Bekir'in Kadınları - 10. BÖLÜM – ANNEM
Karım ve baldızımla yaptığımız ilk grup seksin üzerinden iki hafta geçmişti. Bu zaman süresince birkaç akşam beraber olmuştuk. Bende bir kere baldızım Sümeyye’yi herkesten habersiz sikmiştim. Bacanak denen cins uyuz karaktersiz yıllar boyu böyle bir kadını sikmişti. Bu arada karımdan öğrendiğime göre bizim baldız herkesten habersiz kaçamak yapmış ve Mehmet’le gizlice buluşmuştu. En son 4 gün öncede baldız bize gelmiş geceyi karım ben baldızım aynı yatakta sikişerek geçirmiştik. Bunlar olurken bizi izleyen bir çift gözün olduğu aklımdan çıkmıştı… Annem… Telefonda acilen eve gelmemi söyleyen karımın telaşlı hali, beni de telaşlandırmıştı. “Sakin ol… Annem ne dedi anlat bakalım.” Dedim karıma. “Bekir annen her şeyi biliyor.” “Nasıl yani. Bizi mi görmüş?” dedim. “Yok ama ima etti.” Dedi. “Kuruntu yapıyorsun Hanife. Annem şüphelenmiştir onun seni ağzını aramıştır.” Dedim. “Beni mi deniyor bilmiyorum ama bak ayağına fırsat gelmiş. Aklını kullan falan dedi. Nerdeyse yat adamın altına demeye getirdi lafı.” “Nasıl yani?” “Nasılı masılı bilmem, kızım seni ufaklığından bilirim, iyi oldun saygılı oldun hep bana. Bunlardan çok çektik ben babalarından sende oğlumdan bize gün yüzü göstermediler. Hep yokluk hep parasızlık. Senin kederinde benim gibiymiş. Hep üstümüze çıktılar hiç sormadılar ne istiyorsunuz diye. Baban kaç zaman oldu elini bile sürmüyor bana. Şimdi yaşın genç hele benim yaşıma bir gel anlarsın. Fırsat bulmuşsun kaçırma. Ayağıma böyle bir fırsat gelse kaçırmazdım, dedi annen.” Annem resmen karımın Mehmet’le beni aldatmasını istemişti karımdan ya da karımı zarflamıştı ağzından laf almak için. “Sen ne dedin?” “Anne benle oyun oynamıyorsun değil mi, ağzımı aramıyorsun değil mi diye sordum. Annen de ne oyunu kızım ben sana açık açık konuşuyorum. Ana kız dertleşiyoruz şurada dedi. Bende dedim ki şimdi sen bana mehmet isterse onla yatarım mı? diyon diye sordum. Annen ne dedi biliyor musun? ben yapardım ama senin gibi genç değilim. Hem bana niye baksın ki? Dedi. Anne ciddi misin sen? Dalga geçmiyorsun benimle değil mi? diye sordum. He yavrum tabi ciddiyim, dedi annen.” Duyduklarıma inanamıyordum. Annem fırsatım olursa babamı aldatırım demişti. Hem de bunu gelinine söylemişti. Mehmet bir kez daha haklı çıkmıştı. Annem yanıyordu. Ya da bilmediğim bir oyun oynuyordu. Bundan emin olmam lazımdı. Annemin babamı aldatıp Mehmet’le sikişme düşüncesi sikimin kalkmasına sebep olmuştu. “Neyse bakarız niyeti neymiş öğreniriz. Sen gene de dikkatli ol açık verme.” Dedim ve karımın dudaklarını yumuldum. Bunu beklemeyen karım dudaklarını çekip, “Bekir başımızda sorun var diyorum sen nelerle uğraşıyorsun. Anan cin gibi kadındır. Kesin oyun yapıyor.” “Boşver şimdi anamı, hele ben Mehmet’le bir konuşayım bir yolunu buluruz.” Dedim. Ertesi gün dükkânda kardeşim Zeyd’le konuşuyordum. Bana “Abi bu Rabia geçen gün üzerini değiştirmişti bu odada, mavi eşarbını bulamıyormuş.” “Nasıl yani?” diye sorarken aklıma geçenlerde karımın sikilme videosunu izlerken Rabia’nın boşaldığım eşarbından bahsettiğini hatırlardım. Döllerimle kirlenen eşarbı yıkanması için eve götürmüş ama geri getirmeyi unutmuştum. “Bilmiyorum Zeyd. Haberim yok.” Dedim. Bu arada çalan telefonuma bakınca Mehmet’in aradığını gördüm. Zeydi’n yanından ayrılırken telefonu cevapladım. “Tam zamanında aradın ortak…” deyince “Hayırdır ortak sıkıntı mı var?” deyince olanı anlattım. Gülerek cevap veren mehmet “bakıyorum ortak bana benzemeye başladın sen” “Onu boşver de sen annem bugün Hanife’ye bir şeyler anlatmış. Ağzını aramış. Ben olsam Mehmet’le beraber olurum falan demiş.” “Ortak ne dedim sana annen yanıyor.” “Ortak bir şeyler yaşıyoruz ama konuştuğun kişi annem.” “Annen de olsa kadın ortak. Baban da iş bitmiş demek ki, bunu kabul etmen gerek. Ne dersin anneni baştan çıkartırsam kızmazsın değil mi?” düşündüm beni ilgilendirmezdi annemin bir başkasıyla yatması ama insan yine de garip hissediyordu annesinin seks hayatı hakkında konuşması. “Neden kızayım ortak” dedim. “Eğer annem de bunu istiyorsa ben ne yapabilirim? Tabi birde şöyle bir durum var annem gerçekten Hanife’nin ağzını aramış
olabilir.” diye devam ettim. “Olabilir ama ben hala annenin sikişmek istediğini düşünüyorum. Neyse bunu anlamanın bir yolu var ama senin yardımına ihtiyacım olacak.” “Nasıl yani?” “Annenle beni bir şekilde buluşturman lazım. Yalnız kalınca ben ağzını yoklarım niyeti neymiş anlarız.” Dedi. Konuşmamız bittikten sonra telefonu kapatıp sigara yakarken, Rabia odaya girdi. Kardeşim Zeyd’le konuşmamız aklıma geldi. Eşarbıyla çektiğim harika otuzbir aklıma geldi. Makyaj yapmış, gözlerine boya sürmüştü. Üzerine çiçekli, uzun ve bol bir etek, uzun kollu bir bluz giymişti. Bluzun üzerinde de dizlerinin üzerine gelen şeffaf bir hırka vardı. Ayağında da topuklu ayakkabıları. Başını parlak çiçekli bir türbanla bağlamıştı. İlk defa kardeşimin karısına farklı bir gözle baktım. “Abi sen burada mıydın?” “Rabia, eşarbın mı kaybolmuş?” “Evet abi.” “Başka bir yerde unutmuş olmayasın sen.” “Yok abi burada üzerimi değiştirdiydim. Öyle eski bir şeydi ama anlamadım buraya astıydım” dedi askıyı göstererek. “Neyse bana bir versene.” Dedim başımdan saymak istercesine. Acaba bilse eşarbını otuzbir çekerken kullanıp döllerimi attırdığımı… Akşam üzeri annem geldi. Üzerine uzun krem renkli pardösüsünü giymişti. Onu çıkarınca altında çiçekli basma eteği ve koyu mavi, önü düğmeli bluzu ile kaldı. Başını büyük bir türbanla bağlamıştı. Annemi dikkatle incelerken, “Hayırdır oğlum neye bakıyorsun öyle?” “Yok bir şey anne” dedim kendime gelerek. Acaba anneme Hanife’yle konuştuklarını açsam mı diye ama birden vazgeçtim. Annem dini bütün bir kadın olarak duaya, hocaya inanan bir kadındı. Hatta muska falan işleriyle de oldukça ilgileniyordu. Hatta evlendiğim ilk zamanlar evimizde Hanife evimizde muska bulmuştu. Anneme biraz baskı yapınca bunu yapanın kendisi olduğunu kabul etmişti. Güya karımın beni sevmesi eve bağlı olması için yaptırdığını söylemişti. “Anne benim ortak geceleri uyuyamıyormuş. Bende annemin bir hocası var, seni okusun iyi gelir dedim.” “İyi yapmışsın.” “Senin numaranı vereyim de mehmet seni arasın olur mu?” “Arasın tabi ben konuşurum. Bende hocayla konuşayım, derdine bir çare bulur. Ravza hocanın nefesi kuvvetlidir. Bir okusun onu hiçbir şeyi kalmaz.” “Hayırdır anne sen nereye gidiyorsun böyle giyinmişsin.” “Bacın Rümeysa çağırdı. Gel anne yemek yiyelim dedi, baban da yok evde zaten belki yatıya kalırım”. Dedi. “Selam söyle o zaman herkese. Seni bırakayım anne.” Dedim. Annemi kız kardeşime bıraktıktan sonra Mehmet’i aradım. Annemle olanları anlattım ve sonra da telefon numarasını verdim annemin. Tam telefonu kapatacaktım ki… mehmet annemlerin evine girmek istediğini söyledi. Sebebini biliyordum. Geçenlerde söylemişti annemin yatak odasına girip çamaşırlarıyla otuzbir çekmek istediğini söylemişti. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum ama Mehmet bu konuda oldukça ısrarlıydı. Annem çok düzenli ve tertipli bir kadındı kesinlikle anlardı çamaşırlarını kurcaladığımızı anlardı ve bunu kesinlikle benden bilirdi. “Ortak annem kesin anlar, benim yaptığımı zanneder, sıkıntı olur.” “Anlasın ortak bir şey olmaz sen merak etme.” Deyince dayanamadım ve tamam dedim. Daha önce hiç yapmadığım bir şey yapıp annemin mahrem hayatına giriş yapacaktım. Annem bu gece evde olmayacaktı ve bende karımı siken, şimdi de anneme göz diken arkadaşımı annem ve babamın yatak odasına sokacak ve annemin kutsal, mahrem olan çamaşırlarıyla otuzbir çekip onlara döllerini attırmasına yardımcı olacaktım. Buda benim garip bir şekilde heyecanlanmama sebep olmuştu. Gizlice kimseye görünmeden annemlerin evine girdik. Evi pırıl pırıl temizlemişti. Tur rehberi gibi Mehmet’i evin içinde gezdirip sonunda yatak odasının kapısına geldik. Bu anı sabırsızlıkla bekleyen mehmet beni beklemeden içeri girdi. Babamın annemi siktiği eski yatağa oturdu. “Ortak merak etme bir şey yapmayacağım bugün.” Sonra ayağa kalkarak annem ve babamın nice sikişmelerine şahit olmuş meşeden yapılmış eski gardırobun kapaklarını açmaya başladı. Aradığı şeyleri üçüncü kapağı açtığında bulmuştu. Annemin eşarpları. Ondan fazla eşarp katlanmış bir şekilde düzenli bir şekilde dizilmişti. Ellerini annemin eşarplarının üzerinde
gezdirmeye başladı ve “çok güzeller yumuşacık. Ortak biliyor musun neden kadın çamaşırları beni tahrik ediyor? Annemin de böyle türbanları vardı.” Diye konuşmaya devam ederken dolabı araştırmaya devam ediyordu. Mehmet yere çömelince dolabın içindeki üç çekmeceyi gördüm. En üstteki çekmeceyi açtı. İçinde annemin giydiği atletler ve çoğu çiçekli kumaştan uzun iç donları vardı. Mehmet sırayla uçlarından tutarak hepsini tek tek incelemeye başladı. Tabi bu arada büyük kıllı parmaklarını o mahrem bez parçalarının üzerinde gezdirerek tıpkı bir kadının tenini okşuyordu. Ortadaki çekmeceyi açtı sonra. Bundaysa annemin genellikle ev içinde başını örttüğü eşarpları vardı. Çoğu çeyizinden kalan kenarları iğne oyalı şifon eşarplar. Hazine arayıp da sonunda emeline ulaşan bir defineci gibiydi mehmet. En alttaki çekmeceyi açınca annemin külot ve sutyenlerini gördüm. Çoğu sıradan pamuklu sıradan bizim dükkânın ucuz mallarındandı. Çoğu artık sararmaya başlamış beyazdı. 50’li yaşlarda bir kadının giyeceği türden şeylerdi. Ellerini annemin külotları ve sutyenleri üzerinde gezdiriyor onları tıpkı bir bedeni okşarmış gibi seviyordu. “Ortak zamanında çok ziyaret etmiştim annemin yatak odasını. Gençtim, sikime su yürümeye başlamıştı. Sende biliyorsun o zamanlar sikecek birini bulmak kolay değildi. Sabah uyandım bir gün, odamdan çıkıp salona giderken, babamla annemin yatak odasından sesler geliyor. Şöyle kulağımı kabarttım. Sikişiyorlardı. Merakla kapıya dayadım kulağımı ve dinledim. Babam inletiyordu annemi. “Ohhh… Erkeksin sen… Sapına kadar erkeksin… Hadi geçir… Oh, hadi pompala amıma… Döllerini boşalt içime… Sik beni… Ooohhhh…” sözleri hala kulaklarımda çınlıyor. İnsan tuhaf hissediyor anne babasının sikişmesine şahit olunca. Yine porno dergilere bakıp azmıştım. Evde kimse de yok. Doğruca annemlerin yatak odasına gittim. Hipnotize olmuş gibiydim. Çekmeceleri karıştırmaya başladım. Annemin külotları, sutyenleri… Sanırım annemin babamla sikişirken giydiği çamaşırlardı bunlar, fantezi, minicik, danteller, transparan, içi gösteren külotlar, sutyenler… Çorap çekmecesinin yarısı annemin külotlu çoraplarıyla doluydu. Onun da arkasında incecik, siyah jartiyer çoraplarını gördüm. Annem türbanlı bir kadındı. Çevremiz tutucuydu. Dışarı çıkarken bile başını sıkıca örterdi eşarplarla. Böyle seksi baştan çıkarıcı çamaşırları giymesine şaşırmıştım. Bir daha da bırakamadım kadın çamaşırlarını. Ne zaman otuzbir çekmek istesem annemin o güzel çamaşırlarını kullanmaya başladım. En zevkli, en güzel şeyse sutyen, külot ya da bir eşarbına boşalmamdı.” “Anlamadı mı annen?” “Elbette anladı. Bu sperm kuruyunca leke yaparmış kumaşta. Tabi o zamanlar bilmezdim. Hemen yıkamak lazımmış. Yıkamadan işimiz görüp annemin çamaşırlarını öylece bırakıyordum. Sonunda annem aldı beni karşısına, başladı nasihat etmeye. Çok utanmıştım o zamanlar ama annem utanma erkek oluyorsun. İstediğin zaman kullan çamaşırlarımı dedi. Fakat kirli halde çekmecelere bırakma, çamaşır sepetine bırak dedi. İyi kadındı.” Dinlediklerim bir kez daha şaşırtmıştı. Şimdi Mehmet’in hastalık derecesinde kadın çamaşırlarından hoşlanmasının sebebini anlamıştım. “Anneni bir arayalım bakalım.” Dedi ve telefonunu eline alıp bana sus işareti yaparak, “dinle… sesini çıkarma.” Dedi. Annemi arayacaktı. Açık olan hoparlörü dinlerken, hemen cevap veren annemin sesini duydum. “Alo…” “İyi akşamlar ben mehmet, Bekir’den aldım telefonunuzu. Nasılsınız?” “İyidir mehmet bey evladım. Sen nasılsın.?” “İyi değilim. Bekir bahsetmiştir. Uyuyamıyorum geceleri kabuslar görüyorum. Siz bana yardım edebilirmişsiniz.” mehmet annemin yatağına çırılçıplak uzanmış sikine sardığı annemin külotunun üzerinden sertleşmeye başlayan sikini sıvazlarken bu konuşmayı yapıyordu. Annem bu halini görse ne tepki verir diye düşünmekten kendimi alamadım. Bu arada annem hocanın nasıl iyi, etkili olduğunu anlatıyor, sıkıntısını hemen gidereceğinden falan bahsediyordu. Annem “bir dakika deyip daha müsait bir yere geçeyim.” Dedi. “Müsait değilseniz sonra arayayım” “”yok yok müsaidim.” Dedi. Bir dakikalık sessizlikten sonra, “kızımdayım da…” devam etti.
“Yarın işiniz yoksa gidelim o zaman hocaya.” “Olur.” “Bekir’e haber vereyim, saat belirleyelim. Sizi alırım gideriz.” Annemin cevabı ilginçti. “Bekir’e gerek yok ikimiz gideriz. İşinden kalmasın o.” “Olur bana uyar. Bir şey var ama nasıl desem.” “Söyle Mehmet Bey evladım.” “Ya Bekir bana bir şey dedi. Onlara yakın olmamı yanlış anlamışsınız sanırım.” “Yok evladım senden değil de biliyorsundur burası küçük, tutucu bir yer, evde genç kızın var, insanlar laf söz eder, dikkat edin dedim, sende bekar adamsın nihayetinde.” “Haklısınız insanımız sever dedikoduyu. Bekir benim kardeşim, Hanife’de bacım gibidir benim için. Hem nerden bilsinler mehmet olgun, yaşını başını almış, kendini bilen kadınları sever.” Diyerek atağa geçmişti. Şimdi annemin vereceği cevabı duymak için sabırsızlanıyordum. Annem Mehmet’in kendini kastettiğini anlamıştı. “Ya öyle değil mi… bal eski petekten çıkar demiş atalar…” deyince mehmet haklı çıkmıştı. Evet annem kendisine kur yapan adama karşılık veriyordu. “Hiç boşa giden sözleri yoktur ataların. Misal siz hiç öyle üç tane dalyan gibi çocuğu olan torunu olan kadına hiç benziyor musunuz? Maşallahınız var.” Övüldüğünden dolayı gururu okşanan annemin sesi değişmişti, “Sağol mehmet bey oğlum ama nerde bak kaç yaşına gelmişiz. Güzellik mi kaldı bizde?” “O nasıl söz. Bir daha duymayayım o güzel ağzınızdan, siz hala çok güzel bir kadınsınız. Bakın şarabında yıllanmışı iyidir. Siz var ya gelinlerinizi de kızlarınızı da cebinizden çıkartırsınız.” “İlahi mehmet bey oğlum sende beni iyice Banu Alkan yaptın ya…” dedi kikirdeyerek. Konuşma gittikçe ilginç hale gelmeye başlamıştı. Eliyle okey işareti yapan mehmet, “Bekir’i arayayım şimdi sizi eve dönerken biz getirsek, hem Yusuf amcayla bir iki şey konuşmak istediğim.” “Yusuf amcan şehir dışına çıktıydı, Bekir söylemedi mi sana? Birkaç gün yok buralarda…” “Yok söylemedi. Tüh bende yüz yüze konuşalım diyecektim.” “Hayır olsun neydi ki söyleyeceğin? Önemli bir şey mi?” “Aslında sayılır. Bir iş vardı da ama telefonda da konuşulmaz ki. Bekir’i arayayım da seni alalım önce senin düşünceni öğrenelim ona göre Yusuf amcaya anlatırız. Olur mu?” “Bende burada kalacaktım ama madem önemli diyorsun. Bir konuşalım şu işi.” Mehmet’in planı tıkır tıkır işliyordu. “Ben Bekir’e haber vereyim, sen ne zaman dersen alırız seni oradan.” “Mehmet Bey oğlum şimdi Bekir’e haber verme akşam akşam. Yemek yerler şimdi onlar. Rahatsızlık vermeyeyim onlara. Hem böyle akşam vakti siz çıkınca kızcağız da bir şey var sanır. Kimseyi telaşa vermeyelim. Hem önce biz bir konuşalım.” Dedi. Evet mehmet sonunda annemi yola getirmişti. Akşamın bu saatinde Mehmet’le yalnız buluşmaya karar vermişti. “Tamam sen nasıl dersen. Bana adresi at oradan alayım seni.” “Şimdi sen beni buradan alırsan laf söz olur. Nato yolunda veni vidi hastanesi var ya, beni oradan alırsın.” “Tamam olur.” “Sen nerdesin ne zamana burda olursun?” “Cennetteyim…”dedi sikini sıvazlayarak. Anlamayan annem “Cennet???” diye sordu. “Yarım saati bulmaz oradayım. Gelmeye yakın ararım.” Diyerek konuşmayı bitirdi. “Ne dedim sana ortak. Annen Hanife’nin ağzını aramış. Aslında kendine yol yapıyormuş.” Duyduklarımdan dolayı şaşkın haldeydim. Kekeleyerek, “valla ortak ne diyeceğimi şaşırdım. Benim avrattan daha istekli çıktı ya…” dedim. “Kadın milleti böyledir. Unutma her kadın sikilir yeter ki istemesini bil. Kızma da ananı benim evde mi siksem yoksa burada babanın yatağında mı?” diye sorunca bir şey diyemedim. Mehmet “hadi gidelim anneni bekletmeyelim…” diyerek evden ayrıldık. Evden çıkarken mehmet çocuklar gibi mutluydu. Annemi sikecek olmanın mutluluğu… “Ortak bu geceyi filme alacam ki elimizde bir kanıt olsun. İstersen tabi, seyretmen için sana veririm. Birde şimdilik bu aramızda kalsın kimse bilmesin.” Başımı sallayarak Mehmet’i onayladım. Mehmet’ten ayrıldıktan sonra dalgın halde eve geldim. Bende suskunluğu soran karımı “yok bir şey” diyerek geçiştirdim. Yemekten sonra karım “Mehmet’e ulaşamıyorum. Bugün hiç gördün mü?” diye sorunca “bilmiyorum” dedim. Oysaki nerede ve kiminle olduğu çok iyi biliyordum.
olabilir.” diye devam ettim. “Olabilir ama ben hala annenin sikişmek istediğini düşünüyorum. Neyse bunu anlamanın bir yolu var ama senin yardımına ihtiyacım olacak.” “Nasıl yani?” “Annenle beni bir şekilde buluşturman lazım. Yalnız kalınca ben ağzını yoklarım niyeti neymiş anlarız.” Dedi. Konuşmamız bittikten sonra telefonu kapatıp sigara yakarken, Rabia odaya girdi. Kardeşim Zeyd’le konuşmamız aklıma geldi. Eşarbıyla çektiğim harika otuzbir aklıma geldi. Makyaj yapmış, gözlerine boya sürmüştü. Üzerine çiçekli, uzun ve bol bir etek, uzun kollu bir bluz giymişti. Bluzun üzerinde de dizlerinin üzerine gelen şeffaf bir hırka vardı. Ayağında da topuklu ayakkabıları. Başını parlak çiçekli bir türbanla bağlamıştı. İlk defa kardeşimin karısına farklı bir gözle baktım. “Abi sen burada mıydın?” “Rabia, eşarbın mı kaybolmuş?” “Evet abi.” “Başka bir yerde unutmuş olmayasın sen.” “Yok abi burada üzerimi değiştirdiydim. Öyle eski bir şeydi ama anlamadım buraya astıydım” dedi askıyı göstererek. “Neyse bana bir versene.” Dedim başımdan saymak istercesine. Acaba bilse eşarbını otuzbir çekerken kullanıp döllerimi attırdığımı… Akşam üzeri annem geldi. Üzerine uzun krem renkli pardösüsünü giymişti. Onu çıkarınca altında çiçekli basma eteği ve koyu mavi, önü düğmeli bluzu ile kaldı. Başını büyük bir türbanla bağlamıştı. Annemi dikkatle incelerken, “Hayırdır oğlum neye bakıyorsun öyle?” “Yok bir şey anne” dedim kendime gelerek. Acaba anneme Hanife’yle konuştuklarını açsam mı diye ama birden vazgeçtim. Annem dini bütün bir kadın olarak duaya, hocaya inanan bir kadındı. Hatta muska falan işleriyle de oldukça ilgileniyordu. Hatta evlendiğim ilk zamanlar evimizde Hanife evimizde muska bulmuştu. Anneme biraz baskı yapınca bunu yapanın kendisi olduğunu kabul etmişti. Güya karımın beni sevmesi eve bağlı olması için yaptırdığını söylemişti. “Anne benim ortak geceleri uyuyamıyormuş. Bende annemin bir hocası var, seni okusun iyi gelir dedim.” “İyi yapmışsın.” “Senin numaranı vereyim de mehmet seni arasın olur mu?” “Arasın tabi ben konuşurum. Bende hocayla konuşayım, derdine bir çare bulur. Ravza hocanın nefesi kuvvetlidir. Bir okusun onu hiçbir şeyi kalmaz.” “Hayırdır anne sen nereye gidiyorsun böyle giyinmişsin.” “Bacın Rümeysa çağırdı. Gel anne yemek yiyelim dedi, baban da yok evde zaten belki yatıya kalırım”. Dedi. “Selam söyle o zaman herkese. Seni bırakayım anne.” Dedim. Annemi kız kardeşime bıraktıktan sonra Mehmet’i aradım. Annemle olanları anlattım ve sonra da telefon numarasını verdim annemin. Tam telefonu kapatacaktım ki… mehmet annemlerin evine girmek istediğini söyledi. Sebebini biliyordum. Geçenlerde söylemişti annemin yatak odasına girip çamaşırlarıyla otuzbir çekmek istediğini söylemişti. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum ama Mehmet bu konuda oldukça ısrarlıydı. Annem çok düzenli ve tertipli bir kadındı kesinlikle anlardı çamaşırlarını kurcaladığımızı anlardı ve bunu kesinlikle benden bilirdi. “Ortak annem kesin anlar, benim yaptığımı zanneder, sıkıntı olur.” “Anlasın ortak bir şey olmaz sen merak etme.” Deyince dayanamadım ve tamam dedim. Daha önce hiç yapmadığım bir şey yapıp annemin mahrem hayatına giriş yapacaktım. Annem bu gece evde olmayacaktı ve bende karımı siken, şimdi de anneme göz diken arkadaşımı annem ve babamın yatak odasına sokacak ve annemin kutsal, mahrem olan çamaşırlarıyla otuzbir çekip onlara döllerini attırmasına yardımcı olacaktım. Buda benim garip bir şekilde heyecanlanmama sebep olmuştu. Gizlice kimseye görünmeden annemlerin evine girdik. Evi pırıl pırıl temizlemişti. Tur rehberi gibi Mehmet’i evin içinde gezdirip sonunda yatak odasının kapısına geldik. Bu anı sabırsızlıkla bekleyen mehmet beni beklemeden içeri girdi. Babamın annemi siktiği eski yatağa oturdu. “Ortak merak etme bir şey yapmayacağım bugün.” Sonra ayağa kalkarak annem ve babamın nice sikişmelerine şahit olmuş meşeden yapılmış eski gardırobun kapaklarını açmaya başladı. Aradığı şeyleri üçüncü kapağı açtığında bulmuştu. Annemin eşarpları. Ondan fazla eşarp katlanmış bir şekilde düzenli bir şekilde dizilmişti. Ellerini annemin eşarplarının üzerinde
gezdirmeye başladı ve “çok güzeller yumuşacık. Ortak biliyor musun neden kadın çamaşırları beni tahrik ediyor? Annemin de böyle türbanları vardı.” Diye konuşmaya devam ederken dolabı araştırmaya devam ediyordu. Mehmet yere çömelince dolabın içindeki üç çekmeceyi gördüm. En üstteki çekmeceyi açtı. İçinde annemin giydiği atletler ve çoğu çiçekli kumaştan uzun iç donları vardı. Mehmet sırayla uçlarından tutarak hepsini tek tek incelemeye başladı. Tabi bu arada büyük kıllı parmaklarını o mahrem bez parçalarının üzerinde gezdirerek tıpkı bir kadının tenini okşuyordu. Ortadaki çekmeceyi açtı sonra. Bundaysa annemin genellikle ev içinde başını örttüğü eşarpları vardı. Çoğu çeyizinden kalan kenarları iğne oyalı şifon eşarplar. Hazine arayıp da sonunda emeline ulaşan bir defineci gibiydi mehmet. En alttaki çekmeceyi açınca annemin külot ve sutyenlerini gördüm. Çoğu sıradan pamuklu sıradan bizim dükkânın ucuz mallarındandı. Çoğu artık sararmaya başlamış beyazdı. 50’li yaşlarda bir kadının giyeceği türden şeylerdi. Ellerini annemin külotları ve sutyenleri üzerinde gezdiriyor onları tıpkı bir bedeni okşarmış gibi seviyordu. “Ortak zamanında çok ziyaret etmiştim annemin yatak odasını. Gençtim, sikime su yürümeye başlamıştı. Sende biliyorsun o zamanlar sikecek birini bulmak kolay değildi. Sabah uyandım bir gün, odamdan çıkıp salona giderken, babamla annemin yatak odasından sesler geliyor. Şöyle kulağımı kabarttım. Sikişiyorlardı. Merakla kapıya dayadım kulağımı ve dinledim. Babam inletiyordu annemi. “Ohhh… Erkeksin sen… Sapına kadar erkeksin… Hadi geçir… Oh, hadi pompala amıma… Döllerini boşalt içime… Sik beni… Ooohhhh…” sözleri hala kulaklarımda çınlıyor. İnsan tuhaf hissediyor anne babasının sikişmesine şahit olunca. Yine porno dergilere bakıp azmıştım. Evde kimse de yok. Doğruca annemlerin yatak odasına gittim. Hipnotize olmuş gibiydim. Çekmeceleri karıştırmaya başladım. Annemin külotları, sutyenleri… Sanırım annemin babamla sikişirken giydiği çamaşırlardı bunlar, fantezi, minicik, danteller, transparan, içi gösteren külotlar, sutyenler… Çorap çekmecesinin yarısı annemin külotlu çoraplarıyla doluydu. Onun da arkasında incecik, siyah jartiyer çoraplarını gördüm. Annem türbanlı bir kadındı. Çevremiz tutucuydu. Dışarı çıkarken bile başını sıkıca örterdi eşarplarla. Böyle seksi baştan çıkarıcı çamaşırları giymesine şaşırmıştım. Bir daha da bırakamadım kadın çamaşırlarını. Ne zaman otuzbir çekmek istesem annemin o güzel çamaşırlarını kullanmaya başladım. En zevkli, en güzel şeyse sutyen, külot ya da bir eşarbına boşalmamdı.” “Anlamadı mı annen?” “Elbette anladı. Bu sperm kuruyunca leke yaparmış kumaşta. Tabi o zamanlar bilmezdim. Hemen yıkamak lazımmış. Yıkamadan işimiz görüp annemin çamaşırlarını öylece bırakıyordum. Sonunda annem aldı beni karşısına, başladı nasihat etmeye. Çok utanmıştım o zamanlar ama annem utanma erkek oluyorsun. İstediğin zaman kullan çamaşırlarımı dedi. Fakat kirli halde çekmecelere bırakma, çamaşır sepetine bırak dedi. İyi kadındı.” Dinlediklerim bir kez daha şaşırtmıştı. Şimdi Mehmet’in hastalık derecesinde kadın çamaşırlarından hoşlanmasının sebebini anlamıştım. “Anneni bir arayalım bakalım.” Dedi ve telefonunu eline alıp bana sus işareti yaparak, “dinle… sesini çıkarma.” Dedi. Annemi arayacaktı. Açık olan hoparlörü dinlerken, hemen cevap veren annemin sesini duydum. “Alo…” “İyi akşamlar ben mehmet, Bekir’den aldım telefonunuzu. Nasılsınız?” “İyidir mehmet bey evladım. Sen nasılsın.?” “İyi değilim. Bekir bahsetmiştir. Uyuyamıyorum geceleri kabuslar görüyorum. Siz bana yardım edebilirmişsiniz.” mehmet annemin yatağına çırılçıplak uzanmış sikine sardığı annemin külotunun üzerinden sertleşmeye başlayan sikini sıvazlarken bu konuşmayı yapıyordu. Annem bu halini görse ne tepki verir diye düşünmekten kendimi alamadım. Bu arada annem hocanın nasıl iyi, etkili olduğunu anlatıyor, sıkıntısını hemen gidereceğinden falan bahsediyordu. Annem “bir dakika deyip daha müsait bir yere geçeyim.” Dedi. “Müsait değilseniz sonra arayayım” “”yok yok müsaidim.” Dedi. Bir dakikalık sessizlikten sonra, “kızımdayım da…” devam etti.
“Yarın işiniz yoksa gidelim o zaman hocaya.” “Olur.” “Bekir’e haber vereyim, saat belirleyelim. Sizi alırım gideriz.” Annemin cevabı ilginçti. “Bekir’e gerek yok ikimiz gideriz. İşinden kalmasın o.” “Olur bana uyar. Bir şey var ama nasıl desem.” “Söyle Mehmet Bey evladım.” “Ya Bekir bana bir şey dedi. Onlara yakın olmamı yanlış anlamışsınız sanırım.” “Yok evladım senden değil de biliyorsundur burası küçük, tutucu bir yer, evde genç kızın var, insanlar laf söz eder, dikkat edin dedim, sende bekar adamsın nihayetinde.” “Haklısınız insanımız sever dedikoduyu. Bekir benim kardeşim, Hanife’de bacım gibidir benim için. Hem nerden bilsinler mehmet olgun, yaşını başını almış, kendini bilen kadınları sever.” Diyerek atağa geçmişti. Şimdi annemin vereceği cevabı duymak için sabırsızlanıyordum. Annem Mehmet’in kendini kastettiğini anlamıştı. “Ya öyle değil mi… bal eski petekten çıkar demiş atalar…” deyince mehmet haklı çıkmıştı. Evet annem kendisine kur yapan adama karşılık veriyordu. “Hiç boşa giden sözleri yoktur ataların. Misal siz hiç öyle üç tane dalyan gibi çocuğu olan torunu olan kadına hiç benziyor musunuz? Maşallahınız var.” Övüldüğünden dolayı gururu okşanan annemin sesi değişmişti, “Sağol mehmet bey oğlum ama nerde bak kaç yaşına gelmişiz. Güzellik mi kaldı bizde?” “O nasıl söz. Bir daha duymayayım o güzel ağzınızdan, siz hala çok güzel bir kadınsınız. Bakın şarabında yıllanmışı iyidir. Siz var ya gelinlerinizi de kızlarınızı da cebinizden çıkartırsınız.” “İlahi mehmet bey oğlum sende beni iyice Banu Alkan yaptın ya…” dedi kikirdeyerek. Konuşma gittikçe ilginç hale gelmeye başlamıştı. Eliyle okey işareti yapan mehmet, “Bekir’i arayayım şimdi sizi eve dönerken biz getirsek, hem Yusuf amcayla bir iki şey konuşmak istediğim.” “Yusuf amcan şehir dışına çıktıydı, Bekir söylemedi mi sana? Birkaç gün yok buralarda…” “Yok söylemedi. Tüh bende yüz yüze konuşalım diyecektim.” “Hayır olsun neydi ki söyleyeceğin? Önemli bir şey mi?” “Aslında sayılır. Bir iş vardı da ama telefonda da konuşulmaz ki. Bekir’i arayayım da seni alalım önce senin düşünceni öğrenelim ona göre Yusuf amcaya anlatırız. Olur mu?” “Bende burada kalacaktım ama madem önemli diyorsun. Bir konuşalım şu işi.” Mehmet’in planı tıkır tıkır işliyordu. “Ben Bekir’e haber vereyim, sen ne zaman dersen alırız seni oradan.” “Mehmet Bey oğlum şimdi Bekir’e haber verme akşam akşam. Yemek yerler şimdi onlar. Rahatsızlık vermeyeyim onlara. Hem böyle akşam vakti siz çıkınca kızcağız da bir şey var sanır. Kimseyi telaşa vermeyelim. Hem önce biz bir konuşalım.” Dedi. Evet mehmet sonunda annemi yola getirmişti. Akşamın bu saatinde Mehmet’le yalnız buluşmaya karar vermişti. “Tamam sen nasıl dersen. Bana adresi at oradan alayım seni.” “Şimdi sen beni buradan alırsan laf söz olur. Nato yolunda veni vidi hastanesi var ya, beni oradan alırsın.” “Tamam olur.” “Sen nerdesin ne zamana burda olursun?” “Cennetteyim…”dedi sikini sıvazlayarak. Anlamayan annem “Cennet???” diye sordu. “Yarım saati bulmaz oradayım. Gelmeye yakın ararım.” Diyerek konuşmayı bitirdi. “Ne dedim sana ortak. Annen Hanife’nin ağzını aramış. Aslında kendine yol yapıyormuş.” Duyduklarımdan dolayı şaşkın haldeydim. Kekeleyerek, “valla ortak ne diyeceğimi şaşırdım. Benim avrattan daha istekli çıktı ya…” dedim. “Kadın milleti böyledir. Unutma her kadın sikilir yeter ki istemesini bil. Kızma da ananı benim evde mi siksem yoksa burada babanın yatağında mı?” diye sorunca bir şey diyemedim. Mehmet “hadi gidelim anneni bekletmeyelim…” diyerek evden ayrıldık. Evden çıkarken mehmet çocuklar gibi mutluydu. Annemi sikecek olmanın mutluluğu… “Ortak bu geceyi filme alacam ki elimizde bir kanıt olsun. İstersen tabi, seyretmen için sana veririm. Birde şimdilik bu aramızda kalsın kimse bilmesin.” Başımı sallayarak Mehmet’i onayladım. Mehmet’ten ayrıldıktan sonra dalgın halde eve geldim. Bende suskunluğu soran karımı “yok bir şey” diyerek geçiştirdim. Yemekten sonra karım “Mehmet’e ulaşamıyorum. Bugün hiç gördün mü?” diye sorunca “bilmiyorum” dedim. Oysaki nerede ve kiminle olduğu çok iyi biliyordum.
2 年 前