattım bir süre, ama sonra üşüyünce içeri geçtik.
Bu arada annesinden yanıt gelmişti. Annesinin ikimize doğacak çocuklarımızla birlikte sağlıklı ve sıhhatli bir hayat dilediğini söyledi Huriye. Annesine teşekkür ettim.
“Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum!” dediğimde,
“Ben de senin hakkında bilmiyorum, ama zamanla hepsini öğreniriz!” dedi gülümseyerek…
“Yani… Sen hala bakire misin? Beş yıl sonra… Hala…?” diye sordum. Gözleri nemlenip dudakları titredi ve zar zor duyulan bir sesle,
“Evet!” dedi…
Bunu söyledikten başını öne eğdi. Utanmış, yanakları kızarmıştı. Bu haliyle öyle güzel, öpülesi, sevilesi görünüyordu ki… Ancak utanacağı bir şey yoktu. Onun elinde olan bir şey değildi sonuçta… Benim içinse durum daha da garip bir hal almıştı şimdi…
Bir süre ne yapacağımı düşündüm. Ama boşunaydı, bir işin içine girmiştim artık. Gencecik, taptaze bir güzellik karşımda, yatağımdaydı. Öyle güzel, tazecik, narin bir kadındı ki, insanın ömrüne ömür katardı Huriye…
Kadın da değildi üstelik, beş yıl sonra hala bakireydi. Beş yıllık evliliği boyunca kutusu açılmamıştı. Ramiz bu güzelliğin tadına bakamamış, varamamıştı.
Banyodan yansıyan ışık içeriyi epeyce aydınlatıyordu. Ben yatağa yönelirken başını kaldırdı Huriye ve bana baktı. Ardından da yeniden uzandı yatağa…
Yanına uzandım ve yanağını okşadım. Gözleri daha da büyümüş, endişeli ve olacakların merakı içinde, bir ceylan gibi bakıyordu. Sol elimi saçına attım ve arkasındaki tokaları çıkardım. Siyah saçlarını açtım, pamuk gibi yumuşak ve parlaktı saçları… Yastığın üzerine yaydım onları, bir süre güzelliğini seyrettim.
Eğilip dudaklarımı yanağına değdirdim, hafifçe ürperir gibi oldu. Artık işin nereye varacağını bildiği için ilk gece korkusunu yaşamaya başlamış gibiydi. Yavaş ve okşarcasına bir sesle,
“Korkuyor musun?” diye sorduğumda, uzun kirpikleri titreyen gözlerini kaçırdı,
“Biraz!” dedi fısıltıyla.
“Korkma… Korkacak bir şey yok. Aksine senin de çok hoşuna gidecek!” dedim ve bu kez dudaklarından öptüm.
Alt dudağını emmeye başladığımda biraz rahatlar gibi olup hafif pembe bir ruj sürdüğü etli dudaklarını araladı. Yaşam enerjisiyle dolu dudaklarını uzun uzun emerken o da sol elini saçlarıma ve omuzlarıma atıp okşamaya başladı.
Konuşmamız boyunca, üzücü konunun da etkisiyle inişe geçmiş erkekliğim yeniden sertleşiyordu. Sağ elimi askılı geceliğin içine sokup memelerini kavradığımda dudaklarını ısırdı heyecandan…
Boynunu, omuz başlarını öperken memelerini hamur gibi sıkıp yoğuruyordum. Avucumu dolduran ayvalarının minik uçlarını parmaklarımın arasında sıkıyordum. Huriye bundan büyük keyif alıyordu. Saçlarımda ve omuzumda okşayarak gezinen elini belime kaydırmıştı.
Geceliğin askılarını sıyırdım ve memelerini emmeye başladım bu kez… Uçlarını emip yaladıkça Huriye kendini kasıyordu. İki elimle altından tutup sıkıyordum memelerini… Pembe minik meme başlarını yalıyordum durmadan… Memelerinin arasına yüzümü koydum daha sonra. Taze, şişkin memeleri her iki yanağımı okşuyor, yumuşak kadife gibi tenini hissediyordum.
Ardından sağ elim aşağı kaydı ve kasıklarının arasında gezinmeye başladı. Tertemiz ve terlemiş kasıklarının arasından kadınlığının pembe dudaklarına uzandı parmaklarım… Huriye bir anda kaskatı kesilir gibi oldu,
“Ihhh!” diye sanki son nefesini veriyormuş gibi bir inilti çıkardı.
“Şşşşt…” dedim memelerini, uçlarını somururken… “Sakin ol… Rahat bırak kendini canım… Sadece okşuyorum. Seni incitmeyeceğim. Bana bırak her şeyi…” Bunu duyduktan sonra sanki biraz daha rahatladı. Kapattığı gözlerini açıp dudaklarını ısırdı.
Ağzım yeniden memeleriyle buluşurken sağ elim kadınlığında geziniyor, keşfedilmemiş noktalarını keşfe çalışıyordum. İktidarsızın teki olduğunu öğrendiğim aptal Ramiz'in mahrum kaldığı cennet meyveleri dudaklarımın ve parmaklarımın ucundaydı.
Kadınlığını tamamen avucumun içinde hapsedip dudaklarını sıkarken Huriye yeniden kasılıp gevşedi. Öyle ki kasılıp gevşemeleri sürekli bir hal alır gibi oldu bir ara… Nefes almakta zorlanır gibiydi. Gözlerini açıp kapıyor, dudaklarını ısırıp yalıyordu durmadan…
“Zevk alıyorsun Huriye…” diye fısıldadım. “Öyle değil mi? Zevk alıyorsun…”
“E… Evet… Çok hem de…” dedi zorlukla…
“Daha da çok alacaksın. Sana bu gece dünya zevkini tattıracağım. Yeter ki kendini bana bırak.”
Şişkin memeleri titriyordu. Kasıklarını sıkıp bırakıyordu. Amında ıslaklık oluşmuştu. Deneyimsizdi ama, aslında biyolojik olarak tam anlamıyla şehvetli bir kadındı, arzulu ve çok istekliydi. Yetişme tarzı ve dünya görüşü onu edilgen yapmıştı, yatakta da bu şekildeydi.
“Sen beni öpmek ister misin?” diye sorduğumda,
“Nasıl?” diye sordu şaşırmış gibi. Açıklama yapmak yerine sırtüstü uzanıp onu kendime doğru çektim. Dudaklarımı öpmesini istedim.
Önce kararsız kaldı. Nasıl yapacağını düşünür gibi oldu, ama sonra, “Tamam!” diyerek dizlerinin üzerinde doğrularak üzerime eğildi, dudaklarımdan öpmeye başladı. Serbest bıraktığım alt dudağımı büyük bir istek ve iştahla emiyordu. Zaman zaman pembe dilini ağzımın içine uzatıyor, “Sen de yapsana!” dercesine benim de uzatmamı istiyordu.
Daha rahat hareket edebilmek için onu tutup üzerime çıkarttım. Dizleri kalçalarımın yanında, üzerime eğilmiş vaziyetteydi. Beni öperken siyah saçları yanaklarıma, yüzüme değiyordu. Ancak Huriye kendini öpüşmeye öylesine kaptırmıştı ki bunu fark etmemişti.
Saçlarını ensesinde toplarken incecik belini ve sırtını okşadım. Ellerim daha sonra kaçınılmaz olarak aşağıya, yuvarlak, dipdiri kalçalarının biçimli ve sert yanaklarına kaydı. Poposunu okşadıkça zevke geliyordum. Kan hücumuyla sertleşmiş penisim sürekli oynuyor, üzerimde hareket edip duran Huriye'nin bazen karnına, bazen bacaklarına değiyordu.
İlk başta karnını çekip kendini yukarı itmeye çalışırken sonra işi oluruna bıraktı, yarağımın karnından kasıklarına doğru inmesine müsaade etti. Sikimin başı üçgenine dalıverdi. Zevk sularından ıslanan kadınlığına sürtünen penisimde onun ıslaklığını hissedebiliyordumb.
Acemi ama ateşli öpmelerinin arasında bazen dudaklarımı ve dilimi ısırdığı oluyordu ama hoşuma gidiyordu bu hali… Poposundan kalçalarına, belinden sırtına, omuz başlarından kollarına kadar tüm bedenini okşadım o beni hararetle öperken… Bembeyaz vücudu güneşle tanışmamıştı hiç… Güneş ışıkları kapalı giysilerinin arasından girememişti.
Amına girmek, kızlığını bozmak için yanıp tutuşmaya başlamıştım artık, ama öncesinde yapmam gereken bir şey daha vardı. Nazikçe omuzlarından ittim. Kahverengi gözlerinin siyah bebekleri daha da büyümüştü yaşadığı heyecanla. Ona doğrudan, gayet doğal bir şey istiyormuşcasına,
“Sikimi tutmanı istiyorum!” dediğimde utangaç bir gülümseme yayıldı yüzüne…
Sik daha önce pek duymadığı bir kelimeydi belli ki… Normal hayatında duyması mümkün değildi. Ama evli olduğu dönemde ateşli ve mahrem geceler de yaşayamadığı için bu kelimeye yabancı kalmıştı.
Onu yan tarafa alıp dizlerimin üzerinde doğruldum. Yarağım konuşma öncesi durumuna geri dönmüş, olanca sertliğiyle sallanıyordu sopa gibi. Taşaklarımda ve yarağımın diplerinde, tüm kasık bölgemde bir süredir almayı ihmal ettiğim parlak siyah kıllar vardı.
Bugün yaşanacakları bilsem etek tıraşı olurdum, ama bilmediğim için Huriye'nin karşısına uzamış kıllarımla çıkmıştım. Yine de dert edilecek ölçüde değildi. Huriye gibi gerçek bir yarak görmemiş genç bir kız için hiç problem değildi. Yarağı bulmuştu sonunda, kılsızını aramak gibi bir derdi yoktu.
“Elini uzat!” dediğimde dudaklarını ısırdı. Biraz önce tutmuştu sıkı sıkı, ama şimdi utanıyordu.
Elini tutup benim gibi dizlerinin üzerinde doğrulttum. Kısa bir zaman tepkisiz kaldı, ama sonra sağ elini uzattı. Beyaz narin elinin ince uzun parmakları yarağımla buluşurken zevk alma sırası bana gelmişti.
Yarağım sıcacık ve narin parmaklarının arasında titrer gibi oldu. Gözlerinde hınzırca ve utanmaz bir gülümseme vardı. Sağ eli yarağımın gövdesini sıkıca kavrarken,
“Nasıl buldun? ” diye sordum.
“Çok güzel!” dedi fısıltıyla… Bir erkek için am neyse bir kadın için de yarak oydu. Bana onun amı güzel gelmişti, benim yarağım da doğal olarak ona güzel geliyordu, bunda ayıp ya da utanacak bir şey yoktu.
“Okşasana biraz…!” dediğimde parmaklarını açıp kapamaya başladı.
Okşamaktan anladığı buydu sanki… Yarağımı sıkıp bırakıyordu. Tecrübesizliği devam ediyordu Huriye'nin. Eğer hamile kalmaz da üç ayın sonunda boşanırsak onu yatakta deneyimli bir kadın olarak Ramiz'e gönderecektim. Ramiz'in ona öğretemediklerini ben öğretecektim. Elini tutup,
“Bak böyle yap!” diyerek yarağım üzerinde yukarı aşağı oynatmasını istedim.
“Tamam!” dedi fısıldayarak ve ardından dediğim şekilde oynatmaya başladı elini… Sanki masturbasyon yaptırır gibi, ama yavaş yavaş yapıyordu. Elinin her hareketiyle yarağım kıpırdayıp duruyor, zevkim çoğalıyordu.
“Taşaklarımı da okşa!” dediğimde başını kaldırıp baktı. Yanakları kıpkırmızı, utangaç, yine de meraklı bir yeni gelindi neticede… Gözlerini bir iki kırptı, ardından da sol eliyle taşaklarımı tuttu. İlk başta sert bir şekilde yapınca,
“Bastırma canım… Yavaşça yap!” dedim. Cevap vermeden dediğimi yaptı. Sağ eli yarağım üzerinde gidip gelirken sol eli taşaklarımı avuçlamış, nazikçe sıkıp bırakıyordu.
Sağ elimi kadınlığına attım. Amının üzerinde ve kasıklarında gezinen elimden aldığı zevk, yarağımdaki elinin hareketlerini hızlandırdı. Dudaklarını da ısırmaya başlamıştı yine…
Sağ elimle şeftali gibi kabarmış, istekli amcığını okşarken, sol elimi de memelerine attım. İki memesini de avuçlayıp sıkıyor, pembe uçlarıyla oynuyordum. Ellerimiz iş üzerindeydi, ikimiz de zevk alıyorduk, ama artık son noktayı koymaya gelmişti sıra.
“Tamam canım… Hadi bakalım! Başlayalım artık…” diyerek onu sırt üstü uzanmasını sağladım yatağa ve bacaklarını tutup iki yana ayırdım. Rahat edebilmesi için yastıklardan birini belinin altına koydum.
Huriye heyecanını biraz önce atmış gibiydi, ama şimdi heyecan dalgası yeniden tüm bedenini kaplamıştı. Bacaklarının arasında yerimi aldım. Okşamaları ile beraber yarağımın kafasından zevk sıvıları gelmişti bir miktar… Onun da kasıklarında ve amının üzerinde ıslaklığın verdiği parlaklık vardı.
Bacaklarını dizlerinden büküp göğsüne doğru çekmesini istediğimde yavaşça yaptı dediğimi, ama kendine güveni pek yoktu.
“Tamam mı?” diye sordu emin olmak için…
“Tamam, güzel oldu!” diyerek üzerine eğildim. O an Huriye'nin nefes alışverişi çoğalırken heyecandan ölecekmiş gibi görünüyordu.
“Korkma, sakin ol, bir şey olmayacak!” dediğimde,
“Peki… Tamam…” dedi ürkekçe…
Yarağımın kafasını amının üzerine ve dudaklarına sürttüm bir süre… Uzun uzun boydan boya okşadım kadınlığını… Hayatımda ikinci defa bakire bir am sikecektim. En az Huriye kadar ben de heyecanlıydım.
İlk siktiğim bakire evlendiğimiz gece karımın amı olmuştu. Tadını ve o gece hissettiklerimi unutmuştum bile… Ama Huriye'nin istekle kabarmış, ıslak bir pembelik taşıyan kadınlığı canlılık, tazelik, gençlik doluydu.
Kalbim küt küt atarken dudaklarımı ısırdım. Taş kesilmiş ve yay gibi yukarıya dikilmiş sikimi elimle bastırarak biraz daha okşadım amını… Özellikle kabarmış klitorisinde başını bastıra bastıra gezindim.
“Ohhhh…” diyerek boynuma sarıldı Huriye… Nefes alış verişi hızlanmıştı. Sıcak soluklarını boynumda duyuyordum ve daha çok tahrik oluyordum. Sonunda yavaşça girmeye başladım amına… O an Huriye kendini kasar gibi oldu, bacakları ve kasıkları sertleşince,
“Sakin ol aşkım… Sakin… Rahatla…!” dedim yeniden. Cevap vermedi, ancak bakışları vücutlarımızın birleştiği noktada, aşağıdaydı sürekli… Yavaş yavaş amına gömülen yarağımı izliyordu.
Amının dudaklarıyla sımsıkı sarılan yarağım yavaş yavaş içine girmeye, gözden kaybolmaya başladı. Durdum ve derin bir nefes alıp verdim. Biraz daha bastırmaya başladığımda yarağımın kafası amının içine girmişti. Huriye yine kendini kasmaya başladığında,
“Sakin ol güzelim… Korkma… Her şey yolunda… Bak kafası girdi içine… Bundan sonrası daha kolay olacak. Korkma!” dedim sakinleştirmeye çalışarak… Elimi aradan sokup suyunda ıslattığım baş parmağımla klitorisini okşadım. Yine zevkle sarsıldı, yine inleyerek boynuma sarıldı.
Bastırdıkça yarağım giriyordu. Biraz duruyor, geri çekiliyor, sonra tekrar ilerlemeye başlıyordum. Ben bekledikçe aldığı zevkle ıslanan amcığı içine girişimi kolaylaştırıyor, santim santim açılıyordu.
Amı daracık ve oldukça sıkıydı ama yarağımı da içine rahatça alıyordu. Karımın yıllarca sike sike genişlettiğim amından sonra bakire daracık bir amın verdiği lezzet bambaşkaydı. Hele gecelik ilişki yaşadığım eskortların da her gece yediği yaraklarla amları ister istemez çuval gibi olmuştu.
Yarağım gözden kayboldukça Huriye inlemeye başladı. Amı sıcak, ıslak ve kaygandı. Yarağım zorlanmadan giriyordu içine ama psikolojik olarak canının yandığını sanıyordu. İlk geceden onu korkutmamak için yavaşça çektim yarağımı… Kızlık zarını bozacak kadar girmemişti içine henüz…
“Tamam, sakin ol!” deme ihtiyacı hissettim ister istemez. Yavaşça bastırmaya başladım yeniden. Yarağım daha da içine girmişti şimdi. Huriye yeniden ıhlayıp inlerken dudaklarını kanatırcasına ısırıyordu. Memelerinin kanla dolup şişen uçları pembeden kızıla dönmüş gibiydi.
İki elimi kalçalarına attım ve bacaklarını biraz daha ayırıp kaldırdım. Yarağım artık dibine kadar girmişti içine. Benim kalın sikimi sonunda köküne kadar içine almıştı.
“Tamam güzelim, bak içindeyim şimdi, korkmana gerek yok!” dediğimde yüzünde acı dolu bir ifade ile baktı. “Canın yanıyor mu?” diye sorduğumda,
“Biraz!” dedi fısıldayarak.
“Tamam, o kadarı olur, ama daha fazla olmaz, güven bana, korkma!” dedim ve biraz daha bastırdım yarağımı. O an,
“Ihhh, ayyy!” diye minik bir inilti dudaklarından dökülürken, ben gözlerimi kapayıp amında bir süre bekledim.
Karımın kızlığını aldığım gece yaptığım gibi o şekilde bir süre bekledikten sonra yavaşça çektim yarağımı… Görmeyi beklediğim şey yarağımın üzerindeydi.
Huriye'nin kızlık zarı patlayıp yırtılmış, akan kanlar yarağımın üzerini kırmızıya boyamıştı. Yarağımın siyah kıllarını kırmızıya bürümüştü koyu kan… Huriye yüzünde yine acı dolu bir ifadeyle alta doğru bakıp olanları anlamaya çalışıyordu.
“Kızlığın bozuldu aşkım, artık kadın oldun!” diyerek parmak ucumu kana bastırdım ve ona gösterdim. “Korktuğun kadar yokmuş, değil mi?”
Huriye'nin gözleri önce kocaman açıldı ardından da küçücük kalana dek kısıldı. Bakireliği gitmiş artık kadın olmuştu. Beş yıllık evliliğinde olmayan şey benimle daha ilk geceden olmuştu ve bunun heyecanını yaşıyordu. Artık kızlığı gitmişti.
Yeteri kadar bekledikten sonra, yavaş yavaş git gel yapmaya başladım amında… Kalçalarındaki elimi dizlerinin arkasına atarak amına yükleniyordum. Huriye'nin şaşkın ve ürkek bakışları arasında yarağım girip çıkıyordu amına büyük bir güçle… Her girip çıkmasıyla beraber yarağımdaki kızıllık artıyor veya azalıyordu. İkimizin de kasıkları kızıl kan olmuş, yatak çarşafına akmaya başlamıştı.
Büyük bir zevk alıyordum, harika bir duyguydu. O gün Ramiz ile tesadüfen karşılaşmamış olsam, bu geceyi yaşayamayacak, şu an bu zevki tadamayacaktım. Hayat tesadüflerle doluydu ve bana da büyük bir mutluluk getirmişti.
Kökledikçe memeleri oynayıp sallanıyordu. Amı yarağımı kolayca alıyordu içine. Amının kayganlığı akan kanla daha da artarken sıcaklığı da yükselmişti. Yarağımı volkan gibi yakıyordu.
Ayak uçlarımdan aldığım destekle yükleniyordum amına… Ancak biraz daha güçlü yapmak istediğimde belimi ve götümü kaldırıp indirmeye, bu şekilde pompalamaya başladım. Şınav çeker gibiydim.
Huriye'nin havadaki bacakları sallanırken kasıklarından sesler gelmeye başlamıştı. Ter ve kanla kaplanmış kasıkları yarak darbelerimin etkisiyle ses veriyordu. Tok ve güçlü vuruş sesleri ucuz bazanın ve yaylı yatağın gıcırdamalarına karışıyordu.
Huriye'nin pembe dudaklarının arasından da sesler geliyordu. Acılı inleme seslerine,
“Ayy… Yavaaşş… Ahhh, yavaaşşş!” sesleri karışıyordu. Ama yavaşlamaya niyetim yoktu hiç. Aksine daha da kökleyip pompalamaya çalışıyordum.
Boynuma sardığı kollarını çözmüş, ellerini iki yana açmıştı Huriye. Sırtımı, omuzlarımı okşamak gibi bir şey düşünemiyordu yaşadığı korku ve heyecan nedeniyle…
Bacaklarındaki ellerimi çekip yatağa bastırdım ve onu tamamen altıma aldım. Dizlerinden büktüğü beyaz uzun bacakları havada yaylanıp oynuyordu yarak darbelerimle… Göğsümün altında kalan şişkin memeleri de öyleydi. Büyük bir zevk denizinde yüzüyordum, Huriye idi bu denizin adı… Kızlığını sunmuştu bana, o denizde ilk defa yüzme şerefi bana ait olmuştu.
Aldığım zevk çoktu, ama erkenden boşalmak istemiyordum. O nedenle çıktım amından… Dizlerimin üzerinde doğrulurken Huriye'nin gözlerinin kenarından minik yaşların süzüldüğünü gördüm.
Dudakları da kıpırdıyordu, ama inleme sesleri yoktu. Belki de dua ediyordu bilmiyorum. Onu ellerinden tutup doğrulttuğumda gözleri yarağıma kaydı. Kırmızıya boyanan yarağıma korkuyla bakıyordu.
Kasıklarında da kandan izler vardı, ayrıca beyaz çarşaf da kana bulanmış haldeydi. Ki bu benim çarşafım değildi. Belli ki gerdek gecesi için Huriye yanında getirmişti.
Ellerinden tutup dört ayak üstünde durmasını istedim. Domal desem anlayıp anlamayacağını bilmiyordum çünkü. Ancak Huriye ne demek istediğimi önümde domalarak anladığını gösterdi biraz sonra…
Ellerini ve bacaklarını ayırmış, iki yana açmıştı. Arkasındaki yerimi aldığımda harika bir manzara beni bekliyordu. Götünün sert ve ayrık duran biçimli yanaklarının arasında minik bir delik karşımdaydı. Tıpkı amı gibi bakire, yarak yememiş olduğu kesindi. Akan kızıl kanın yıkadığı kasıklarının arasından şimdi biraz daha ayrık duran amı görünüyordu.
Kırmızıya boyanmış yarağımı tuttum ve yavaşça amına soktum. Huriye'nin siyah saçları dalgalandı, başını yana çevirmiş bana bakmaya çalışıyordu. Derken yarağım dibine kadar girdi amına…
Göt yanaklarını kavradım sıkıca ve gitgide hızlanarak sikmeye, pompalamaya başladım. Amının tazeliğini bu pozisyonda daha çok alıyor gibiydim. Yarağım boydan boya amına girip çıkıyor, öncekinden daha ileri noktalara ulaşıyordu.
Yarak darbelerim sıkı ve beyaz göt yanaklarını dalgalandırıyordu. Saçları da aynı şekilde havada sallanırken kimi zaman sağa kimi zaman sola çeviriyordu başını Huriye…
Altımızdaki bazanın ince metalleri ve yatağın yayları çıkardığı seslerle Huriye'nin iniltilerine eşlik ediyordu. Psikolojikti bu seslerin kaynağı ama acının yerini zaman ilerledikçe zevkin aldığını seziyordum. Sıcak ve yoğun, “Immm, ahhhh, uhhhh!” sesleriydi bunlar. Sikilen her kadının aldığı zevkin sonucunda çıkardığı seslerdi.
Bakire Huriye artık bir kadın olmuştu ve üstelik zevk alıyordu. Yarak darbelerim, uzun, zayıf vücudunu titretip sallıyor, sarsıyordu. Göt yanaklarının titremeleri daha da artıyordu, beyaz göt yanakları kızarmaya başlamıştı üstelik. Kanın kızıla boyadığı kasıklarım göt yanaklarına çarptıkça onu da boyuyordu.
Boşalmaya yaklaşıyordum artık. Bakire amını delmiş sıra içine döllerimi akıtmaya gelmişti. Var gücümle sikiyordum. ‘Şop şop şop!’ seslerinin yankıları yatak odasının duvarlarını çınlatıyordu. En üst katta oturuyordum. Altımdaki daire birkaç aydır boştu, o nedenle sesli ve şiddetli bir sikişmenin zevkinden mahrum kalmamıza hiç gerek yoktu.
Huriye, “Uhhh, ayyyy, ahhhh, ımmm!” sesleriyle adeta kendinden geçmiş gibi inliyordu durmadan. Ben de inlemeye başlamıştım artık. Kalp atışlarım çoğalmış, vücudumda elektrik akımı gezinmeye başlamıştı. Ellerini iki yana açmış destek almaya çalışıyordu Huriye. Saçlarını savurup sağa sola başını çevirmeye de devam ediyordu.
İlk başta dikkatimi çeken minik göt deliğine kaydı gözlerim. Sağ başparmağımla deliğin ağzını ovalamaya, bastırmaya başladım. Huriye sikişin etkisiyle götünde parmağımın gezinmesini hissetmiyordu. Bastırdıkça delik genişleyip açıldı tıpkı amı gibi…
Şeyh kızı Huriye'yi götünden sikebileceğimi sanmıyordum, ama en azından parmağımla biraz oynamama müsaade edebileceğini düşünüyordum. Ancak televizyonda ve gazetelerde gördüklerimden en kapalı cemaatlerde bile anal ilişkinin sanılanın aksine yaygın olduğunu biliyordum. Kim bilir Huriye de götünü sikmeme izin verebilirdi bir gün…
Boşanmamın kötü yanlarından biri varsa o da götten ilişki konusundaydı. Karım götünden sikmeme hiç itiraz etmez, hatta çoğu zaman amından daha çok isterdi. Göt deliği oldukça sıkı ve dardı, ama yarağım gide gele onu kocaman bir kuyuya çevirmişti.
Çağırdığım eskortlar da götlerinden ya siktirmiyor, ya da bunun için ilave para istiyordu. Boşandığım zamandan beri bir kadının götünü sikmemiştim.
Karşımdaki minik, kıldan ve tüyden mahrum deliği sikebilmeyi çok isterdim. Kafam bunlarla doluyken döllerim yarağımın diplerinden gelen coşkun bir dalga halinde Huriye'nin amına akmaya başladı. Boşalıyordum ve boşalmanın etkisiyle her yanım gerilmişti.
Huriye'nin vücudu da taş gibi sertleşmiş haldeydi. Zevk iniltileri eşliğinde döllerimi kırmızıya boyanmış sıcacık amına akıttım. Boşalmam bittiğinde iyice bastırdım amına, yüklendim.
Son döl damlasını bile ziyan etmek istemiyordum. Huriye'yi hamile bırakmak, karnını şişirmek istediğimi düşündüm bir an. Bundan Ramiz'e göndermek istemediğim sonucu çıkıyordu doğal olarak.
Yarağımı çıkardım. Amının kanına benim döllerim karışmış, kırmızı ile beyazın ortası bir renge bürünmüştü. Huriye'yi belinden tutup kalkmasına yardım ettim. Yüzü kızarmış ve terlemişti. Yarağıma ürkekçe bakıyordu. Kasıkları ve yatağın çarşafı kırmızıydı. O an kollarından tuttum ve sıkıca sarıldım.
“Artık birbirimizin olduk, şimdi gerçekten karı koca olduk!” diye kulağına fısıldadım.
Yanağımı öperek karşılık verdi sözlerime. Ardından da elimi tutup başına koydu bayram sabahı büyüklerinin elini öpen çocuklar gibi. Daha sonra kalktık.
“Banyoya geçip yıkanalım!” dediğimde,
“Tamam, ama önce yapmam gereken bir şey var!” diyerek siyah deri çantasını komodinin üstünden aldı. Çantadan, benim hayalimi süsleyen çok pahalı son model bir telefon çıkardı ve bununla dağılan yatağın birkaç fotoğrafını çekti. Ardından da,
“Anneme gönderiyorum!” diyerek annesine gönderdi. “Annem kanlı çarşafın fotoğrafını istemişti!” diyerek telefonu çantasına geri koydu.
Annem dediği kayınvalidemdi, ama daha yüzünü görmemiştim, ismini bile bilmiyordum. Karım olan Huriye'nin ise adından başka bildiğim bir şeyi yoktu. Bu iş de bittikten sonra el ele banyoya geçip duşakabinin içine girdik.
İki kişi için biraz dar kalsa da birbirimizi güzelce yıkadık, boy abdesti aldık. Yataktaki çekingenliği ve ürkekliği üstünden atmışa benziyordu Huriye. Tavırları ve hareketleri daha rahattı. Bu hali hoşuma gitti.
Yıkanma işi sonunda kurulandık. Huriye yeniden aynı kıyafetlerini giyinirken, ben ona danışarak şort ve tişört giymek istediğimi söyledim.
“Nasıl rahat ediyorsan öyle giyin!” dedi gülümseyerek. Sonrasında şükür namazı kılmak istediğini söyleyince onu salonda bırakıp mutfaktaki balkona çıktım.
Artık iyice karanlık çökmüştü. Bütün ışıklar yanıyordu. On dakika kadar sonra yanıma geldi. Başını büyük desenli bir türbanla sıkıca örtmüş, bağlamıştı. Her hali birbirinden güzel ve çekici bir kadındı Huriye ve artık karımdı. Ona siteyi ve etrafı anlattım bir süre, ama sonra üşüyünce içeri geçtik.
Bu arada annesinden yanıt gelmişti. Annesinin ikimize doğacak çocuklarımızla birlikte sağlıklı ve sıhhatli bir hayat dilediğini söyledi Huriye. Annesine teşekkür ettim.
“Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum!” dediğimde,
“Ben de senin hakkında bilmiyorum, ama zamanla hepsini öğreniriz!” dedi gülümseyerek…
3 年 前