Kader - 5. Bölüm - Alıntı
Camdan dışarda yağan karı seyrediyordum. Ne de güzel yağıyor diye içimden geçirdim. Gece yaptığım şey aklıma gelince kendimden utandım. Hafif kalkmış aletimi düzelttim. Annemin evde olmayacağını düşünerek rahatça banyoya doğru yöneldim. Banyo kapısını açıp içeri daldım. Birden,
“Oğlum…” diye bir çığlık duydum. Annem banyodaydı. Tam olarak kapatmayan banyo perdesinin arasından annemin Bembeyaz çıplak bedenini gördüm. Elindeki duş başlığını önüne götürdü hemencecik. Büyük memeleri gözlerimin önünde sergileniyordu. Açık olan sıcak su üzerime gelmişti. Şortum ve tişörtüm ıslanmıştı bu kadar kısa sürede. Yıllar önce görmüştüm annemi çıplak olarak. Yaşlanmış olmasına rağmen hala güzeldi.
“Kapıyı kilitlesene be kadın.” Diyerek ardımı dönüp çıktım banyodan.
“Ne bileyim oğlum hemen uyanmazsın sandım. Hemen iki tas su dökünecektim.”
“Sen kapat kapıyı, sonra böyle kazalar olmasın…” diyerek odama döndüm. Yarağım kalkmıştı iyice. Annem gözlerimin önüne geldi o çıplak haliyle. Kapıya sırtımı dayadım ve şortumu indirip sikimin tuttum dibinden… Bedeninin her kıvrımı beynime kazınmış olan annemi düşünerek başladım otuzbir çekmeye. Balıketli vücudu, kar gibi beyaz teni, kocaman memeleri, kıvrımlı büyük kalçaları… düşündükçe sikim daha da sertleşiyordu. Yasaktı, günahtı ama lanet olsun ki çok güzel çok zevkliydi… içim içime sığmıyordu. Bir an önce boşalmak istiyordum ki, fazla sürmedi beş ya da altıncı sıvazlamam da sikimi, boşalmaya başladım. Bellerim yere halıya doğru bir yanardağ gibi püskürmeye başladı. Yaşadığım en uzun fışkırmaydı. İçimdekileri son damlasına kadar boşalttım. Dizlerimin bağı çözülmüş artık bedenimi taşımıyordu. Olduğum yere dizlerimin üzerine çömeldim. Öylece kalakaldım. Kısa fakat harika bir rüya görmüştüm. Sikim sertliğini kaybedip inmeye başladığında gerçek dünyaya döndüm. İçimi kaplayan pişmanlık ve utançla üzerimi değiştirdim, hızlıca evden koşar adımlarla uzaklaştım. Neler oluyordu bana. Annemi uyurken ellemiş, kalçalarını okşamıştım. Daha da ileri gitmiş onu düşünerek otuzbir çekmiştim. Sonra ki adım ne olacaktı? ya kendimi tutamazsam diye düşününce irkildim. Acaba sadece abaza olduğum için mi? Yoksa anneme ilgi mi duyuyordum bir kadın olarak? Ne olursa olsun annemdi o benim ve buna bir çözüm bulmalıydım.
Deli gibi dolandım akşama kadar eve gitmeye çekiniyordum. Gece yarısından önce eve gittim. Annemle karşılaşmak istemiyordum. Yine birşeyler içmiştim. Salondan geçip odama girdim doğruca. Üzerimi değiştirdim. Odam temizlenmişti. Annem sabah halıya attırdığım bellerimi de temizlemişti. Tam sigaramı yakıp camı açtığımda,
“Oğlum geldin mi?” diye seslenen annemi duydum. Lambayı açtı. Arkamı döndüğümde kapıda dikiliyordu. Üzerinde pamuklu kumaştan dizlerine kadar inen bir gecelik vardı. Başındaysa ev içinde örttüğü çiçekli bir tülbent. Gözlerim geceliğin altından fırlayacakmış gibi belli olan kocaman memelerine takılmıştı.
“Bir derdin mi var oğlum?” “Yok ana daha ne olsun? Birkaç yere gittim ama gene olmadı. Biliyorsun… gücüme gidiyor senden her gün para istemek.”
“Hepsi benim yüzümden…”
“O nasıl söz ana.”
“Çocukluğunu bile daha yaşayamadın.” Yanına gittim, sarıldım anneme.
“Senin suçun yok ana. Kendini suçlama her şey o şerefsiz yüzünden oldu. Zaten cezasını çekti.” Annemde bana sarıldı. Kocaman memelerinin sıcaklığını hissediyordum.
“Oğlum…” yanağından öptüm. Tıpkı memeleri gibi sıcacıktı.
“Aç mısın?” “Değilim ana. Amma çay iyi olurdu.” Annem hemencecik çay demlemişti. Üzerine koyu pembe bir hırka giymişti.
“Ana hiç anlatmadın o günleri. Neler yaşadığını anlatmadın?”
“Neyini anlatayım oğlum…”
“Babam neden böyle olmuş.”
“Görücü usulü evlendik babanla, ilk zamanlar iyiydi her şey. Zaman geçti sonra sen oldun. Baban evlendiğimizden beri hep değişikti.”
“Nasıl yani?”
“Anla işte anlattırma bana açık açık…”
“Neyi anlayım ana? Bişey demiyon ki…”
“Bu benim çamaşırlarıma çok meraklıydı. Kendisi alırdı eliyle. Giydirir evde gezdirirdi. Utanırdım amma beyim derdim gönlü olsun der ses etmezdim. Sonradan sonraya iyice azıttı. Bana başka adamların adını söyletmeye başladı o işi yaparken. Tanığım bildiğim adamların. Çok utandım ama kimseye de bir şey diyemedim. Ana yok baba yok… Kime ne anlatacaktım. Bir kere kaynanamla konuşayım dedim. Anlattım, sus sesini çıkarma, yapacak bişey yok dedi… dinlemedi bile. Sonra bir gün benim giyeceklerimi giymiş yakaladım. Sorunca da tonla dayak yedim. Güçten düştü iyice. O şeylerden getirtti… Kocamdır dedim hepsine katlandım. Kaçayım kurtulayım dedim ama sen vardın… iş iyice çığırından çıktı önce o Memet denen domuzun koynuna soktu…sonra başkasının… başkasının… Mahvetti hayatımızı. Orospu gibi pazarladı.” dedi ve başını öne eğip sustu. Gözleri nemlenmiş ağlıyordu.
“Ağlama, sen orospu değilsin ana.”
“Sende yaşayamadın hayatını. Ne çocukluğunu ne gençliğini.” Bakıştık birbirimize. Annem sanırım sabah otuzbir çektiğimi anlamıştı. Halıya boşalmıştım çünkü. Aklıma gelince utandım, başımı öne eğdim. Konuşmamız yeniden hareketlenmeme sebep olmuş sikimin sertleşmesine sebep olmuştu. Saklamaya çalışsam da önümdeki kabarıklık belli oluyordu. Annem kalkan sikime baktı.
“Neyse sen yat hadi oğlum.” diyerek odadan çıktı. Kalkık olan sikimin rahatsızlık vermiş olsa da yatağa yatıp uyumaya çalıştım. Sabah olmuş içerden gelen seslerle uyanmıştım. Annem biriyle konuşuyordu. Salona girince annemin yanında bir kadın gördüm. 40lı yaşlarında tesettürlü bir kadındı.
“Günaydın oğlum. Uyandırmadık ya seni?” diye sordu. İkisine döndüm ve
“Günaydın yok anne.” Diyerek doğruca tuvalete gittim. Annem kahvaltı hazırladığını söyledi. Sonra sofraya oturdum. Annem bizi tanıştırdı. Kadının adı Rabia’ydı. Annemle beraber temizliğe gidiyorlardı. Evliymiş kocası hasta ve yatağa bağımlıymış. Tek kızı evlenince, çalışmaya başlamıştı. Annem gibi balıketli bir kadındı. Çok güzel değildi. Gözleri sürekli üzerimdeydi kadının. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kahvaltıdan sonra annemle beraber temizliğe gitmek için hazırlanmaya başladılar. Bir ara anneme kadının sürekli olarak bana baktığını söyledim. Oralı olmayan annem lafı geçiştirmeye çalıştı. Böyle davranması merakımı cezbetmişti.
“Akşama konuşuruz geç kaldık. Biz çıkıyoruz.” diyerek evden ayrıldılar. Kapalı ve çok güzel olmayan bir kadın olmasına rağmen sikimi kaldırmıştı. Artık bir kadınla beraber olmak istiyordum. Dişi sinekler bile sikimi kaldırıyordu. Kadını düşünerek otuzbir çektim. Rahatlamıştım. Boş boş evde günü geçirdim. Akşamüzeri kapı çalındı. Annem değildi gelen çünkü onun anahtarı vardı. Kapıyı açınca karşımda Rabia ablayı gördüm. Şaşırdım birden karşımda görünce. Bunu anlayan Rabia abla,
“İçeri almayacan mı beni?” kendime geldim.
“Gel abla… Annem?” diye sordum.
“Anan mı? markete kadar uğrayacak bir şeyler alması lazımmış.” Diyerek içeri girdi. Kadın üzerine giydiği pardösüyü çıkardı. Üzerinde bol uzun etek ve kalın kazağı vardı. Doğruca mutfağa gitti ve,
“Anan gelene kadar bi çay koyayım ocağa.” Bende ardından mutfağa yöneldim. Mutfak ufaktı. Küçük bir masamız vardı. Kadın masaya oturmuş sigarasını içiyordu. Diğer sandalyeye oturdum. Gözlerini gözlerime dikince utandım garip bir şekilde. Başımı öne eğince.
“Çok çekmişsiniz anan anlattıydı. Neyse ki böyle güçlü kuvvetli bir anan var. Çok zaman oldu tanışalı ananla. Birbirimize yoldaş olduk. Çok kadındır anan.”
“Öyledir. Çok çektirdi adını anmak istemediğim o adam.”
“Neyse geçti gitti. Bir iki yere haber bıraktım sana iş için. Az biraz daha sabır et bakalım.”
“Abla nereye gitsem kapılar yüzüme kapanıyor. Sabredecek hal mi kaldı?” ve
“Kalmadı değil mi?” derken gözlerini yeniden bana dikti.
“Sende haklısın onca sene içerde yat, sonra çık dışarı iş yok. İhtiyaçların var… al hadi bi sigara yak.” Diyerek paketi uzattı.
“Al hadi al, çekinme. Ben yabancı mıyım?” dedi. Paketi alırken elim eline değdi. O anda bana dikkatli bakıyordu. Bakışları farklıydı. Sabah sikimi kaldıran bu kapalı kadını düşünerek otuzbir çekmiştim. Rabia elindeki sigaradan bir nefes çektikten sonra kül tablasına bırakıp ayağa kalktı. Ocağa yöneldi
“Ben bi çaya bakayım.” Dedi. İstemsizce bende ayağa kalktım. Buzdolabında su almak istiyordum. Bunun için kadının yanından geçmek zorundaydım. Mutfak dardı iki kişi yan yana zor geçerdi. Sırtı bana dönüktü. Arkasından geçerken vücudumuz birbirine değecekti. Sırtımı dönerek geçebilirdim fakat önümü dönüp geçmeye karar verdim. Ne tepki vereceğini görmek işitiyordum.
“Abla kusura bakma mutfak dar.” Dedim ve büyük kalçalarına önümü sürterek geçtim. Yumuşacıktı kalçaları. Dolaptan suyu alırken ona baktım, o da bana. Herhangi bir şey söylemedi. Su şişesini alıp yeniden ardına geçtim. Bu sefer durdum. Önümü yumuşak büyük kalçalarına yapıştırdım. Aldırış etmeden işine devam ediyordu. Sarılınca,
“Ay, oğlum ne yapıyorsun?” dedi.
“Rabia abla…” diye inledim. Elimi kalçalarına attım, eteğinin üzerinden kalçalarını avuçluyordum. Yumuşacık göt yanaklarını hissetmek yarağımı kaldırmıştı.
“Dur oğlum, ne yapıyorsun?” diye yineledi. Debeleniyordu kurtulmak için ama sıkıca sardığım için kurtulamıyordu. Kalçalarına sürtündükçe daha da sertleşiyordu sikim.
“Abla çok kötü durumdayım. Dediğin gibi çok ihtiyacım var.”
“Anan gelir birazdan, bırak beni” diyordu ama bunu söylerken bağırmıyor, adeta fısıldıyordu. Fakat onu dinleyecek halde değildim. Rabia abla sadece konuşuyor, ama karşı gelmek için bir şey de yapmıyordu. Kendime çevirdim ve dudaklarına yumuldum. Sıcacıktı. Yanıyordu. Dudaklarını kaçırmaya çalışıyordu. Hasret olduğum kadın bedenine gerekirse zorla sahip olacaktım. Elimden kurtulan Rabia abla,
“Böyle ayaküstü olmaz.” Dediğinde onunda gönlü olduğu belli olmuştu. Sonunda ilk seksimi annemin arkadaşı Rabia ablayla yapacaktım.
İki gün sonra Rabia abla beni aradı. Öğleden sonra evde olmamı istedi. Annem evde olmayacaktı zaten. Heyecandan kalbim küt küt atarken Rabia abla eve geldi. Makyaj yapınca daha da güzelleşmişti. Annemden başka bir kadının vücudunu görmemiştim. Rabia abla ilk olacaktı. Beni rahatlatmak için sürekli konuşuyordu. Annemin uyuduğu çekyatta oturuyorduk yan yana. Rabia abla ayağa kalktı elimden tutarak benim odama götürdü. Ayaktaydık belinden tuttum. Ateş gibi sıcak dudaklarına yumuldum. Ayrıldıktan sonra soyunmaya başladım. Sikim iyice şişmiş, sertleşmişti. Tamamen çıplak kaldığımda, Rabia abla,
“Anan dediydi hiç yapmamışsın daha önce.” diye sordu.
“Fırsat mı oldu ki? Neden bunu yapıyorsun?”
“Kocam yıllardır yatalak. Ayrıca senden de hoşlandım. Sen benim, bende senin işini görecem. Tabi bu aramızda kalacak. Anan bile bilmesin.” Evet anlamında kafamı salladım. Rabia ablanın gözleri kalkık sikimde, soyunmaya başladı. Elleriyle başındaki kırmızı puantiyeli beyaz türbanının iğnelerini çıkardı tek tek ve açtı. Altındaki siyah bonesini çekince siyah uzun saçları sırtına döküldü. Ardından lacivert tek parça elbisesini beyaz vücudundan aşağı doğru sıyırdı. Beyaz, güneş görmemiş bir vücudu vardı Rabia ablanın. Şimdi üzerinde önü dantelli beyaz bir külot ve memelerini taşıyan sutyeni vardı. Balıketli 70 kilo kadar bir kadındı. Yaşına göre hala iyiydi vücudu. Çok az göbeği vardı. Ellerini arkaya götürdü ve sutyenini çıkarınca, kavun kadar büyük memeleri ortaya çıktı. Yaşından dolayı hafif sarkıktı ve memelerinin uçları koyu kahverengi rengindeydi. Ardında külotunu sıyırıp çıkardı. Vücudu tertemizdi. Hiç kıl yoktu. İkimizde çırılçıplak odada dikiliyorduk. Sonra bana doğru bir iki adım attı. Ben olduğum yerde ayakta duruyordum. Kalbim heyecanla atıyordu. Rabia abla dizlerinin üzerine çöktü. Başını hiç kaldırmadan sol elini yarağıma attı. İlk defa bir kadın eli sikime değiyordu. O an içimden bir elektrik akımı geçti sanki. Başını kaldırmadan sertleşmiş yarağımı tutup sıvazladı parmaklarının ucu ile. Sonra da ağzına aldı. O an bayılacak gibi oldum. Sikim ilk defa kadının ağzındaydı. Yarağımın kafasını dudaklarının arasında bir süre emdi. O anda elimi saçlarına attım. Saçlarını okşarken, gittikçe kalkan yarağımı ağzına daha çok almaya başladı. Dili yarağımın kafasına değiyordu, daha doğrusu ağzının içindeki yarağımın kafasını dilliyordu. Rabia abla sakso çekmeyi iyi biliyordu. Böyle tesettürlü bir kadının bunu yapabileceğini düşünmemiştim hiç. Saksosu gittikçe hızlanıp yoğunlaşmaya başlamıştı. Ben de saçlarını çekiyordum. Başını ileri geri oynatmaya başlamıştı artık, aynı zamanda sağa sola çeviriyordu. Yarağım son noktasına gelmiş, şişmiş, demir gibi sertleşmişti. Rabia abla yarağımı çıkardı ağzından. Ayağa kalkarken gözlerimiz kesişti. Yüzü kıpkırmızıydı. Yatağa çıktı ve kalçaları bana dönük halde önüme domaldı. Başını geri döndürdü ve bana bakarak,
“Hadi bakalım şimdi de senin marifetlerini görelim…” dedi. İkiletmedim ve yatağa çıkıp arkasına geçtim.
“Yala bakalım Rabia ablanın amını.” Ellerim ilk anda kalçalarına değdiğinde boşalacak gibi sarsıldım. Sonra da dolgun ve yağlı göt yanaklarını kavradım. Yavaşça dizlerimin üzerinde çöktüm. Rabia abla bacaklarını iki yana açtı biraz daha. Benim ne yapacağımı biliyordu, daha rahat ve zevk alabilecek pozisyonu yaratmıştı hem kendine hem de bana. Yavaşça başımı yaklaştırdım. Ayrık duran bacaklarını arasında amı karşımdaydı. Dilimi değdirdim. Ağzımın ve dilimin amına değmesinden büyük bir keyif aldığını koca gövdesi titrediğinde anladım. O zaman yeniden dilimi uzattım ve amını bir dondurma yalar gibi yaladım. Rabia abla inlediğinde doğru yolda olduğumu anladım. Dilimi amına bastırarak yaladım bu sefer. Amının etli, kızgın ve sarkmış büyük dudaklarının titrediğini gördüm, içinin yakıcı sıcaklığını hissettim. İki elimi kalçalarına attım yeniden. Daha da bastırarak amını dillediğimde götünü oynattı sağa sola. İyice yüzümü daha da yaklaştırdım ve amını emmeye başladım. Rabia abla amının yalanmasından büyük bir zevk alıyordu. Götünü oynatmasından ve çıkardığı iniltilerden anlaşılıyordu. Yarağım sertliğinin son noktasındaydı artık. Yarağımın içi bir an önce Rabia ablanın amına girip akmak isteyen döllerimle doluydu. Uzun zamandan beri seks yapmadığı belliydi Rabia ablanın. En az benim kadar azgındı. Rabia abla durakladı. Başını yana çevirdi, bana baktı. “Şimdi sıra sende… hadi mutlu et Rabia ablanı şimdi bakalım…” sonra da yatakta sırtüstü uzandı. Başının altına yastığı koyduktan sonra iki bacağını ayırdı. Dizlerinden kırarak beklemeye başladı. “Gel bakalım… Erkek olmanın zamanı geldi.” gözlerimi bacaklarının arasındaki ıslanmış amcığa diktim. Zamanı gelmişti artık. Hemen önünde diz çöktüm. Birbirimize bakıyorduk. Bacaklarını iyice araladı. Kadınlığının dudakları açıldı böylece… Amına girmem için, onu daha rahat sikebilmem için hazırdı Rabia abla… bacaklarından tuttum ve iyice yanaştım bacaklarının arasına girdim. Bu arada Rabia abla sikimi iki eliyle tuttu. Nabız gibi atan sikimin gövdesini parmaklarının ucuyla tutuyordu. İncitmekten korkar gibiydi. Yavaşça kendine doğru çekti, ben de ona doğru ilerledim dizlerimin üstünde… Heyecandan ölecek gibiydim. Elindeki sikimi kendine doğru yavaşça çekti, amının dudaklarına değdirdi başını… Biraz bastırdı… Offf… Ateş gibiydi, yanıyordu amcığı… Islak, nemli, bir volkan kadar sıcaktı… Sonra da bedenlerimizin birleştiği yere diktim bakışlarımı… Bu anı kaçırmak istemiyordum. Zevk sularıyla ıslanmış amına sürttürdü sikimin başını… Aşağı, yukarı yaptı. Dudaklarını ısırarak, dikkatle yapıyordu işini… Offf… Çok zevkliydi. Sikimin başı ıslak amının dudakları arasındaydı. Sıcaklığı yakıyordu tenimi… Ya gövdesini tutan yumuşak parmaklarının sıcaklığı? Parmaklar kımıldandı, okşar gibiydi sikimi… Parmak uçları aşağıya kaydı, alt tarafa indi, taşaklarıma değdi.
“Ohhh…” Zevkle inledim. Hafifçe başını kaldırıp bana baktı. Gözleri dumanlanmış, göz kapakları yarı aralıktı, etli, kırmızı dudakları aralanmış, parlıyordu. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Bakıştık. “Yeter artık, sok yarağını… sok amıma…” Belimi öne doğru ittim. Sikimin başı amının dudaklarının arasından içeriye kaymaya başladı. Biraz daha ilerledim. Elini çekti aramızdan… Dudaklarını ısırıyordu. Biraz daha girdim içine… Biraz daha… Santim santim gömüldüm amcığına… Sonunda kasıklarımız birleşince derin bir nefes aldım. Zevkle inledim,
“Ohhh… Rabia abla…” diyerek üzerine kapanıverdim. Yüzümü beyaz boynuna gömdüm. Bir kadını içine girmiştim sonunda… Dibine kadar hem de… Böyle bir zevk olamazdı, harika bir duyguydu.
“Ohhh…” diyerek boynuma sarıldı sımsıkı… Öylece kaldık bir süre… Erkekliğim amının sıcaklığında eriyor, beni de zevkten eritiyordu adeta… Çıplak iri memeleri göğsümde eziliyordu. Sımsıkı birbirimize yapışmış durumdaydık. Sonra, sikimi içine gömdüğüm amının istemsizce hareket ettiğini, kasılmaların başladığını hissettim. Sırtımı okşuyordu elleriyle, tırnaklarının etime battığını hissediyordum.
“Ohhh… Kaç zaman oldu içime bir şey girmeyeli.” Kollarımın arasında bedeni sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu. Boynuma sımsıkı yapışan Rabia abla kalçalarını indirip kaldırmaya başladı. Kolları boynumda, başı omuzumda dururken, vücudun alt kısmı sürekli hareket halindeydi.
“Ohhh… Rabia abla… Ahhh…” diyerek ben de harekete geçtim. Hiç yapmamıştım şimdiye kadar, bir kadının içinde gidip gelmemiştim, o zevkleri hiç tatmamıştım. Fakat bedenim ne yapılacağını ne yapmam gerektiğini biliyordu. Kalçalarım refleksle harekete geçti, sikimi amında ileri geri hareket ettirmeye, sokup çıkarmaya başladım ben de… Her sokup çıkarmamda daha bir ıslanıyor, daha bir kayganlaşıyordu amcığı… Büyük bir zevkle, pompalıyordum Rabia ablanın amına. İnlemelerimiz, feryatlarımız birbirine karışıyordu. Dudaklarıyla benim dudaklarıma yapıştı… Isırırcasına somuruyor, zevk inlemeleri ağzımın içinde kayboluyordu.
“Ahhh…” diye bir feryatla son bir hamle yapıp dibine kadar soktum yarağımı, öylece kalakaldım. Taşaklarımdan sikime doğru bir hareket hissettim. Biriken döllerim Rabia ablanın amına püskürmeye başladı. O da boynuma sımsıkı dolanan kollarıyla istemsizce titriyor, nefes almaya çalışıyordu.
“Yusuf…Ohhh…” diye inliyordu. Başım dönüyordu durmadan… İliklerimin boşaldığını, Rabia ablanın içine aktığımı hissettim. Dizlerim titredi. Bacaklarım vücudumu taşıyamaz oldu, kendimi üzerine bıraktım tüm ağırlığımla… boşalmanın etkisi beni kendimden geçirdi. Dünya bir anda karardı… Öylece kalakaldım.
“Oğlum…” diye bir çığlık duydum. Annem banyodaydı. Tam olarak kapatmayan banyo perdesinin arasından annemin Bembeyaz çıplak bedenini gördüm. Elindeki duş başlığını önüne götürdü hemencecik. Büyük memeleri gözlerimin önünde sergileniyordu. Açık olan sıcak su üzerime gelmişti. Şortum ve tişörtüm ıslanmıştı bu kadar kısa sürede. Yıllar önce görmüştüm annemi çıplak olarak. Yaşlanmış olmasına rağmen hala güzeldi.
“Kapıyı kilitlesene be kadın.” Diyerek ardımı dönüp çıktım banyodan.
“Ne bileyim oğlum hemen uyanmazsın sandım. Hemen iki tas su dökünecektim.”
“Sen kapat kapıyı, sonra böyle kazalar olmasın…” diyerek odama döndüm. Yarağım kalkmıştı iyice. Annem gözlerimin önüne geldi o çıplak haliyle. Kapıya sırtımı dayadım ve şortumu indirip sikimin tuttum dibinden… Bedeninin her kıvrımı beynime kazınmış olan annemi düşünerek başladım otuzbir çekmeye. Balıketli vücudu, kar gibi beyaz teni, kocaman memeleri, kıvrımlı büyük kalçaları… düşündükçe sikim daha da sertleşiyordu. Yasaktı, günahtı ama lanet olsun ki çok güzel çok zevkliydi… içim içime sığmıyordu. Bir an önce boşalmak istiyordum ki, fazla sürmedi beş ya da altıncı sıvazlamam da sikimi, boşalmaya başladım. Bellerim yere halıya doğru bir yanardağ gibi püskürmeye başladı. Yaşadığım en uzun fışkırmaydı. İçimdekileri son damlasına kadar boşalttım. Dizlerimin bağı çözülmüş artık bedenimi taşımıyordu. Olduğum yere dizlerimin üzerine çömeldim. Öylece kalakaldım. Kısa fakat harika bir rüya görmüştüm. Sikim sertliğini kaybedip inmeye başladığında gerçek dünyaya döndüm. İçimi kaplayan pişmanlık ve utançla üzerimi değiştirdim, hızlıca evden koşar adımlarla uzaklaştım. Neler oluyordu bana. Annemi uyurken ellemiş, kalçalarını okşamıştım. Daha da ileri gitmiş onu düşünerek otuzbir çekmiştim. Sonra ki adım ne olacaktı? ya kendimi tutamazsam diye düşününce irkildim. Acaba sadece abaza olduğum için mi? Yoksa anneme ilgi mi duyuyordum bir kadın olarak? Ne olursa olsun annemdi o benim ve buna bir çözüm bulmalıydım.
Deli gibi dolandım akşama kadar eve gitmeye çekiniyordum. Gece yarısından önce eve gittim. Annemle karşılaşmak istemiyordum. Yine birşeyler içmiştim. Salondan geçip odama girdim doğruca. Üzerimi değiştirdim. Odam temizlenmişti. Annem sabah halıya attırdığım bellerimi de temizlemişti. Tam sigaramı yakıp camı açtığımda,
“Oğlum geldin mi?” diye seslenen annemi duydum. Lambayı açtı. Arkamı döndüğümde kapıda dikiliyordu. Üzerinde pamuklu kumaştan dizlerine kadar inen bir gecelik vardı. Başındaysa ev içinde örttüğü çiçekli bir tülbent. Gözlerim geceliğin altından fırlayacakmış gibi belli olan kocaman memelerine takılmıştı.
“Bir derdin mi var oğlum?” “Yok ana daha ne olsun? Birkaç yere gittim ama gene olmadı. Biliyorsun… gücüme gidiyor senden her gün para istemek.”
“Hepsi benim yüzümden…”
“O nasıl söz ana.”
“Çocukluğunu bile daha yaşayamadın.” Yanına gittim, sarıldım anneme.
“Senin suçun yok ana. Kendini suçlama her şey o şerefsiz yüzünden oldu. Zaten cezasını çekti.” Annemde bana sarıldı. Kocaman memelerinin sıcaklığını hissediyordum.
“Oğlum…” yanağından öptüm. Tıpkı memeleri gibi sıcacıktı.
“Aç mısın?” “Değilim ana. Amma çay iyi olurdu.” Annem hemencecik çay demlemişti. Üzerine koyu pembe bir hırka giymişti.
“Ana hiç anlatmadın o günleri. Neler yaşadığını anlatmadın?”
“Neyini anlatayım oğlum…”
“Babam neden böyle olmuş.”
“Görücü usulü evlendik babanla, ilk zamanlar iyiydi her şey. Zaman geçti sonra sen oldun. Baban evlendiğimizden beri hep değişikti.”
“Nasıl yani?”
“Anla işte anlattırma bana açık açık…”
“Neyi anlayım ana? Bişey demiyon ki…”
“Bu benim çamaşırlarıma çok meraklıydı. Kendisi alırdı eliyle. Giydirir evde gezdirirdi. Utanırdım amma beyim derdim gönlü olsun der ses etmezdim. Sonradan sonraya iyice azıttı. Bana başka adamların adını söyletmeye başladı o işi yaparken. Tanığım bildiğim adamların. Çok utandım ama kimseye de bir şey diyemedim. Ana yok baba yok… Kime ne anlatacaktım. Bir kere kaynanamla konuşayım dedim. Anlattım, sus sesini çıkarma, yapacak bişey yok dedi… dinlemedi bile. Sonra bir gün benim giyeceklerimi giymiş yakaladım. Sorunca da tonla dayak yedim. Güçten düştü iyice. O şeylerden getirtti… Kocamdır dedim hepsine katlandım. Kaçayım kurtulayım dedim ama sen vardın… iş iyice çığırından çıktı önce o Memet denen domuzun koynuna soktu…sonra başkasının… başkasının… Mahvetti hayatımızı. Orospu gibi pazarladı.” dedi ve başını öne eğip sustu. Gözleri nemlenmiş ağlıyordu.
“Ağlama, sen orospu değilsin ana.”
“Sende yaşayamadın hayatını. Ne çocukluğunu ne gençliğini.” Bakıştık birbirimize. Annem sanırım sabah otuzbir çektiğimi anlamıştı. Halıya boşalmıştım çünkü. Aklıma gelince utandım, başımı öne eğdim. Konuşmamız yeniden hareketlenmeme sebep olmuş sikimin sertleşmesine sebep olmuştu. Saklamaya çalışsam da önümdeki kabarıklık belli oluyordu. Annem kalkan sikime baktı.
“Neyse sen yat hadi oğlum.” diyerek odadan çıktı. Kalkık olan sikimin rahatsızlık vermiş olsa da yatağa yatıp uyumaya çalıştım. Sabah olmuş içerden gelen seslerle uyanmıştım. Annem biriyle konuşuyordu. Salona girince annemin yanında bir kadın gördüm. 40lı yaşlarında tesettürlü bir kadındı.
“Günaydın oğlum. Uyandırmadık ya seni?” diye sordu. İkisine döndüm ve
“Günaydın yok anne.” Diyerek doğruca tuvalete gittim. Annem kahvaltı hazırladığını söyledi. Sonra sofraya oturdum. Annem bizi tanıştırdı. Kadının adı Rabia’ydı. Annemle beraber temizliğe gidiyorlardı. Evliymiş kocası hasta ve yatağa bağımlıymış. Tek kızı evlenince, çalışmaya başlamıştı. Annem gibi balıketli bir kadındı. Çok güzel değildi. Gözleri sürekli üzerimdeydi kadının. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kahvaltıdan sonra annemle beraber temizliğe gitmek için hazırlanmaya başladılar. Bir ara anneme kadının sürekli olarak bana baktığını söyledim. Oralı olmayan annem lafı geçiştirmeye çalıştı. Böyle davranması merakımı cezbetmişti.
“Akşama konuşuruz geç kaldık. Biz çıkıyoruz.” diyerek evden ayrıldılar. Kapalı ve çok güzel olmayan bir kadın olmasına rağmen sikimi kaldırmıştı. Artık bir kadınla beraber olmak istiyordum. Dişi sinekler bile sikimi kaldırıyordu. Kadını düşünerek otuzbir çektim. Rahatlamıştım. Boş boş evde günü geçirdim. Akşamüzeri kapı çalındı. Annem değildi gelen çünkü onun anahtarı vardı. Kapıyı açınca karşımda Rabia ablayı gördüm. Şaşırdım birden karşımda görünce. Bunu anlayan Rabia abla,
“İçeri almayacan mı beni?” kendime geldim.
“Gel abla… Annem?” diye sordum.
“Anan mı? markete kadar uğrayacak bir şeyler alması lazımmış.” Diyerek içeri girdi. Kadın üzerine giydiği pardösüyü çıkardı. Üzerinde bol uzun etek ve kalın kazağı vardı. Doğruca mutfağa gitti ve,
“Anan gelene kadar bi çay koyayım ocağa.” Bende ardından mutfağa yöneldim. Mutfak ufaktı. Küçük bir masamız vardı. Kadın masaya oturmuş sigarasını içiyordu. Diğer sandalyeye oturdum. Gözlerini gözlerime dikince utandım garip bir şekilde. Başımı öne eğince.
“Çok çekmişsiniz anan anlattıydı. Neyse ki böyle güçlü kuvvetli bir anan var. Çok zaman oldu tanışalı ananla. Birbirimize yoldaş olduk. Çok kadındır anan.”
“Öyledir. Çok çektirdi adını anmak istemediğim o adam.”
“Neyse geçti gitti. Bir iki yere haber bıraktım sana iş için. Az biraz daha sabır et bakalım.”
“Abla nereye gitsem kapılar yüzüme kapanıyor. Sabredecek hal mi kaldı?” ve
“Kalmadı değil mi?” derken gözlerini yeniden bana dikti.
“Sende haklısın onca sene içerde yat, sonra çık dışarı iş yok. İhtiyaçların var… al hadi bi sigara yak.” Diyerek paketi uzattı.
“Al hadi al, çekinme. Ben yabancı mıyım?” dedi. Paketi alırken elim eline değdi. O anda bana dikkatli bakıyordu. Bakışları farklıydı. Sabah sikimi kaldıran bu kapalı kadını düşünerek otuzbir çekmiştim. Rabia elindeki sigaradan bir nefes çektikten sonra kül tablasına bırakıp ayağa kalktı. Ocağa yöneldi
“Ben bi çaya bakayım.” Dedi. İstemsizce bende ayağa kalktım. Buzdolabında su almak istiyordum. Bunun için kadının yanından geçmek zorundaydım. Mutfak dardı iki kişi yan yana zor geçerdi. Sırtı bana dönüktü. Arkasından geçerken vücudumuz birbirine değecekti. Sırtımı dönerek geçebilirdim fakat önümü dönüp geçmeye karar verdim. Ne tepki vereceğini görmek işitiyordum.
“Abla kusura bakma mutfak dar.” Dedim ve büyük kalçalarına önümü sürterek geçtim. Yumuşacıktı kalçaları. Dolaptan suyu alırken ona baktım, o da bana. Herhangi bir şey söylemedi. Su şişesini alıp yeniden ardına geçtim. Bu sefer durdum. Önümü yumuşak büyük kalçalarına yapıştırdım. Aldırış etmeden işine devam ediyordu. Sarılınca,
“Ay, oğlum ne yapıyorsun?” dedi.
“Rabia abla…” diye inledim. Elimi kalçalarına attım, eteğinin üzerinden kalçalarını avuçluyordum. Yumuşacık göt yanaklarını hissetmek yarağımı kaldırmıştı.
“Dur oğlum, ne yapıyorsun?” diye yineledi. Debeleniyordu kurtulmak için ama sıkıca sardığım için kurtulamıyordu. Kalçalarına sürtündükçe daha da sertleşiyordu sikim.
“Abla çok kötü durumdayım. Dediğin gibi çok ihtiyacım var.”
“Anan gelir birazdan, bırak beni” diyordu ama bunu söylerken bağırmıyor, adeta fısıldıyordu. Fakat onu dinleyecek halde değildim. Rabia abla sadece konuşuyor, ama karşı gelmek için bir şey de yapmıyordu. Kendime çevirdim ve dudaklarına yumuldum. Sıcacıktı. Yanıyordu. Dudaklarını kaçırmaya çalışıyordu. Hasret olduğum kadın bedenine gerekirse zorla sahip olacaktım. Elimden kurtulan Rabia abla,
“Böyle ayaküstü olmaz.” Dediğinde onunda gönlü olduğu belli olmuştu. Sonunda ilk seksimi annemin arkadaşı Rabia ablayla yapacaktım.
İki gün sonra Rabia abla beni aradı. Öğleden sonra evde olmamı istedi. Annem evde olmayacaktı zaten. Heyecandan kalbim küt küt atarken Rabia abla eve geldi. Makyaj yapınca daha da güzelleşmişti. Annemden başka bir kadının vücudunu görmemiştim. Rabia abla ilk olacaktı. Beni rahatlatmak için sürekli konuşuyordu. Annemin uyuduğu çekyatta oturuyorduk yan yana. Rabia abla ayağa kalktı elimden tutarak benim odama götürdü. Ayaktaydık belinden tuttum. Ateş gibi sıcak dudaklarına yumuldum. Ayrıldıktan sonra soyunmaya başladım. Sikim iyice şişmiş, sertleşmişti. Tamamen çıplak kaldığımda, Rabia abla,
“Anan dediydi hiç yapmamışsın daha önce.” diye sordu.
“Fırsat mı oldu ki? Neden bunu yapıyorsun?”
“Kocam yıllardır yatalak. Ayrıca senden de hoşlandım. Sen benim, bende senin işini görecem. Tabi bu aramızda kalacak. Anan bile bilmesin.” Evet anlamında kafamı salladım. Rabia ablanın gözleri kalkık sikimde, soyunmaya başladı. Elleriyle başındaki kırmızı puantiyeli beyaz türbanının iğnelerini çıkardı tek tek ve açtı. Altındaki siyah bonesini çekince siyah uzun saçları sırtına döküldü. Ardından lacivert tek parça elbisesini beyaz vücudundan aşağı doğru sıyırdı. Beyaz, güneş görmemiş bir vücudu vardı Rabia ablanın. Şimdi üzerinde önü dantelli beyaz bir külot ve memelerini taşıyan sutyeni vardı. Balıketli 70 kilo kadar bir kadındı. Yaşına göre hala iyiydi vücudu. Çok az göbeği vardı. Ellerini arkaya götürdü ve sutyenini çıkarınca, kavun kadar büyük memeleri ortaya çıktı. Yaşından dolayı hafif sarkıktı ve memelerinin uçları koyu kahverengi rengindeydi. Ardında külotunu sıyırıp çıkardı. Vücudu tertemizdi. Hiç kıl yoktu. İkimizde çırılçıplak odada dikiliyorduk. Sonra bana doğru bir iki adım attı. Ben olduğum yerde ayakta duruyordum. Kalbim heyecanla atıyordu. Rabia abla dizlerinin üzerine çöktü. Başını hiç kaldırmadan sol elini yarağıma attı. İlk defa bir kadın eli sikime değiyordu. O an içimden bir elektrik akımı geçti sanki. Başını kaldırmadan sertleşmiş yarağımı tutup sıvazladı parmaklarının ucu ile. Sonra da ağzına aldı. O an bayılacak gibi oldum. Sikim ilk defa kadının ağzındaydı. Yarağımın kafasını dudaklarının arasında bir süre emdi. O anda elimi saçlarına attım. Saçlarını okşarken, gittikçe kalkan yarağımı ağzına daha çok almaya başladı. Dili yarağımın kafasına değiyordu, daha doğrusu ağzının içindeki yarağımın kafasını dilliyordu. Rabia abla sakso çekmeyi iyi biliyordu. Böyle tesettürlü bir kadının bunu yapabileceğini düşünmemiştim hiç. Saksosu gittikçe hızlanıp yoğunlaşmaya başlamıştı. Ben de saçlarını çekiyordum. Başını ileri geri oynatmaya başlamıştı artık, aynı zamanda sağa sola çeviriyordu. Yarağım son noktasına gelmiş, şişmiş, demir gibi sertleşmişti. Rabia abla yarağımı çıkardı ağzından. Ayağa kalkarken gözlerimiz kesişti. Yüzü kıpkırmızıydı. Yatağa çıktı ve kalçaları bana dönük halde önüme domaldı. Başını geri döndürdü ve bana bakarak,
“Hadi bakalım şimdi de senin marifetlerini görelim…” dedi. İkiletmedim ve yatağa çıkıp arkasına geçtim.
“Yala bakalım Rabia ablanın amını.” Ellerim ilk anda kalçalarına değdiğinde boşalacak gibi sarsıldım. Sonra da dolgun ve yağlı göt yanaklarını kavradım. Yavaşça dizlerimin üzerinde çöktüm. Rabia abla bacaklarını iki yana açtı biraz daha. Benim ne yapacağımı biliyordu, daha rahat ve zevk alabilecek pozisyonu yaratmıştı hem kendine hem de bana. Yavaşça başımı yaklaştırdım. Ayrık duran bacaklarını arasında amı karşımdaydı. Dilimi değdirdim. Ağzımın ve dilimin amına değmesinden büyük bir keyif aldığını koca gövdesi titrediğinde anladım. O zaman yeniden dilimi uzattım ve amını bir dondurma yalar gibi yaladım. Rabia abla inlediğinde doğru yolda olduğumu anladım. Dilimi amına bastırarak yaladım bu sefer. Amının etli, kızgın ve sarkmış büyük dudaklarının titrediğini gördüm, içinin yakıcı sıcaklığını hissettim. İki elimi kalçalarına attım yeniden. Daha da bastırarak amını dillediğimde götünü oynattı sağa sola. İyice yüzümü daha da yaklaştırdım ve amını emmeye başladım. Rabia abla amının yalanmasından büyük bir zevk alıyordu. Götünü oynatmasından ve çıkardığı iniltilerden anlaşılıyordu. Yarağım sertliğinin son noktasındaydı artık. Yarağımın içi bir an önce Rabia ablanın amına girip akmak isteyen döllerimle doluydu. Uzun zamandan beri seks yapmadığı belliydi Rabia ablanın. En az benim kadar azgındı. Rabia abla durakladı. Başını yana çevirdi, bana baktı. “Şimdi sıra sende… hadi mutlu et Rabia ablanı şimdi bakalım…” sonra da yatakta sırtüstü uzandı. Başının altına yastığı koyduktan sonra iki bacağını ayırdı. Dizlerinden kırarak beklemeye başladı. “Gel bakalım… Erkek olmanın zamanı geldi.” gözlerimi bacaklarının arasındaki ıslanmış amcığa diktim. Zamanı gelmişti artık. Hemen önünde diz çöktüm. Birbirimize bakıyorduk. Bacaklarını iyice araladı. Kadınlığının dudakları açıldı böylece… Amına girmem için, onu daha rahat sikebilmem için hazırdı Rabia abla… bacaklarından tuttum ve iyice yanaştım bacaklarının arasına girdim. Bu arada Rabia abla sikimi iki eliyle tuttu. Nabız gibi atan sikimin gövdesini parmaklarının ucuyla tutuyordu. İncitmekten korkar gibiydi. Yavaşça kendine doğru çekti, ben de ona doğru ilerledim dizlerimin üstünde… Heyecandan ölecek gibiydim. Elindeki sikimi kendine doğru yavaşça çekti, amının dudaklarına değdirdi başını… Biraz bastırdı… Offf… Ateş gibiydi, yanıyordu amcığı… Islak, nemli, bir volkan kadar sıcaktı… Sonra da bedenlerimizin birleştiği yere diktim bakışlarımı… Bu anı kaçırmak istemiyordum. Zevk sularıyla ıslanmış amına sürttürdü sikimin başını… Aşağı, yukarı yaptı. Dudaklarını ısırarak, dikkatle yapıyordu işini… Offf… Çok zevkliydi. Sikimin başı ıslak amının dudakları arasındaydı. Sıcaklığı yakıyordu tenimi… Ya gövdesini tutan yumuşak parmaklarının sıcaklığı? Parmaklar kımıldandı, okşar gibiydi sikimi… Parmak uçları aşağıya kaydı, alt tarafa indi, taşaklarıma değdi.
“Ohhh…” Zevkle inledim. Hafifçe başını kaldırıp bana baktı. Gözleri dumanlanmış, göz kapakları yarı aralıktı, etli, kırmızı dudakları aralanmış, parlıyordu. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Bakıştık. “Yeter artık, sok yarağını… sok amıma…” Belimi öne doğru ittim. Sikimin başı amının dudaklarının arasından içeriye kaymaya başladı. Biraz daha ilerledim. Elini çekti aramızdan… Dudaklarını ısırıyordu. Biraz daha girdim içine… Biraz daha… Santim santim gömüldüm amcığına… Sonunda kasıklarımız birleşince derin bir nefes aldım. Zevkle inledim,
“Ohhh… Rabia abla…” diyerek üzerine kapanıverdim. Yüzümü beyaz boynuna gömdüm. Bir kadını içine girmiştim sonunda… Dibine kadar hem de… Böyle bir zevk olamazdı, harika bir duyguydu.
“Ohhh…” diyerek boynuma sarıldı sımsıkı… Öylece kaldık bir süre… Erkekliğim amının sıcaklığında eriyor, beni de zevkten eritiyordu adeta… Çıplak iri memeleri göğsümde eziliyordu. Sımsıkı birbirimize yapışmış durumdaydık. Sonra, sikimi içine gömdüğüm amının istemsizce hareket ettiğini, kasılmaların başladığını hissettim. Sırtımı okşuyordu elleriyle, tırnaklarının etime battığını hissediyordum.
“Ohhh… Kaç zaman oldu içime bir şey girmeyeli.” Kollarımın arasında bedeni sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu. Boynuma sımsıkı yapışan Rabia abla kalçalarını indirip kaldırmaya başladı. Kolları boynumda, başı omuzumda dururken, vücudun alt kısmı sürekli hareket halindeydi.
“Ohhh… Rabia abla… Ahhh…” diyerek ben de harekete geçtim. Hiç yapmamıştım şimdiye kadar, bir kadının içinde gidip gelmemiştim, o zevkleri hiç tatmamıştım. Fakat bedenim ne yapılacağını ne yapmam gerektiğini biliyordu. Kalçalarım refleksle harekete geçti, sikimi amında ileri geri hareket ettirmeye, sokup çıkarmaya başladım ben de… Her sokup çıkarmamda daha bir ıslanıyor, daha bir kayganlaşıyordu amcığı… Büyük bir zevkle, pompalıyordum Rabia ablanın amına. İnlemelerimiz, feryatlarımız birbirine karışıyordu. Dudaklarıyla benim dudaklarıma yapıştı… Isırırcasına somuruyor, zevk inlemeleri ağzımın içinde kayboluyordu.
“Ahhh…” diye bir feryatla son bir hamle yapıp dibine kadar soktum yarağımı, öylece kalakaldım. Taşaklarımdan sikime doğru bir hareket hissettim. Biriken döllerim Rabia ablanın amına püskürmeye başladı. O da boynuma sımsıkı dolanan kollarıyla istemsizce titriyor, nefes almaya çalışıyordu.
“Yusuf…Ohhh…” diye inliyordu. Başım dönüyordu durmadan… İliklerimin boşaldığını, Rabia ablanın içine aktığımı hissettim. Dizlerim titredi. Bacaklarım vücudumu taşıyamaz oldu, kendimi üzerine bıraktım tüm ağırlığımla… boşalmanın etkisi beni kendimden geçirdi. Dünya bir anda karardı… Öylece kalakaldım.
2 年 前