Kader - 1. Bölüm - Alıntı

Özgürlüğüme kavuşacağım için mutlu olmalıydım ama içimde hiçbir duygu yoktu. Bugün tahliye oluyordum hapishanede geçen uzun 14 yıldan sonra. Henüz 15 yaşındayken babamı bıçaklayarak öldürmüştüm. Şimdi sen bunu hak etmişsin diyebilirsiniz fakat babam ailemizin dağılmasına, benim de hayatımın kaymasına sebep olmuştu. Bundan dolayı çok sıkıntılar çekmiştik ailecek. Annem dışarda ben içerde. Babamın ailesi bu olaydan bizi dışlamışları. Onlara göre yaşananları ailece kabul etmeliydik. Kimse bilmemeli aile arasında kalmalıydı. Bundan dolayı babamın soyadını artık taşımıyorduk. Kimsenin beni karşılamasını istememiştim.

Soğuk bir Ankara havasında titrerken, annemin verdiği adrese gelmiştim. Bir apartmanın kapıcı dairesinde yaşıyordu. Annem yaşadıklarımızdan dolayı yaşadığımız kasabadan taşınmak zorunda kalmıştı. Kapının zilini çalacakken kalbim heyecandan pır pır atıyordu. Kapı açıldığında annem,

“Oğlum büyümüşsün, kocaman adam olmuşsun.” Haklıydı annem çocuk olarak girdiğim hapishaneden koca bir adam olarak çıkmıştım. İçeri girerken o gencecik olan annem şimdi 47 yaşına basmıştı. Hasretle sarıldığım annemin göz yaşları sular seller gibi akıyordu. İçeri geçtik. Çok büyük bir ev değildi bir salonu ve birde odası vardı. Hasret giderip konuşuyor, yılların acısını çıkarıyorduk.

“Ah akılsız kafam, güzelce banyo yap. İyice dinlen. Sana içeride yatak yaptım, orada uyursun.”

“Ana sen nerde yatacaksın?” “Ben burada salonda uyurum oğlum.

“Olur mu şey sen yatağında yat, düzenini bozma. Ben şurada uyurum ana.” Diye ısrar etsem de anneme daha fazla dayanamadım. Güzelce bir banyo yaptım. Yılların kiri gitsin diye yıkanıyordum ama alnıma yapışan suçlu damgasını nasıl çıkaracaktım. Annemin yaptığı o güzel yemeklerini yedikten sonra uyumak için, annemin yattığı yatağa yatmıştım. Uykum yoktu. Mis gibi kokan tertemiz yatakta dönüp duruyordum. Sigara içmek için kalktım ve odanın penceresini açtım. Soğuk hava yüzüme vuruyordu. Hafif hafif kar yağmaya başlamıştı. Sigaramdan derin bir nefes çektim. Bir an geçmiş gözlerimin önüne geldi.

Muhafazakâr bir Anadolu şehrinin küçük ilçesinde yaşıyorduk. Annem ve babam genç yaşta evlenmişlerdi ve annem daha henüz 18 yaşında beni doğurmuştu. 16 yıllık evliliklerinde tek çocukları bendim. Oldukça mülayim, iyi niyetli babamın sözünden çıkmayan tipik bir Anadolu kadını, babam ise aksi, otoriter, sert mizaçlı tipik Anadolu erkeğiydi. Babamızdan korkardık, öyle ki kızdığın da annemin gözünün içine bakması yeterdi. Burası muhafazakâr insanların yaşadığı, hala erkeğin sözünün geçtiği, küçük tutucu bir kasabaydı. Annemde akrabalarımız ve çevremizde yaşayan diğer kadınlar gibi tesettürlü bir kadındı. Kadının sözünün geçmediği, ev işlerini yapıp, çocuk doğurduğu bir coğrafyaydı burası.

Gelelim hikâyemize. Anlatacağım olay henüz 15 yaşında lisede okuduğum zamanda yaşandı. Lise birinci sınıftaydım. Babamın nalbur dükkânı vardı. Sabah erkenden kalkar işe giderdi. Dükkânda çalışan mehmet abi, babamdan önce gelip dükkânı açmış olurdu. Bu olayın asıl kahramanı mehmet abi, kendi halinde gariban bir adamdı. Babamın yaşıtıydı. Evliydi ve karısı annemden birkaç yaş büyüktü. Benden bir yaş küçük kızları Serpil'le beraber yaşıyorlardı. Maddi durumları iyi olmayan bir aileydi. Babam onlara maddi olarak çok destek olmuştu. Mehmet abi ailesiyle bize çok sık gelirlerdi. Ergenlik işte Leyla abla güzel bir kadındı. Annem Emine gibi tesettürlü bir kadındı. Frikik yakalamaya çalışırdım. Deli gibi otuz bir çekerdim. Bahçeli büyük evimiz vardı. İki katliydi. Birinci katında yaşıyorduk üst katın inşaatı bitmişti. Sıvası bitmiş pencere ve camları takılmıştı ama içinde hâlâ yapılması gereken işler vardı. Evin dışından girişi vardı. Böyle olmasının sebebi ileride evlendikten sonra büyük ihtimal ben yaşayacaktım. O gün öğretmenimiz hasta olduğu için ders boştu. Bende son iki dersi beklemeden eve gitmeye karar vermiştim. Önce dükkâna babamın yanına gittim. Mehmet abi ve babam dükkânda içerde oturuyorlardı. Beni görünce birden konuşmayı kestiler. Çok önemsemedim. Biraz sonra babam beni yanlarından uzaklaştırmak için depoya yolladı. Mehmet abi oldukça gergin görünüyordu. Şüpheli hâlleri içime kurt düşürünce, depoya girmekten vazgeçip rafların ardına saklandım. Babam gittiğime emin olduktan sonra konuşmaya yeniden başladı.

“Ya Mehmet seni bizim evin üst katına taşıyalım. O kondudan da kurtulursun. Hem dikkat de çekmeyiz. Daha rahat ederiz.”

“Tamam, Fahrettin abi. Sen daha iyi bilirsin. Abi Emine yenge isteyecek mi? Sorun olmasın? Başımız belaya girmesin? Sonuçta rezil olurum yaşayamam ben buralarda.”

“Korkma sen, ben ne dersem o olur. Şimdi sen akşam gel tamam mı? Yengen bu akşam annesine gidecek. Evde kimse olmayacak.”

“Kaç gibi geleyim?”

“Saat 8'de gel.” Olay gittikçe enteresan hale gelmeye başlamıştı. Olacakları merak etmeye başlamıştım. Akşam bir yolunu bulup akşam evde olmalı ve olacakları görmeliydim. Babamlara çaktırmadan depoya indim. Bana söyledikleri gibi biraz oyalandım orada. Babam ve Mehmet abi bir şeyler çeviriyordu ama ne olduğunu bilemiyordum. Dükkânı kapatıp eve gittik Annem her zamanki gibi rutin ev işleriyle uğraşıyordum saat 18.30 gibi sofrayı hazırladı güzelce ailecek yemek yedik. Babam anneme

“Hadi hatun hazırlan sizi babamlara bırakayım”

“Tamam bey hazırlanayım, üzerime bir şeyler alayım da gidelim.” Dışarı çıkmadan önce kimseye fark ettirmeden odamın penceresini aralık bırakarak evden ayrılıp, hep beraber arabaya doluştuk dedemlerin eve zaten çok uzak değildi. Bizi oraya bıraktı ve babam hadi iyi akşamlar ben sizi sonra alırım diyerek uzaklaştı. Bir yolunu bulup eve gitmeliydim ama nasıl? Bir ara anneme annen ders kitabı mı almak için Ahmetlere gitmem lazım dedim oğlum hava karardı yarın halledersin dedi. ısrarla anne olmaz acil dedim. Annem istemeye istemeye kabul etti. Alelacele çıktım ve hızlıca evimize doğru yürümeye başladım.

Söylediğim gibi evimiz dedemlere yakındı yürüme mesafesi 10 dakika idi. İçimde oldukça tuhaf bir his vardı. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum, heyecanlıydım kalbim küt küt diye deli gibi atıyordu. Sonunda evimize varmıştım ve babamın eski Toros aracını bahçede gördüm. Sinsice kimseye görünmeden bahçeden geçip eve doğru süzüldüm. Salonun ışıkları yanıyordu perdeler çekilir olduğu için elbette içeriyi göremiyordum şöyle evin etrafında bir tur attım ve annemlerin yatak odasının ışığının yandığını fark ettim. Yine aynı şekilde yatak odasının perdeleri kapalıydı. Işıklar yandığı için iki kişinin gölgesi fark ediliyordu. Pencereye doğru yürüdüm ve kulağımı cama dayayarak içeride olanları dinlemeye ve neler döndüğünü anlamaya çalıştım ama olmuyordu ne kadar kulak kabartsam da ne kadar sessiz olsam da içerde neler döndüğünü anlayamıyordum. Neler olup bittiğini anlamanın tek yolu içeri girmekti. Birazda yakalanma korkusuyla, çıkmadan önce açık bıraktığım odamın penceresinden odama sessizce bir yılan gibi süzüldüm.

Gözlerimin karanlığa alışmasından sonra odanın kapısına doğru yürüdüm, odamın kapısını hafifçe araladım ve dinlemeye başladım. Uzun koridorun bir ucunda benim odam diğer tarafta ise salon vardı. Babamların yatak odası ise salona bitişikti ve her iki odanın da kapısı da ardına kadar açıktı. İçerideki konuşmalara kulak kabartıp olan biteni anlamaya çalışırken, mehmet abi üzerinde sadece külotla salonun kapısında belirdi. Ardından babam salonun ışıklarını kapatıp salonun kapısında belirince neredeyse şaşkınlıktan küçük dilimi yutmama sebep olacak sebep olan görüntüyü gördüm. Benim o evde terör estiren sert, kaba, acımasız, yüzü gülmeyen adam, annemin giysileri içinde kırıtarak, Mehmet abiyi takip ederek yatak odasına girdi. Şok olmuş, şaşırmıştım. Tüm bunlar ne anlama geliyor anlamaya çalışırken, yatak odasının ışığı sönüp, kırmızı gece lambasının koridora yansımasını gördüm. Babamın üzerindeki annemin beyaz gömleğini, altındaki uzun eteğini giymişti ve başındaki beyaz şifon eşarbıyla yeniden gözümde canlandı. Babam acaba ibne mi? Diye düşünürken ne yapacağımı bilemez halde öylece kalakalmıştım. Duyduğum Mehmet abinin

“Eminem benim” diye seslenmesiyle kendime geldim. Babam

“Aşkım Emine’n sana kurban olsun.” Diye karşılık verdi. Korkuyor ama olanları izlemek için can atıyordum. Odamdan çıktım ve parmaklarımın ucunda yürüyerek annemlerin yatak odasına gittim. Kapı kapalıydı. Kapının buzlu camına odalarında yanan küçük gece lambasının ışığı vuruyordu. Buzlu camın önüne geldim. Mehmet abiden inlemeler geliyordu. Anahtar deliğinden baktım ama bir şey görünmüyordu. Eski eşyaları koydukları küçük odayla, annemlerin yatak odası birleşikti. Esk**en soba yakarken kullanılan babamların odasında baca yoktu, orada yanan sobanın borusunu küçük odadaki bacaya bağlamak için aradaki duvarda bir delik açılmıştı. Şimdi soba kullanılmadığı için şimdi o delik gazete kağıdıyla kapatılmış ve bantlanmıştı. Küçük odaya girdim. Delik yukarda kalıyordu. Bir sandalyenin üzerine çıktım, sesler daha yakından geliyordu şimdi. Gazeteyi bir parmak kadar deldim. Ama göreceklerim bir daha hiç aklımdan çıkmayacaktı. O zamana kadar böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Ağzım açık halde içerdeki manzarayı seyrediyordum.

Mehmet abi yatağın kenarında oturmuş, ellerini yatağın üzerine koymuştu. Babam yerde, dizlerinin üzerinde dört ayaküstüne, köpek gibi domalmıştı. Babamın sırtı bana dönüktü, Mehmet abinin yüzünü görebiliyordum. Külotunu çıkarmıştı. Babamın başı mehmet abinin kasıklarının üzerindeydi. Üzerinde hala annemin giyecekleri vardı. Babam başını mehmet abinin kasıklarının üzerinde ileri geri oynatıyordu. Mehmet abinin yarağını ağzına aldığını anlamıştım. O zamana kadar sadece porno kasetlere, dergilere bakan biriydim. Cinsel deneyimim olmamıştı ama bu gördüklerim bambaşka şeylerdi. Tutucu, kapalı, geleneklerine ve törelere bağlı bir adam olan babam tıpkı bir kadın gibi davranıyordu. Gördüklerim beni şok etmişti. Mehmet abi gözlerini bir açıp bir kapatıyor, başını tavana dikiyor ve sürekli,

“Oğhh!” diyerek inliyordu. Babamsa,

“Oğmm, oğmm, ığmm!” diyerek, Mehmet abinin yarağını ağzına almaya devam ediyordu. Babamın bu konuda deneyimli olduğu bunu ilk defa yapmadığı belliydi. Ama nasıl? Babam başını kaldırdı,

“İyi oluyor mu böyle?” diye sordu. Mehmet Abide

“İyi, iyi! Devam et! Aferin öğreniyorsun her geçen gün!” dedi. Demek ki bu ilk değildi. O ara babam başını kenara çekmişti biraz, Mehmet Abi yarağını gördüm böylece. Kazık gibiydi, kocaman, her tarafı kıllarla dolu, havaya dikilmişti, başı oldukça büyüktü. Mehmet Abi orta boylu, güçlü, kuvvetli bir adamdı. Aynı şekilde Mehmet Abinin yarağını yalamaya başladı yeniden. Babamın tombul götü eteğin içinde sağa sola sallanıyordu bu arada. Elleriyle Mehmet Abinin dizlerinden destek alıyor, ustalıkla işini yapmaya devam ediyordu. İçeri girip ikisini basmak istiyordum aslında. Ama nasıl yapacaktım 15 yaşında bir çocuktum. Bir taraftan da sandalyenin üzerinden düşmemek için duvardan destek alıyordum. Sessiz olmam gerektiğini biliyordum. Bir süre sonra Mehmet Abiden daha çok sesler gelmeye başladı. Sonra

“Dur amına koyım, yavaş, ağzına gelecem yoksa.” dedi. Babam bunun üzerine başını kaldırdı ve Mehmet Abi,

“Sen de bana yapsana aynısını, çok hoşuma gidiyor!” dedi. Mehmet Abi önce biraz mırın kırın etti, ama babam çok ısrarlıydı. Mehmet Abi babama,

“Traşlı mısın?” diye sorunca, babam,

“Geçen gün oldum!” dedi. O zaman Mehmet Abi,

“İyi hadi, geç şöyle!” dedi. Babam ellerini yatağın üzerine dayadı. Mehmet Abi bu kez babamın arkasına geçti ve dizlerinin üzerine çöktü. Mehmet Abi babamın giydiği eteği beline doğru sıyırdığında, babamın kar gibi beyaz kalçaları, götü açığa çıktı. Dizlerinin altına gelen ten renkli bir çorap giymişti. Annemin beyaz külotu vardı üzerinde, annemin o küçük külotu büyük kalçalarını sıkmış, götünü sıkmıştı. Mehmet Abi babamın külotunu bacaklarından sıyırıp çıkardığında babam bacaklarını biraz daha açtı. Babamın bacakları tüyden arınmış pırıl pırıldı. Geniş bir çukur gibi duran kılsız göt deliği meydandaydı. Mehmet Abi, ağzını babamın götünün hizasına getirdi yalamaya başladı. Babamdan derin bir,

“Oğhh!” sesi geldi, ardından durmaksızın inlemeye başladı. Mehmet Abi bu işi belli ki iyi biliyordu, babamın götünü iştahla emiyor, yalıyordu. Mehmet Abinin güçlü ve kıllı elleri babamın kar gibi beyaz göt yanakları üzerinde geziniyordu. Onları avuçluyor, sıkıyordu. Babamsa başını sürekli geriye atıp, ağlar gibi,

“Uğhh, çok güzel, devam et, oğhh!” diyordu. Mehmet Abi aynı tempoda yalıyordu. O ara babam bir elini daha kalkmamış sikine attı ve sıvazlamaya başladı. Bir taraftan Mehmet Abi yalamaya devam ediyordu babamın götünü. Mehmet Abi ağzını babamın götünden çekti,

“Çık şu yatağın üzerine!” Babam çocuk gibi sevinmişti. Üzerindeki gömlek ve eteği çıkarttı. Başındaki annemin kenarları iğne oyalı beyaz şifon eşarbı ve beyaz bir sutyeniyle kaldı. Babamın vücudu bembeyazdı. İlk defa çıplak gördüğüm babamın vücudunda tek bir tane bile kıl yoktu. Mehmet Abi, oldukça kıllı sırtı ve götü bana dönük olduğu halde çırılçıplak duruyordu. Vücudu kaslıydı. Yatağın üzerine çıkan babam yatakta sırtüstü yatarken, mehmet abi babamın üzerine abandı. Babamın giymiş olduğu sutyenine yumuldu. Tıpkı bir göğüs emer gibiydi. Mehmet Abi iyice babamın üzerine uzandı.

Babamsa bacağını indirerek Mehmet Abinin beline doladı. Babamın sol eli Mehmet Abinin altında kalmıştı, onunla sikini sıvazlıyordu yine. Mehmet Abi, annemin beyaz sutyenin uçlarını ısırıp bırakıyordu. Babam sanki kendinden geçmiş gibiydi. Bir süre sonra Mehmet Abi babamın üzerinden kalktı bu kez. Yarağını gördüm o ara, kazık gibi olmuş, kafası morarmıştı. Mehmet abi babamı ters çevirince, başını yatak başına doğru çevirerek, yatakta köpek gibi dörtayak domaldı. Belli ki götünden daha önce pek çok kez sikmişti Mehmet Abi. Babamın göt deliğinin porno kasetlerde gördüğüm kadınların göt deliğinden bir farkı yoktu. En az onlarınki kadar büyüktü. Tıraşlanmış pırılpırıldı. Mehmet Abi babamın arkasına geçti ve yarağını sıvazlamaya başladı. Babam belini biraz daha aşağı eğdi. Mehmet Abi yavaşça yarağının kafasını babamın göt deliğine bastırmaya başladı. Yarağın koca kafası kolaylıkla içine girmişti. O ara babamdan,

“Ağhh, ağhh!” diye uzun uzun inleme sesleri gelmeye başladı. Ama bunlar acı çektiğine değil de, daha çok zevk aldığına işaretti sanırım. Mehmet Abi ileri doğru bastırdıkça, yarağı babamın göt deliğine daha çok giriyordu. Mehmet Abi bir süre götünde bekledi babamın. Ardından hızlıca çalışmaya başladı götünde. Babamın kalçalarından sıkıca tutunmuştu Mehmet Abi. Babam ara ara başını geriye atıp,

“Ağhh, ağhh, ığmm, ağhh, ağhh!” deyip duruyordu, başındaki annemin eşarbıyla örtülü kafasını ileri geri sallıyordu. Mehmet Abi babamın beline bastırdı biraz daha, babam belini aşağı eğdi yeniden. Mehmet Abinin kalın yarağı babamın götüne taşaklarına kadar girip çıkıyordu. Bu pozisyonda bir süre devam etti Mehmet Abi. Babam bu ara bir elini alttan sikine atmış, ovalıyordu. Sürekli şarkı söyler gibi inliyordu. Bir süre sonra Mehmet Abi çıktı babamın götünden, bu kez yatağın üzerine çıktı. Babam de belini doğrulttu, dizlerinin ve ellerinin üzerinde dört ayak domalmış haldeydi halen. Mehmet Abi yatağın üzerinde bir süre yarağını sıvazladı, ardından dizlerini kırarak çömeldi. Yarağını tutup aşağı doğru eğdi biraz. Bu şekilde babamım göt deliğine soktu. Babamdan yine derin bir,

“Ağhh!” sesi geldi. Mehmet Abi yatağın üzerinde dizlerini kırarak çömeliyor, yarağını babamın götüne sokuyor, sonra yeniden hafifçe doğruluyordu. Bu şekilde de yarağı taşaklarına kadar babamın götüne piston gibi girip çıkıyordu. Babam alttan elini sikine atmış, kalkmayan sikini sıvazlayarak durmadan ve devamlı inliyordu. Bu şekilde döşeğin, Mehmet Abinin bastığı yerleri çukurlaşmıştı. Babamsa halen uzun uzun inliyordu. Sonunda Mehmet Abi babamın götünden çıktı, yataktan indi ve babamı elinden tutarak kaldırdı. Babam yataktan tutunarak domaldı. Mehmet Abi babamın arkasında yerini aldı. Bu pozisyonda babam ve Mehmet Abinin sırtını görebiliyordum. Mehmet Abinin babamın götüne girdiğini anladım. Kalçalarından sıkıca tutmuştu. Yarağını götüne sokup çıkarıyordu. Bu şekilde bir süre daha devam ettiler sikişmeye. Mehmet Abi bir süre sonra,

“ağhh, ağhh!” diye inleye inleye, başını tavana dikmiş, babamın götüne boşalıyordu. Babamsa halen,

“ohh, ağhh, ohh, kurban olurum sana!” deyip duruyordu. Mehmet Abi babamın götünden çıktığında yarağından akan döllerini de babamın götünün üzerine, göbeğine sürttü. Mehmet Abi kesik kesik nefes alıp veriyor,

“Iğmm, oğhh!” diyerek yarağını sıvazlıyordu. Mehmet Abi yatağa uzandı, babam da toparlandı ve Mehmet Abinin yanında uzandı. Ben ikisini porno film izler gibi izliyordum. Garip duygular içindeydim. Sert otoriter görünüşüyle bizi korkutan babam tıpkı itaatkâr bir kadın gibi mehmet abinin kadını gibi davranıyordu. Aynı şekilde, kendi halinde sessiz bir adam olan Mehmet Abinin da iyi bir sikici olduğunu görüyordum. Başını Mehmet Abinin göğsüne koydu. Birbirlerine sarıldılar. Babam,

“Kurban olurum sana!” dediğinde, Mehmet Abi,

“Karını ne zaman siktireceksin bana” diye sordu.

“Merak etme sen her şeyi ayarlıyorum ben. Çok uzun sürmeyecek kurban olduğum” Kendisini siktirdiği yetmezmiş annemi de siktirmeyi planlıyordu. Şerefsiz dedim içimden. Babam kocasına sarılan bir kadın mehmet abiye sarıldı ve yarı kalkık olan mehmet abinin yarağını okşamaya, sıvazlamaya, Mehmet Abiye 31 çektirmeye başladı. Mehmet Abi sırt üstü uzandı, babam bu şekilde sıvazlamaya devam etti. Sonra da Mehmet Abinin yarağını, ağzına aldı. İlk baştaki gibi Mehmet Abinin yarağını somurmaya başladı. Yatağın üzerinde dizlerinin üzerine çökmüştü babam. Mehmet Abiyse gene inlemeye başlamıştı. Babamın yalamaları, somurması sonuç vermişti. Bense göreceklerimi görmüştüm. Olanlar karşısında şok bir halde tıpkı geldiğim gibi usulca evden uzaklaştım.
发布者 girl_hunter
2 年 前
评论
账户以发表评论