Araplar 5
Altındaki Arap patlayıp, belini amının en dibine fışkırtmaya başladığında cin çarpmışa dönüverdi. Neredeyse aynı anda götündeki Arap siki de fışkırmaya, bellerini karnının içine doldurmaya başladı. Beyninin içinde dinamit patlamış gibi oldu birden. Uzun bir çığlık kaçırdı ağzından. Yığıldı kaldı.
Tekrar kendini topladığında, yatağın üstünde yalnızdı. Araplardan biri ayağa kalkmış, bardağına yeniden viski dolduruyordu. Öteki Arap da, anlaşıldığı kadarıyla banyoya gitmişti.
Kocası ise, hala kımıldamadan oturuyordu. Zavallıcık, artık iyice zor durumda olmalıydı. Gece başladığından bu yana defalarca belini getirmişti ama, kocası yalnızca aşırı tahrik olmakla kalmıştı.
Önce oturduğu yerde kalabalık bir Arap topluluğunu tahrik edişine tanık olmuştu kocası. Sonra da, pistte kendini Araplara mıncıklatmalarını, bedenine sürtünmelerini ve birçoğunun kollarında peşpeşe belini getirişini izlemişti.
Arada kalkıp tuvalete gittiğinde başına gelenleri de, geri döndüğünde en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı kocasına. Hepsinden sonra da, bu odaya gelmişler ve önce önlerinde çılgın bir şov yapmış, sonra da iki Arap birden, kocasının gözleri önünde onu, amından, götünden sikmişlerdi.
Artık kocasıyla ilgilenmesi gerekliydi.
Yataktan kalkıp, kocasının oturduğu koltuğa doğru yürüdü. Daha ayağa kalktığı ilk anda, kocasının sikinin pantolonunun önünü bir çadır gibi kabartmış olduğunu fark etti. Sonra yeniden göz göze geldiler. Ve şimdi onun önünde durduğunda da, hala göz gözeydiler.
Kocasını fazla bekletmemesi gerektiğini düşünüyordu. Yavaşça, onun oturduğu koltuğun önünde diz çöktü. Elleri, aceleci hareketlerle kalkıp taş gibi olmuş sikini ondan ayıran pantolonun fermuarına uzanıp, indiriverdi.
Don giymemişti kocası. O her gece yiyip de bir türlü doyamadığı sik, şimdi yine ellerinin altındaydı. Sol eliyle dibinden kavrayıp dışarı çekti. Başı çatlayacak gibi şişmişti. Neredeyse zonkluyordu. İri ve bembeyaz bir damla belirmişti, tam deliğinin üstünde.
O kadar iştah açıcıydı ki, kocasının siki…
Önce dilini uzatıp o beyaz damlayı yaladı. Sonra da ağzını açıp, dudaklarını, kocasının sikinin neredeyse mosmor olmuş kafasına yapıştırdı. Başını aşağı bastırdıkça, alev alev yanan, kadife kadar yumuşak, ama taş kadar da sert sik, ağzının derinliklerinde kayboluyordu.
Kocasının belinin gelmek üzere olduğunu, ağzındaki sikin kasılmalarından anladı. Sonunda, bütün gecenin hırsını almak üzereydi kocası. Sonra birden fışkırtmaya başladı. Yakıcı bel dalgaları, ağzının tavanına ve gırtlağına çarpıyordu.
Deli gibi emerek, bu tuzlu ve baş döndürücü erkeklik sıvısını yutmaya koyuldu. Peşpeşe salvolarla, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi fışkırtıyordu kocası. Birdenbire onun da beli geliverdi.
Hala taş gibi sert ve dimdikti ağzındaki sik. Gözlerini kaldırıp tekrar kocasıyla göz göze geldi. Tanrım, en az kendisi kadar uçuk bu adamı ne kadar çok seviyordu.
Ellerini uzatıp, kocasının kemerini çözmeye başladı. Artık, bir an önce sikişmek istiyordu onunla. Pantolonundan sonra gömleğini de çıkararak, kocasına çırılçıplak bırakması yalnızca saniyeler sürdü, bu yüzden.
Sonra ayaklarını, onun iki yanından koltuğa basıp, kucağına oturdu. Az önce ağzını dolduran o kalkmış sik, şimdi amının dudakları altında ezilmişti.
Elleri, kocasının omuzlarındaydı. Gözgözeydiler yine. Kalçaları ileri geri hareket ediyor ve gerçek erkeğinin tenini ateş gibi yakan siki, Arap belleriyle vıcık vıcık bir hale gelmiş olan apış arasında dolaşıyordu.
- “Ne kadar güzel siktiler beni, biliyorsun değil mi?” dedi, hafif bir sesle.
Türkçe konuştuğu için, Araplar'ın anlamasından korkusu yoktu. Hoş, bütün olup bitenlerden sonra anlasalar da bir şey fark etmezdi ya.
Kocası, az önceki sorusunu başını hafiçe sallayarak yanıtlamıştı. Gözleri yine alev alev yanıyordu. Onun heyecanlanmış olduğunu görmek, çok hoşuna gidiyor, daha çok tahrik olmasına neden oluyordu. Konuşmayı sürdürdü:
- “Ne kadar büyüktü sikleri, gördün mü aşkım? İkisi birden soktuğunda, karnımın için sikle dolup taştı sanki.”
Kocasının elleri, kalçalarını avuçlamıştı şimdi. Sağ elinin orta parmağı, kıçının yarığına girip, götünü bulduğunda içi titredi. Az önceki Arap sikinden sonra, küçük götü hala tam toplayamamıştı kendini. İçinden sızan beller nedeniyle de, alabildiğine kaygandı.
Fazla dayanamayacaktı. Elini götürüp kocasının sikini kavradı ve kalçalarını kaldırıp, onun yine zonklamaya başlayan başını amının dudakları arasına soktu.
Vıcık vıcıktı amı. Yavaşça oturdu, kocasının sikinin üstüne. Bir anda kayboldu sik içinde. Kılları birbirine karıştı. Amından sızan Arap belleri, kocasının taşaklarına damlıyordu artık.
- “Amını bollaştırmış Arap…” dedi kocası.
Sanki beynine gitmişti bu sözler. Derinden bir “Ohhhh” çıktı ağzından ve kocasının siki üstünde oturup kalkmaya başladı. Memeleri, kocasının ellerinde erimişti sanki. Gözleri kapalıydı.
Sonra sırtını okşayan elleri hissederek, daha da heyecanlandı. Araplar'dan biri arkasındaydı. Koltuğa dizlerini dayayıp, vücudunun belden yukarı kısmını kocasının vücuduna yapıştırdı.
Şimdi kalçaları, tüm ihtişamı ve baştan çıkarıcılığıyla ortadaydı. Kocası da memelerini bırakmış ve yeniden ellerini kalçalarına götürmüştü.
Sırtındaki Arap elleri de aşağıya inmişti. Dört el birden dolaşıyordu kıçının yuvarlaklarında.
- “Ohhhh, götüme sokacak…” diye fısıldadı kocasının kulağına.
Deli gibi öpüşmeye başladılar. Ağızları alabildiğine açıktı. Dudakları birbirine vantuz gibi yapışmış, dilleri birbirine dolanmıştı. Bu arada Arap da iyice sokulmuştu arkasına. Kocaman sikinin başını götüne dayadığında, tepeden tırnağa titredi. Kocasının dilini hırsla emmeye başladı.
Götü açılmış, içine girmeye çalışan Arap sikine hazır hale gelmişti. O kadar kaygandı ki, hiç zorlanmadan ve tek bir harekette sokuverdi Arap. Kocasının elleri, kalçalarıyla adamın karnı arasında sıkışıp kalmıştı. Titremeleri sarsılmaya dönüştü aynı anda. Kocasının ağzının içine inledi.
Yine beli geliyordu.
Yeni eller dolaşmaya başlamıştı üzerinde. Ağzını kocasından kurtarıp gözlerini açtı. Öteki Arap da yanlarına gelmişti şimdi. Koltuğun arkasında ayakta duruyordu. Siki çelik bir yay gibi kıvrık ve dimdikti. Zevkten buğulanmış gözlerini bu ağız sulandıran manzaradan alamıyordu. Dudaklarını yaladı.
İyice sokuldu Arap koltuğun baş tarafına. Artık o kocaman sik, yüzüne değiyordu. Ağzını açıp bekledi. Biraz daha sokuldu Arap ve sikinin başını dudaklarının arasına sokuverdi.
Yatağın üstünde onu siktikten sonra yıkanmamıştı. Birbirine karışmış bel ve am sularının tadı ağzını, kokusu burnunu doldurdu bir anda.
Şimdi üçüncü bir sik girmişti vücuduna. Ağzı da, amı da, götü de, sikle dolmuştu. Sonra üçü birden sikmeye başladılar onu.
Koltuğun arkasında ayakta duran Arap, iki eliyle omuzlarından kavramış, sikini ağzına sokup çıkarıyordu. Tıpkı gecenin erken saatlerinde, tuvaletlerin arkasındaki Arap gibi, bu da ağzından sikiyordu onu.
Arkadaşı da, götünü sikiyordu acımasızca. O koca Arap sikinin götünden en ucuna kadar çıktığını, sonra da yeniden dibine kadar girdiğini hissediyordu.
En altta kalan kocası ise gerçi pek hareket edemiyordu ama, kalçalarını, götüne girip çikan sikin hareketlerine uydurarak ileri geri oynatıp, o yardımcı oluyordu kocasına.
Çılgın bir şeydi bu. Zevkten mahvolmuştu. Artık durmadan geliyordu beli. Zaman kavramını yitirmiş gibiydi.
Kocasıyla götünü siken Arap, neredeyse aynı anda fışkırtmaya başladılar. Karnının içi, iki deliğinden birden içine dolan bellerle, ateş kesmiş gibiydi.
Sonra bir anda ağzı da bellerle, fışkırması bitmek bilmeyen Arap belleriyle doluverdi.
Sanki beyninde büyük bir patlama olmuş gibiydi.
Gözleri karardı. Kendinden geçti.
Tekrar kendini topladığında, yatağın üstünde yalnızdı. Araplardan biri ayağa kalkmış, bardağına yeniden viski dolduruyordu. Öteki Arap da, anlaşıldığı kadarıyla banyoya gitmişti.
Kocası ise, hala kımıldamadan oturuyordu. Zavallıcık, artık iyice zor durumda olmalıydı. Gece başladığından bu yana defalarca belini getirmişti ama, kocası yalnızca aşırı tahrik olmakla kalmıştı.
Önce oturduğu yerde kalabalık bir Arap topluluğunu tahrik edişine tanık olmuştu kocası. Sonra da, pistte kendini Araplara mıncıklatmalarını, bedenine sürtünmelerini ve birçoğunun kollarında peşpeşe belini getirişini izlemişti.
Arada kalkıp tuvalete gittiğinde başına gelenleri de, geri döndüğünde en ince ayrıntısına kadar anlatmıştı kocasına. Hepsinden sonra da, bu odaya gelmişler ve önce önlerinde çılgın bir şov yapmış, sonra da iki Arap birden, kocasının gözleri önünde onu, amından, götünden sikmişlerdi.
Artık kocasıyla ilgilenmesi gerekliydi.
Yataktan kalkıp, kocasının oturduğu koltuğa doğru yürüdü. Daha ayağa kalktığı ilk anda, kocasının sikinin pantolonunun önünü bir çadır gibi kabartmış olduğunu fark etti. Sonra yeniden göz göze geldiler. Ve şimdi onun önünde durduğunda da, hala göz gözeydiler.
Kocasını fazla bekletmemesi gerektiğini düşünüyordu. Yavaşça, onun oturduğu koltuğun önünde diz çöktü. Elleri, aceleci hareketlerle kalkıp taş gibi olmuş sikini ondan ayıran pantolonun fermuarına uzanıp, indiriverdi.
Don giymemişti kocası. O her gece yiyip de bir türlü doyamadığı sik, şimdi yine ellerinin altındaydı. Sol eliyle dibinden kavrayıp dışarı çekti. Başı çatlayacak gibi şişmişti. Neredeyse zonkluyordu. İri ve bembeyaz bir damla belirmişti, tam deliğinin üstünde.
O kadar iştah açıcıydı ki, kocasının siki…
Önce dilini uzatıp o beyaz damlayı yaladı. Sonra da ağzını açıp, dudaklarını, kocasının sikinin neredeyse mosmor olmuş kafasına yapıştırdı. Başını aşağı bastırdıkça, alev alev yanan, kadife kadar yumuşak, ama taş kadar da sert sik, ağzının derinliklerinde kayboluyordu.
Kocasının belinin gelmek üzere olduğunu, ağzındaki sikin kasılmalarından anladı. Sonunda, bütün gecenin hırsını almak üzereydi kocası. Sonra birden fışkırtmaya başladı. Yakıcı bel dalgaları, ağzının tavanına ve gırtlağına çarpıyordu.
Deli gibi emerek, bu tuzlu ve baş döndürücü erkeklik sıvısını yutmaya koyuldu. Peşpeşe salvolarla, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi fışkırtıyordu kocası. Birdenbire onun da beli geliverdi.
Hala taş gibi sert ve dimdikti ağzındaki sik. Gözlerini kaldırıp tekrar kocasıyla göz göze geldi. Tanrım, en az kendisi kadar uçuk bu adamı ne kadar çok seviyordu.
Ellerini uzatıp, kocasının kemerini çözmeye başladı. Artık, bir an önce sikişmek istiyordu onunla. Pantolonundan sonra gömleğini de çıkararak, kocasına çırılçıplak bırakması yalnızca saniyeler sürdü, bu yüzden.
Sonra ayaklarını, onun iki yanından koltuğa basıp, kucağına oturdu. Az önce ağzını dolduran o kalkmış sik, şimdi amının dudakları altında ezilmişti.
Elleri, kocasının omuzlarındaydı. Gözgözeydiler yine. Kalçaları ileri geri hareket ediyor ve gerçek erkeğinin tenini ateş gibi yakan siki, Arap belleriyle vıcık vıcık bir hale gelmiş olan apış arasında dolaşıyordu.
- “Ne kadar güzel siktiler beni, biliyorsun değil mi?” dedi, hafif bir sesle.
Türkçe konuştuğu için, Araplar'ın anlamasından korkusu yoktu. Hoş, bütün olup bitenlerden sonra anlasalar da bir şey fark etmezdi ya.
Kocası, az önceki sorusunu başını hafiçe sallayarak yanıtlamıştı. Gözleri yine alev alev yanıyordu. Onun heyecanlanmış olduğunu görmek, çok hoşuna gidiyor, daha çok tahrik olmasına neden oluyordu. Konuşmayı sürdürdü:
- “Ne kadar büyüktü sikleri, gördün mü aşkım? İkisi birden soktuğunda, karnımın için sikle dolup taştı sanki.”
Kocasının elleri, kalçalarını avuçlamıştı şimdi. Sağ elinin orta parmağı, kıçının yarığına girip, götünü bulduğunda içi titredi. Az önceki Arap sikinden sonra, küçük götü hala tam toplayamamıştı kendini. İçinden sızan beller nedeniyle de, alabildiğine kaygandı.
Fazla dayanamayacaktı. Elini götürüp kocasının sikini kavradı ve kalçalarını kaldırıp, onun yine zonklamaya başlayan başını amının dudakları arasına soktu.
Vıcık vıcıktı amı. Yavaşça oturdu, kocasının sikinin üstüne. Bir anda kayboldu sik içinde. Kılları birbirine karıştı. Amından sızan Arap belleri, kocasının taşaklarına damlıyordu artık.
- “Amını bollaştırmış Arap…” dedi kocası.
Sanki beynine gitmişti bu sözler. Derinden bir “Ohhhh” çıktı ağzından ve kocasının siki üstünde oturup kalkmaya başladı. Memeleri, kocasının ellerinde erimişti sanki. Gözleri kapalıydı.
Sonra sırtını okşayan elleri hissederek, daha da heyecanlandı. Araplar'dan biri arkasındaydı. Koltuğa dizlerini dayayıp, vücudunun belden yukarı kısmını kocasının vücuduna yapıştırdı.
Şimdi kalçaları, tüm ihtişamı ve baştan çıkarıcılığıyla ortadaydı. Kocası da memelerini bırakmış ve yeniden ellerini kalçalarına götürmüştü.
Sırtındaki Arap elleri de aşağıya inmişti. Dört el birden dolaşıyordu kıçının yuvarlaklarında.
- “Ohhhh, götüme sokacak…” diye fısıldadı kocasının kulağına.
Deli gibi öpüşmeye başladılar. Ağızları alabildiğine açıktı. Dudakları birbirine vantuz gibi yapışmış, dilleri birbirine dolanmıştı. Bu arada Arap da iyice sokulmuştu arkasına. Kocaman sikinin başını götüne dayadığında, tepeden tırnağa titredi. Kocasının dilini hırsla emmeye başladı.
Götü açılmış, içine girmeye çalışan Arap sikine hazır hale gelmişti. O kadar kaygandı ki, hiç zorlanmadan ve tek bir harekette sokuverdi Arap. Kocasının elleri, kalçalarıyla adamın karnı arasında sıkışıp kalmıştı. Titremeleri sarsılmaya dönüştü aynı anda. Kocasının ağzının içine inledi.
Yine beli geliyordu.
Yeni eller dolaşmaya başlamıştı üzerinde. Ağzını kocasından kurtarıp gözlerini açtı. Öteki Arap da yanlarına gelmişti şimdi. Koltuğun arkasında ayakta duruyordu. Siki çelik bir yay gibi kıvrık ve dimdikti. Zevkten buğulanmış gözlerini bu ağız sulandıran manzaradan alamıyordu. Dudaklarını yaladı.
İyice sokuldu Arap koltuğun baş tarafına. Artık o kocaman sik, yüzüne değiyordu. Ağzını açıp bekledi. Biraz daha sokuldu Arap ve sikinin başını dudaklarının arasına sokuverdi.
Yatağın üstünde onu siktikten sonra yıkanmamıştı. Birbirine karışmış bel ve am sularının tadı ağzını, kokusu burnunu doldurdu bir anda.
Şimdi üçüncü bir sik girmişti vücuduna. Ağzı da, amı da, götü de, sikle dolmuştu. Sonra üçü birden sikmeye başladılar onu.
Koltuğun arkasında ayakta duran Arap, iki eliyle omuzlarından kavramış, sikini ağzına sokup çıkarıyordu. Tıpkı gecenin erken saatlerinde, tuvaletlerin arkasındaki Arap gibi, bu da ağzından sikiyordu onu.
Arkadaşı da, götünü sikiyordu acımasızca. O koca Arap sikinin götünden en ucuna kadar çıktığını, sonra da yeniden dibine kadar girdiğini hissediyordu.
En altta kalan kocası ise gerçi pek hareket edemiyordu ama, kalçalarını, götüne girip çikan sikin hareketlerine uydurarak ileri geri oynatıp, o yardımcı oluyordu kocasına.
Çılgın bir şeydi bu. Zevkten mahvolmuştu. Artık durmadan geliyordu beli. Zaman kavramını yitirmiş gibiydi.
Kocasıyla götünü siken Arap, neredeyse aynı anda fışkırtmaya başladılar. Karnının içi, iki deliğinden birden içine dolan bellerle, ateş kesmiş gibiydi.
Sonra bir anda ağzı da bellerle, fışkırması bitmek bilmeyen Arap belleriyle doluverdi.
Sanki beyninde büyük bir patlama olmuş gibiydi.
Gözleri karardı. Kendinden geçti.
3 年 前