Bekir'in Kadınları - Bölüm 12 - Annemin Yatak
Günler geçiyordu. Mehmet karımı, baldızımı ve annemi sikmeye devam ediyordu. Tabi annem Mehmet’in karımı ve baldızımı da siktiğini bilmiyor, karım ve baldızımın da annemden haberleri yoktu. Bense karım ve baldızım arasında gidip geliyordum. Seks kokan geceler geçiyorduk. Fakat videodaki görüntüyü bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Mehmet’in annemi siktiği görüntü. Annemin sikildiği izlemek sikimin kalkmasına sebep oluyordu. Kendimi anlamakta zorlanıyordum. Annemi bir seks objesi olarak görmek biraz rahatsız etse de yine de kendimi düşünmekten alamıyordum bir türlü. Kendi kendime acaba anneme ilgi mi duyuyorum diye soruyor. Hadi lan sapık mısın sen diye aklımdan çıkarmaya çalışıyordum. Bunu Mehmet’le konuşmaya karar verdim. Belki o bana yardımcı olabilir diye düşündüm. Arabada oturuyorduk. Biramdan bir fırt çektim ve “Ortak seninle konuşmam gerek.” “Hayır olsun ortak.” “Hayır mı şer mi bilmiyorum ama seninle annemi seks yaparken gördüğüm günden beri kafamdan atamıyorum.” “Anlaşıldı. Kafana takma ortak. Bende yaşamıştım zamanında aynı şeyleri. Annemin babamı aldatmasını başka bir adam tarafından sikilmesini… ilk başlarda kızıyordum sanki benim suçummuş gibi ama değildi. Sanırım lise sondaydım. Tesadüfen gittiğim bir yerde annemi görmüştüm. Yanında başka bir adam vardı. Uzaktan takip ettim onları. Samimiydiler, kendime olmaz yanlış anlıyorsun mehmet. Çok kötüsün diyordum kendime. Ta ki onları bir otele beraber girene kadar… Dünyam yıkılmıştı. Böyle bir şey yapamaz diyordum. Eşine sadık, tesettürlü kendi halinde bir kadındı… O benim annemdi. Kabul edemiyordum. Aklımdan çıkmadı benimde başka bir adam tarafından sikilmesi. Zor oldu ama sonunda kabullendim.” Duyduklarıma inanamıyordum. Mehmet’le aynı kaderi paylaşıyorduk. Onunda annesi babasını aldatmıştı ama aradaki fark onun annemi sikmesiydi. Merakla “Eee… ne yaptın? Nasıl tepki verdin?” “Sana olan bana da oluyordu. Annemin yabancı bir adam tarafından sikilme düşüncesi benimde sikimin kalkmasına sebep oluyordu. İşte bendeki kadın çamaşırlarına tutkum o zaman başladı. Sikim kalktıkça annemin çamaşırlarına boşalmaya başladım. Anneme olan kızgınlığımı, hıncımı onun külotlarına sutyenlerine eşarplarına boşalarak alıyordum. Sonraları tıpkı o yabancı adamın annemi siktiği gibi annemi siktiğimi hayal ediyordum otuzbir çekerken. Boşalıp rahatladıktan sonra çok pişman oldum ama yine de kendimi durduramadım… tabi annem sonunda neler çevirdiğimi anladı. Bana kızmaya yaptığım şeyin ayıp günah olduğundan bahsediyordu. Bunu yapmayı bırakmamı yoksa babamla konuşacağını söyleyince beraber konuşalım anne. Benimde söyleyecek sözüm var diyerek anneme her şeyi bildiğimi anlattım. Nerede ne zaman kiminle beraber olduğunu söyleyince bana okkalı bir tokat atmıştı. Tabi inkâr etti ilk başlarda ama sonunda kabul etti. Babamdan her zaman korkmuştu annem ama yine de aldatmayı göze almış ve bunu da yapmıştı. Eminim babam duysa onu aldattığını, annemi beş parasız kapının önüne koyardı. Bu korku anneme yetmişti. Aramızda bunun bir sır olarak kalacağını söyledim. Tabi bunun bir bedeli olacaktı. Bir daha iç çamaşırlarıyla otuzbir çekmeme karışmadı. Her gün attırıyordum çamaşırlarına. Bazen iki bazen üç defa… Annemde bunu karşılığında sikişmeye devam edecekti tabi. Çok merak ediyordum ortak, canlı olarak gözlerimle annemin sikilmesini görmek istiyordum. Anneme bunu söyledim. İtiraz etti ama nafile… zorla da olsa kabul etti. Babamın şehir dışında olduğu bir gece annem sikicisini eve çağırdı. Sonradan annem demişti, adam çok sevinmiş annemi kocasının yatağında sikeceğine. Annemin o gece yatağında defalarca sikilişini yatak odasının camından izledim. Adam annemin ağzına amına boşaldıkça bende annemin külotuna boşladım durdum. Çok hoşuma gitmişti annemi o halde görmek. Yani diyeceğim kafana takma. Herşeyi bırak oluruna gitsin.” Dedi. Mehmet’le konuşmam içimi rahatlatmıştı. Hele Mehmet’le aynı durumda olmam ve yalnız olmadığımı bilmek sevindirmişti. 50 yaşındaki mutaassıp üç çocuk annesi kadına, anneme farklı bir gözle bakmaya başlamıştım o günden sonra. Yine Mehmet’in bizde olduğu bir akşam, Rakılarımızı
içerken karım Mehmet’in kâh yanında kâh kucağındaydı. Ben ise farklı bir âlemdeydim. “Hanife annem evde mi?” Diye sordum. “Babam işe gitti de anneni bilmiyorum. Hayırdır?” “Öylesine sordum.” Oturduğum koltuktan kalktım. “Ben biraz hava alacam. Birazdan gelirim” diye devam ettim. Karım ardımdan gelip. “Hayırdır canım bir sorun mu var? Canın sıkkın gibi” dedi. “Yok, siz takılın” diye cevapladım ve dudaklarına öpücük kondurdum. “Yok, bir şey ben gelecem birazdan.” Diyerek dışarı çıktım. Ne yapacağımı biliyordum. Ayaklarım beni üst kata annemlerin yaşadığı evin kapısına getirdi. Zili çaldım. Kimse cevap vermedi. Yedek anahtarım vardı. Kapıyı açtım. Annemi aradım. Karşıdan annem “Efendim oğlum…” “Neredesin anne. Evde misin?” “Yok, oğlum teyzendeyim. Bir şey mi var?” “Yok, merak ettin öylesine aradım.” “Hanife söyledi misafiriniz varmış yoksa uğrayacaktım oğlum” “Gelseydin ya anne, Mehmet yabancı mı?” “Ne bileyim rahatsız etmeyeyim” dedim. “Sen gel uğra.” Dedim ve telefonu kapattım. “Amına kodum çekinmişmiş daha geçen gün altında inliyordun.” Diye söylendim. Ayaklarım beni doğruca annenle babamın yatak odasına götürdü. Annem düzenli ve tertipli bir kadındı. Oda mis temizlik kokuyordu. Neden buradaydım niçin gelmiştim gayet iyi biliyordum. Ayaklarım buraya kendiliğinden gelmişti. Odanın mahremiyeti içimi gıcıklıyordu bu da sikimin kalkmasına sebep olmuştu. Üç kapağı olan dolap yatağın tam karşısındaydı. Sırayla kapakları açtım. İlk kısımda babamın elbiseleri falan vardı. Kapağı kapatıp ardından diğer gözün kapağını açtım. Annemin elbise manto tunik gibi giyecekleri vardı. Düzenli bir şekilde yerleştirilmişlerdi. Alt kısımda da annemin çarşaf ve nevresim takımları, dantelleri vardı çoğunlukla. Dolabın son kapağını açtın. Bingo. Hazine sandığını bulmuştum. Annem dışarda başını örttüğü türbanlarını askılara asmıştı. Çoğu yeniydi çünkü daha önce annemin başında görmemiştim hiç. Belki ondan fazlaydı. Alışveriş yaptıklarında almışlardı eminim. Eşarpların hepsi kaliteli markaydı armineler, akerler, Vakkolar… Yanında ise yeni olduğu belli birkaç gecelik asılıydı. Dolabın içinde üç tane çekmece vardı. Hemen üstünde de annemin eski beyaz başörtülerinden biriyle yapılmış irice bir top gibi görünen bir bohça vardı. Bohçayı dışından yokladım içinde kutular vardı. En üstteki İlk çekmeceyi açtım mis gibi lavanta kokusu geliyordu. Yeni yıkamıştı bunları. İçinde annemin giydiği atletler ve çoğu çiçekli kumaştan uzun iç donları vardı. Sırayla uçlarından tutarak hepsini tek inceledim. Yarağımın sertliği giderek artıyordu. Bu çekmeceyi kapatıp ortadaki çekmeceyi açtım. Bunda da annemin kullanmadığı türbanları, başörtüleri de vardı çokça, genellikle ev içinde kullandığı. Çoğu çeyizinden kalan kenarları iğne oyalı şifon eşarplar. Yine kenarlarından tutup hepsini tek tek inceledim. Bunlar da yeni yıkanmış, naftalin yerine mis gibi kokuyordu. Annemin anlamaması için dikkatlice bakıp aynı şekilde yerine bırakıyordum. Annem sanırım bunları mehmet için yıkamıştı. Mehmet ya burayı çoktan ziyaret etmişti. En alttaki çekmeceyi açınca annemin külot ve sutyenleriyle karşı karşıya geldim. Çoğu sıradan pamuklu sıradan bizim dükkânın ucuz mallarındandı. Genelde artık sararmaya başlamış beyazlardı. 50li yaşlarda bir kadının giyeceği türden şeylerdi. Ama yine de bu iç çamaşırların annemin olması ve bana yasaklı olması içimde ki heyecanı daha da yükseltiyordu. Sikim kazık kadar sertleşmişti. Boşalmak döllerimi annemin çamaşırlarına akıtmak istiyordum. Şimdi Mehmet’i daha iyi anlıyordum. Bu gerçekten heyecan verici bir şeydi. Sana mahrem olan bir şeye sahip olmak. Ellerimi annemin külotları ve sutyenleri üzerinde gezdiriyor onları tıpkı bir bedeni okşarmış gibi seviyordum. Annemin ne zaman geleceğini bilmiyordum. Biraz yakalanma korkusu biraz heyecan derken pantolonumu sıyırdım. Kazık gibi olan sikimi sıvazladım. Ardından çekmeceler üzerinde duran sıkıca sarılı annemin beyaz eşarbından yapılmış bohçanın ağzını büyük bir heyecanla açtım. Gördüklerim karşısında ağzım açık kaldı. Bohçanın içi iççamaşır kutuları ile doluydu. Beş tane kutu saydım. Kutular yeniydi.
Annem nerden bulmuştu bunları, nerden gelmişti bunlar? Hepsi pahalı ve markaydı. Bizim dükkânın ucuz mallarından değildi. Sanırım Mehmet’ti bunların sebebi. Kutuları sırayla açmaya başladım. İlk çamaşır kutusunu açınca içinden siyah tülden külot ve sutyeni çıktı. İkinci kutuyu açınca kırmızı bir tanga külot ve eşi olan önü dantelli bir sutyen. Çok seksiydiler. Karıştırmamak için bakıp yeniden kutusuna koyuyordum. Üçüncü kutudan çıkan şey beni çok şaşırmıştı. Parlak, saten kumaştan bir külot. Ama gelen kısmında kocaman pembe bir gül arka kısmı ise açıktı. Yani külotu çıkarmadan sikiş yapılabilirdi. Dördüncü kutuda ise yine kırmızı renkli babydoll denilen dantelden çamaşır ve altına giyilen ipli külotu vardı. Kalbim gördüklerim karşısında deli gibi atıyordu. Heyecandan ölmek üzereydim. Yarağımı sıvazlıyordum. Ah anacığım ellisinden sonra neydi bunlar? Senin yaşında torunları olan bir kadındın, nasıl bunları giyebiliyorsun? Diye düşünceler aklımdan geçti. Mehmet’e kendini siktirirken bunları mı giyiyorsun? Son kutuyu da açtım. Bu diğerlerinden biraz daha büyüktü. İçinden siyah ipek bir gecelik çıkmıştı. İki parça altı şorttu. Üstü kısmı askılıydı. Ön kısmı V yakaydı ve sanırım göbeğe kadar iniyordu. Daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı. Bir an önce otuz bir çekmek istiyordum. Döllerimi anacığımın bu seksi çamaşırlarına attırmak istiyordum. Bütün kutuları yeniden bohçanın içine koydum, ağzını bağladım aynı şekilde. Bu seksi iç çamaşırlarını kullanmak istiyordum ama annemin anlamasından korkuyordum. Ardından annemin eski külot ve sutyenlerinin olduğu çekmeceyi açtım. Ardından bütün çekmeceyi boşaltıp hepsini annemin yatağının üzerine koydum. Yarağımın sertliği giderek artıyordu. Bir volkan gibi patlamak üzereydi. Mehmet’in karımın külotlarıyla yaptığını bende annemin külotlarıyla yapmaya başlayıp otuz bire başladım. Külot ve sutyenleri tek tek öpüyor kokluyor ardından demir çubuk gibi sert sikime sarıp sikimi sıvazlıyordum. Tüm külot ve sutyenlerle sikimi sıvazladıktan sonra dolabın içinde çekmecelerden annemin kullanmadığı çeyizlik eşarplarını yatağın üzerine çıkardım. Yumuşacık eşarpları sırayla kazık gibi olmuş sikime sardım ve sikimi sıvazlamaya başladım. Eşarbın yumuşaklığı tenime değdikçe zevk içinde mırıldanıyordum “ah anam güzel anam. Şimdi sen Mehmet için mi süsleniyorsun? Onun yarağını mı yiyeceksin.” Diye söyleniyordum. Nerdeyse gelmek üzereydim. Yarağım kıpkırmızı olmuştu. Artık dayanacak gücüm kalkmamıştı. “Ah anacığım benim… ne güzel eşarpların var. Mehmet attırdı mı bunlara başındayken?” diye cümleler ağzımdan dökülürken, kendimi daha fazla tutamadım ve öylede oldu. Yarağıma sarılı annemin çeyizinden kalma beyaz şifon eşarbına ılık ılık boşalmaya başladım. “ohhh anacımmm ohhh… Ne güzelmiş böyleee… Ne güzellll… Sen başına bağlamaya kıyamadın onca sene ama bak anacım oğlun döllerini boşaltıyor o senin güzel eşarplarına…” Elim sikimde yığıldım. Hala boşalıyordum sikimde sarılı olan eşarba. Hayatımda ilk defa böyle çok boşalmıştım. Eşarp sırılsıklam olmuştu döllerimle. Başka bir eşarpla sikimi iyice kuruladım. Bu odada kalsam sabaha otuz bir çekerdim. Kendime gelip içimi kaplayan pişmanlıkla yerimden kalktım ve yatağın üzerindeki külot sutyen ve eşarpları elimden geldiğince eski şekline uygun olarak koydum. Ama annem anlayacaktı eminim ama buna değerdi. Döllerimle ıslanmış olan eşarpları çekmecenin en alt kısmına koydum ama normalde bunlar en üstteydi duruyordu. Battı balık yan gider misali annemin solmuş siyah külotunu aldım sikime sarıp giyindim ve odadan ayrıldım. Dolaptan bir bardak su içip evden ayrıldım. Kapıyı kilitleyip aşağı kata inerken tam bizim evin kapısında annemle karşılaştım. Panik olmuştum. Annem “Bekir nasılsın oğlum? Bir yere mi gidiyorsun?” Diye sordu. “Yok, anne buradayım bir yere gittiğim falan yok.” “Hayırdır telaşlısın. Bir şey mi oldu?” “Yok, yok iyiyim. Yardım edeyim diyerek elinden torbaları aldım. Yukarı çıkarken “teyzem nasıl iyi mi?” “İyi iyi. Oğlum beni yanlış anlamada, biliyom arkadaşın ama o oğlanla karını yalnız bırakma. Burası küçük yer laf söz olmasın.” Diye yineledi. Acaba
annem gerçekten bizi düşündüğü için mi yoksa karımı kıskandığı için mi böyle söylüyordu. Bu sırada annem kapıyı açtı. Önden o ardından ben girdim. Annemin başında arminenin en son modellerinden olan beyaz üzerinde kırmızı puantiyeli saten bir eşarp vardı. Yeniydi daha önce görmemiştim çünkü annemin başında. Annemi takip ederek ardından mutfağa girdim. Annem tipik Anadolu kadınıydı. Zayıf değildi. Balıketli beyaz tenli bir kadındı. Öyle ahım şahım bir güzelliği de yoktu. Üzerindeki uzun mantoyu çıkarınca yeni olduğu belli çiçekli gömleği ve siyah parlak kumaştan eteği vardı. Anneme “Yeni mi aldın bunları anne?” Diye sordum. “He oğlum. Nasıl yakışmış mı?” “Evet, çok yakışmış güle güle giy. Valla gençleşmişsin kız.” Annem kikirdeyerek. “Sağol oğlum” dedi. Annemin içinde de eminim yeni külot ve sutyen vardı. Mehmet’in bizde olduğunu biliyordu belki görürüm diye böyle giyinmişti. “Anne istersen gel hadi bize gidelim.” Diye çağırdım. “Yok oğlum. Yatacağım birazdan yorgunum” dedi. “Tamam. Sen bilirsin” diyerek anneme son bir kez bakıp, evimize döndüm. Salona baktığım da kimse yoktu. Sanırım karım ve Mehmet yatak odasına geçmişlerdi. Kapısını açıp yatak odasından içeri girdiğimde, karım makyaj aynasının önünde oturuyordu. Mehmet çırılçıplak, sırtı dönük halde başında dikiliyordu. Ben içeri girince başını çevirerek “Ortak nerdesin sen? Sensiz başlayacaktık nerdeyse.” Dedi mehmet. “Bensiz devam edin ortak.” diyerek yanlarına gittiğimde karım kızımın siyah parlak türbanını başına bağlamaya çalışıyordu. Üzerinde karıma ufak gelen yine kızımın kırmızı külot ve sutyeni vardı. “Bugün değişiklik mi yapıyorsunuz?” “Evet canım.” Dudaklarından öptüm karımı. “Size iyi eğlenceler birtanem.” Deyip Mehmet’e baktım. “Ortak canını sıkan bir şey mi var? Tadın yok gibi.” “Sonra konuşuruz. Siz eğlenmenize bakın.” Dedim ve yatak odasından ayrılıp salona geçtim. Sikime sarılı olan annemin külotunu çıkardım ve biramdan yudumlamaya başladım. Külotu okşuyor burnuma götürüp annemin kokusunu içime çekiyordum. Salonda bir süre oturduktan sonra annemin külotunu cebime koydum ve elimde birayla yatak odasına gittim. Kapıyı açtım Mehmet ayakta dikiliyordu karımsa yatağın kenarında oturmuş Mehmet’in yarağını ağzına almıştı. İçeri girdiğimi anlayınca yüzünü bana döndü ve “Ortak yanıyor fırın gibi.” Elleriyle karımın türbanından tutmuş kalçalarını hareket ettirerek karımı ağzından sikiyordu. Ellerini parlak türbanın üzerinde gezdiriyor karımın başını okşuyordu. “Ohhhh birtanem aşkım çok güzelsin. Yala ortağının arkadaşının yarağını yala, bebeğim yalaa.” Mehmet sonra karımı yatağın üzerine yatırdı. Kızımın külotu annesine küçük geliyordu. Kalçalarını kapatamıyordu. Mehmet külotun üzerinden karımın amını yalıyordu. Bende bu arada soyundum yatağın üstüne çıktım. Dizlerimin üzerine çöktüm, karım ne yapacağını biliyordu, yarağımı aldı ağzına. Mehmet amını yalarken, karım da benim yarağımı almıştı ağzına. Karımdan, “Aoğmm, ığmm, ağhh…” sesleri gelirken, Mehmet karımın göt yanaklarına tokatlar atmaya başladı. Tombul göt yanakları deli gibi titrerken odanın içini ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri doldurmuştu. Karım sanki daha önce hiç öyle yalamamıştı yarağımı, inanılmaz zevk alıyordum. Karım arada sırada yarağımı yalamayı bırakıp adeta çığlıklar atıyordu. Yarağım nerdeyse patlayacaktı, ben elimle sıvazlarken, Mehmet de doğruldu yavaşça, ağzının kenarlarında karımın amının zevk sıvıları vardı. Elinin tersiyle sildi onları, daha sonra da karımın kalçalarından tuttu sıkıca. Sonra bacaklarını omzuna aldı. Üzerinde hala kızımın külotu ve sutyeni vardı, başında da siyah türbanı. Mehmet yarağını sıvazladı bir süre. Onunkinden de benimki gibi zevk sıvıları geliyordu. Ardından külotu yana çekti ve yavaş yavaş karımın amına sokmaya başladı. Karım, “Aığhh, ığmm, ayy…” sesleri eşliğinde yeniden inlemeye başlamışken, Mehmet derinden gelen, “Oğhh, ığmm, oğhh…” sesleri çıkartıyordu. Karım bir Mehmet’e sonra da bana bakıyordu. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu, kıpkırmızıydı. “Ayy, ığmm, çok güzel, Bekir, ağhh…” derken, Mehmet yarağını dibine kadar sokmuştu karımın amına. Bir süre
bekledi karımın amında. Sonra da “Karının amı fırın gibi ortak, fırın gibi!” dedi sırıtarak. Yeniden karımın amında gidip gelmeye başladı. Önce yavaş, sonra da hızlı hızlı sikmeye başladı karımı. Karımın tombul göt yanakları Mehmet’in kasıklarının çarpmasıyla deli gibi titrerken, şiddetli 'Şlop, şlop, şlop!’ sesleri geliyordu. Karım ha bire, “Ağhh, ayy, oğhh, çok güzel, sik beni, oğhh, sik, mehmedim, sik, oğhh…” diyordu. Karım kendisi sikilirken benim izlememden çok zevk alıyordu besbelli ki. Mehmet sürekli, “Oğhh, çok güzel, Hanife’m, çok güzel, ağhh, evet, oğhh…” derken aynı hızlı temposuyla karımın amında gidip gelmeye devam ediyor, karım da aynı şekilde deli gibi çığlıklar atıyor, başını sağa sola sallıyordu. Mehmet karımın göt yanaklarına gene tokatlar atmaya devam ediyordu. Karımla göz göze geldik. Gözlerinden ufak ufak yaşlar süzülüyordu. Derken Mehmet’in sert yarak darbeleriyle altında iki büklüm olmuştu. Mehmet ara sıra hızlanıyor, sonra gene aynı temposunu koruyordu. Yatak odası inleme ve sikiş seslerimizle çınlarken, Mehmet ve karımın inlemeleri artmaya başladı. Bu durum daha fazla devam etmedi ve Mehmet ağzı beş karış açık şekilde, “Ağhh, ağhh, Hanifem ahhh, oğhh…” sesleri eşliğinde karımın amına boşalmaya başladı. Bir süre daha amına şiddetle sokup çıkartmaya devam ettikten sonra çıkardı yarağını. Karım da sanırım boşalmıştı. İnce tiz sesler çıkartıyordu sadece. İyice terlemiş ve kıpkırmızı olmuştu yüzü. Mehmet yarağını sıvazlıyordu, yarağından halen döller akıyordu. Yarağının kafası iyice şişmiş ve kızarmıştı. Karım yavaşça doğrulduğunda Mehmet yatağa uzanmıştı karım ikimiz arasında oturuyor, bana bakmamaya çalışıyordu. Mehmet üzerinde kızımızın çamaşırları ve türbanı varken belki de kızımı hayal ederken karımı sikmişti. Karımın dudaklarına bir öpücük kondurdum. Karımın sikilmesini izlemek beni iyice coşturmuş ve yarağımı patlatayacak hale getirmişti. Şimdi sıra bendeydi. Karıma “Aşkım… Seni seviyorum… hadi.” Diyerek kaldırım. Dört ayaküstüne domalmasını söyledim. Karım yatağın üzerinde dört ayak üzerinde durdu. Arkasına geçtim. Az önce Mehmet’in boşaldığı amına baktım. Giymiş olduğu kızımın kırmızı külotu oldukça ıslanmıştı Mehmet’in dölleriyle. Mehmet’te karımın önünde yatakta oturmuş yarağını sıvazlıyordu. Artık dayanamıyordum. Doğruldum ve yarağımı sıvazladım bir süre. Zevk sıvılarım iyice ıslattı elimi. Karımın kalçalarından tutarak karımın kaçlarını kapatmayan kızımın küçük külotunu yana çektim ve yarağımı sokmaya başladım amına. İlk anda karımdan, “Uğhh, ağhh…” diye küçük çığlıklar gelirken ben dibine kadar sokmuştum yarağımı. Bir süre bekledim amında. Karımın amında hızlanmaya başladım. Her seferinde daha büyük bir güçle amına pompalıyordum. Karım, “Uğhh, ağhh, ayy, çok güzel, sik, sik, oğhh, sik, bekirim, ığmm…” derken, ben de daha fazla sokup çıkartıyordum amına. Göt yanakları löpür löpür sallanırken, aldığım inanılmaz zevkle inliyordum. Altımızdaki yatak yaylanırken Mehmet’te yarağını sıvazlamaya yeniden sertleştirmeye çalışıyordu. Kasıklarım karımın göt yanaklarında şiddetle çarptığında ortaya çıkan sesler odanın içini kaplıyordu. Karım ara sıra götünü sağa sola oynatıyordu, götüne şaplaklar atmaya başladım küçük küçük. Bembeyaz göt yanakları kızarmıştı. Deli gibi sallanıyordu göt yanakları. Müthiş bir zevk alıyordum. Hiç acelem yokmuş gibi aynı tempoyla sikiyordum. Ama bazen dayanamıyor hayvan gibi yükleniyordum amına. Karım , “Ağhh, evet, ağhh, çok güzel, çok güzel, sik, sik, oğhh, kökle, kökle, oğhh…” derken ben daha da zevke geliyordum. Karımın amı alev alevdi. Birkaç kez yarağımı tamamen çıkardım, sonra yeniden soktum. Yarağımı dibine kadar sokuyor, sonra tamamen çıkartıyordum. Karım artık çıldıracak gibi olmuştu. Karım yeniden ağzımdan, ince tiz sesler çıkartmaya başladı. “Ayy, ığmm, oğhh, oğhh…” diyerek derinden gelen sesler eşliğinde boşaldığında, ben de boşalmak üzereydim. Ve sonunda ağzımdan ah anam anacığım ohhh diyerek sarsıla sarsıla amına akıttım döllerimi. Sikimi sonuna kadar soktuğumda kasığım karımın kalçalarıyla birleşmişti. İnleyerek az önce Mehmet’in döllerini
akıttığı amına zevkle bende döllerimi karımın amına boşaltıyordum. Amından çıktığımda, döllerim ve Mehmet’in dölleri karımın amından kasıklarına akıyordu. Yarağımı sıvazladım bir süre, kalan döllerimi amının üzerine, göt deliğinin ağzına akıttım. Ardından yataktan kalktım. Karımsa doğrulmuş ve Mehmet’le öpüşüyordu. O da ter içindeydi, iyice kızarmıştı. Karımın üzerinden kalktım. Konuşmadan yerdeki elbiselerimi alarak salona geçtim.
içerken karım Mehmet’in kâh yanında kâh kucağındaydı. Ben ise farklı bir âlemdeydim. “Hanife annem evde mi?” Diye sordum. “Babam işe gitti de anneni bilmiyorum. Hayırdır?” “Öylesine sordum.” Oturduğum koltuktan kalktım. “Ben biraz hava alacam. Birazdan gelirim” diye devam ettim. Karım ardımdan gelip. “Hayırdır canım bir sorun mu var? Canın sıkkın gibi” dedi. “Yok, siz takılın” diye cevapladım ve dudaklarına öpücük kondurdum. “Yok, bir şey ben gelecem birazdan.” Diyerek dışarı çıktım. Ne yapacağımı biliyordum. Ayaklarım beni üst kata annemlerin yaşadığı evin kapısına getirdi. Zili çaldım. Kimse cevap vermedi. Yedek anahtarım vardı. Kapıyı açtım. Annemi aradım. Karşıdan annem “Efendim oğlum…” “Neredesin anne. Evde misin?” “Yok, oğlum teyzendeyim. Bir şey mi var?” “Yok, merak ettin öylesine aradım.” “Hanife söyledi misafiriniz varmış yoksa uğrayacaktım oğlum” “Gelseydin ya anne, Mehmet yabancı mı?” “Ne bileyim rahatsız etmeyeyim” dedim. “Sen gel uğra.” Dedim ve telefonu kapattım. “Amına kodum çekinmişmiş daha geçen gün altında inliyordun.” Diye söylendim. Ayaklarım beni doğruca annenle babamın yatak odasına götürdü. Annem düzenli ve tertipli bir kadındı. Oda mis temizlik kokuyordu. Neden buradaydım niçin gelmiştim gayet iyi biliyordum. Ayaklarım buraya kendiliğinden gelmişti. Odanın mahremiyeti içimi gıcıklıyordu bu da sikimin kalkmasına sebep olmuştu. Üç kapağı olan dolap yatağın tam karşısındaydı. Sırayla kapakları açtım. İlk kısımda babamın elbiseleri falan vardı. Kapağı kapatıp ardından diğer gözün kapağını açtım. Annemin elbise manto tunik gibi giyecekleri vardı. Düzenli bir şekilde yerleştirilmişlerdi. Alt kısımda da annemin çarşaf ve nevresim takımları, dantelleri vardı çoğunlukla. Dolabın son kapağını açtın. Bingo. Hazine sandığını bulmuştum. Annem dışarda başını örttüğü türbanlarını askılara asmıştı. Çoğu yeniydi çünkü daha önce annemin başında görmemiştim hiç. Belki ondan fazlaydı. Alışveriş yaptıklarında almışlardı eminim. Eşarpların hepsi kaliteli markaydı armineler, akerler, Vakkolar… Yanında ise yeni olduğu belli birkaç gecelik asılıydı. Dolabın içinde üç tane çekmece vardı. Hemen üstünde de annemin eski beyaz başörtülerinden biriyle yapılmış irice bir top gibi görünen bir bohça vardı. Bohçayı dışından yokladım içinde kutular vardı. En üstteki İlk çekmeceyi açtım mis gibi lavanta kokusu geliyordu. Yeni yıkamıştı bunları. İçinde annemin giydiği atletler ve çoğu çiçekli kumaştan uzun iç donları vardı. Sırayla uçlarından tutarak hepsini tek inceledim. Yarağımın sertliği giderek artıyordu. Bu çekmeceyi kapatıp ortadaki çekmeceyi açtım. Bunda da annemin kullanmadığı türbanları, başörtüleri de vardı çokça, genellikle ev içinde kullandığı. Çoğu çeyizinden kalan kenarları iğne oyalı şifon eşarplar. Yine kenarlarından tutup hepsini tek tek inceledim. Bunlar da yeni yıkanmış, naftalin yerine mis gibi kokuyordu. Annemin anlamaması için dikkatlice bakıp aynı şekilde yerine bırakıyordum. Annem sanırım bunları mehmet için yıkamıştı. Mehmet ya burayı çoktan ziyaret etmişti. En alttaki çekmeceyi açınca annemin külot ve sutyenleriyle karşı karşıya geldim. Çoğu sıradan pamuklu sıradan bizim dükkânın ucuz mallarındandı. Genelde artık sararmaya başlamış beyazlardı. 50li yaşlarda bir kadının giyeceği türden şeylerdi. Ama yine de bu iç çamaşırların annemin olması ve bana yasaklı olması içimde ki heyecanı daha da yükseltiyordu. Sikim kazık kadar sertleşmişti. Boşalmak döllerimi annemin çamaşırlarına akıtmak istiyordum. Şimdi Mehmet’i daha iyi anlıyordum. Bu gerçekten heyecan verici bir şeydi. Sana mahrem olan bir şeye sahip olmak. Ellerimi annemin külotları ve sutyenleri üzerinde gezdiriyor onları tıpkı bir bedeni okşarmış gibi seviyordum. Annemin ne zaman geleceğini bilmiyordum. Biraz yakalanma korkusu biraz heyecan derken pantolonumu sıyırdım. Kazık gibi olan sikimi sıvazladım. Ardından çekmeceler üzerinde duran sıkıca sarılı annemin beyaz eşarbından yapılmış bohçanın ağzını büyük bir heyecanla açtım. Gördüklerim karşısında ağzım açık kaldı. Bohçanın içi iççamaşır kutuları ile doluydu. Beş tane kutu saydım. Kutular yeniydi.
Annem nerden bulmuştu bunları, nerden gelmişti bunlar? Hepsi pahalı ve markaydı. Bizim dükkânın ucuz mallarından değildi. Sanırım Mehmet’ti bunların sebebi. Kutuları sırayla açmaya başladım. İlk çamaşır kutusunu açınca içinden siyah tülden külot ve sutyeni çıktı. İkinci kutuyu açınca kırmızı bir tanga külot ve eşi olan önü dantelli bir sutyen. Çok seksiydiler. Karıştırmamak için bakıp yeniden kutusuna koyuyordum. Üçüncü kutudan çıkan şey beni çok şaşırmıştı. Parlak, saten kumaştan bir külot. Ama gelen kısmında kocaman pembe bir gül arka kısmı ise açıktı. Yani külotu çıkarmadan sikiş yapılabilirdi. Dördüncü kutuda ise yine kırmızı renkli babydoll denilen dantelden çamaşır ve altına giyilen ipli külotu vardı. Kalbim gördüklerim karşısında deli gibi atıyordu. Heyecandan ölmek üzereydim. Yarağımı sıvazlıyordum. Ah anacığım ellisinden sonra neydi bunlar? Senin yaşında torunları olan bir kadındın, nasıl bunları giyebiliyorsun? Diye düşünceler aklımdan geçti. Mehmet’e kendini siktirirken bunları mı giyiyorsun? Son kutuyu da açtım. Bu diğerlerinden biraz daha büyüktü. İçinden siyah ipek bir gecelik çıkmıştı. İki parça altı şorttu. Üstü kısmı askılıydı. Ön kısmı V yakaydı ve sanırım göbeğe kadar iniyordu. Daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı. Bir an önce otuz bir çekmek istiyordum. Döllerimi anacığımın bu seksi çamaşırlarına attırmak istiyordum. Bütün kutuları yeniden bohçanın içine koydum, ağzını bağladım aynı şekilde. Bu seksi iç çamaşırlarını kullanmak istiyordum ama annemin anlamasından korkuyordum. Ardından annemin eski külot ve sutyenlerinin olduğu çekmeceyi açtım. Ardından bütün çekmeceyi boşaltıp hepsini annemin yatağının üzerine koydum. Yarağımın sertliği giderek artıyordu. Bir volkan gibi patlamak üzereydi. Mehmet’in karımın külotlarıyla yaptığını bende annemin külotlarıyla yapmaya başlayıp otuz bire başladım. Külot ve sutyenleri tek tek öpüyor kokluyor ardından demir çubuk gibi sert sikime sarıp sikimi sıvazlıyordum. Tüm külot ve sutyenlerle sikimi sıvazladıktan sonra dolabın içinde çekmecelerden annemin kullanmadığı çeyizlik eşarplarını yatağın üzerine çıkardım. Yumuşacık eşarpları sırayla kazık gibi olmuş sikime sardım ve sikimi sıvazlamaya başladım. Eşarbın yumuşaklığı tenime değdikçe zevk içinde mırıldanıyordum “ah anam güzel anam. Şimdi sen Mehmet için mi süsleniyorsun? Onun yarağını mı yiyeceksin.” Diye söyleniyordum. Nerdeyse gelmek üzereydim. Yarağım kıpkırmızı olmuştu. Artık dayanacak gücüm kalkmamıştı. “Ah anacığım benim… ne güzel eşarpların var. Mehmet attırdı mı bunlara başındayken?” diye cümleler ağzımdan dökülürken, kendimi daha fazla tutamadım ve öylede oldu. Yarağıma sarılı annemin çeyizinden kalma beyaz şifon eşarbına ılık ılık boşalmaya başladım. “ohhh anacımmm ohhh… Ne güzelmiş böyleee… Ne güzellll… Sen başına bağlamaya kıyamadın onca sene ama bak anacım oğlun döllerini boşaltıyor o senin güzel eşarplarına…” Elim sikimde yığıldım. Hala boşalıyordum sikimde sarılı olan eşarba. Hayatımda ilk defa böyle çok boşalmıştım. Eşarp sırılsıklam olmuştu döllerimle. Başka bir eşarpla sikimi iyice kuruladım. Bu odada kalsam sabaha otuz bir çekerdim. Kendime gelip içimi kaplayan pişmanlıkla yerimden kalktım ve yatağın üzerindeki külot sutyen ve eşarpları elimden geldiğince eski şekline uygun olarak koydum. Ama annem anlayacaktı eminim ama buna değerdi. Döllerimle ıslanmış olan eşarpları çekmecenin en alt kısmına koydum ama normalde bunlar en üstteydi duruyordu. Battı balık yan gider misali annemin solmuş siyah külotunu aldım sikime sarıp giyindim ve odadan ayrıldım. Dolaptan bir bardak su içip evden ayrıldım. Kapıyı kilitleyip aşağı kata inerken tam bizim evin kapısında annemle karşılaştım. Panik olmuştum. Annem “Bekir nasılsın oğlum? Bir yere mi gidiyorsun?” Diye sordu. “Yok, anne buradayım bir yere gittiğim falan yok.” “Hayırdır telaşlısın. Bir şey mi oldu?” “Yok, yok iyiyim. Yardım edeyim diyerek elinden torbaları aldım. Yukarı çıkarken “teyzem nasıl iyi mi?” “İyi iyi. Oğlum beni yanlış anlamada, biliyom arkadaşın ama o oğlanla karını yalnız bırakma. Burası küçük yer laf söz olmasın.” Diye yineledi. Acaba
annem gerçekten bizi düşündüğü için mi yoksa karımı kıskandığı için mi böyle söylüyordu. Bu sırada annem kapıyı açtı. Önden o ardından ben girdim. Annemin başında arminenin en son modellerinden olan beyaz üzerinde kırmızı puantiyeli saten bir eşarp vardı. Yeniydi daha önce görmemiştim çünkü annemin başında. Annemi takip ederek ardından mutfağa girdim. Annem tipik Anadolu kadınıydı. Zayıf değildi. Balıketli beyaz tenli bir kadındı. Öyle ahım şahım bir güzelliği de yoktu. Üzerindeki uzun mantoyu çıkarınca yeni olduğu belli çiçekli gömleği ve siyah parlak kumaştan eteği vardı. Anneme “Yeni mi aldın bunları anne?” Diye sordum. “He oğlum. Nasıl yakışmış mı?” “Evet, çok yakışmış güle güle giy. Valla gençleşmişsin kız.” Annem kikirdeyerek. “Sağol oğlum” dedi. Annemin içinde de eminim yeni külot ve sutyen vardı. Mehmet’in bizde olduğunu biliyordu belki görürüm diye böyle giyinmişti. “Anne istersen gel hadi bize gidelim.” Diye çağırdım. “Yok oğlum. Yatacağım birazdan yorgunum” dedi. “Tamam. Sen bilirsin” diyerek anneme son bir kez bakıp, evimize döndüm. Salona baktığım da kimse yoktu. Sanırım karım ve Mehmet yatak odasına geçmişlerdi. Kapısını açıp yatak odasından içeri girdiğimde, karım makyaj aynasının önünde oturuyordu. Mehmet çırılçıplak, sırtı dönük halde başında dikiliyordu. Ben içeri girince başını çevirerek “Ortak nerdesin sen? Sensiz başlayacaktık nerdeyse.” Dedi mehmet. “Bensiz devam edin ortak.” diyerek yanlarına gittiğimde karım kızımın siyah parlak türbanını başına bağlamaya çalışıyordu. Üzerinde karıma ufak gelen yine kızımın kırmızı külot ve sutyeni vardı. “Bugün değişiklik mi yapıyorsunuz?” “Evet canım.” Dudaklarından öptüm karımı. “Size iyi eğlenceler birtanem.” Deyip Mehmet’e baktım. “Ortak canını sıkan bir şey mi var? Tadın yok gibi.” “Sonra konuşuruz. Siz eğlenmenize bakın.” Dedim ve yatak odasından ayrılıp salona geçtim. Sikime sarılı olan annemin külotunu çıkardım ve biramdan yudumlamaya başladım. Külotu okşuyor burnuma götürüp annemin kokusunu içime çekiyordum. Salonda bir süre oturduktan sonra annemin külotunu cebime koydum ve elimde birayla yatak odasına gittim. Kapıyı açtım Mehmet ayakta dikiliyordu karımsa yatağın kenarında oturmuş Mehmet’in yarağını ağzına almıştı. İçeri girdiğimi anlayınca yüzünü bana döndü ve “Ortak yanıyor fırın gibi.” Elleriyle karımın türbanından tutmuş kalçalarını hareket ettirerek karımı ağzından sikiyordu. Ellerini parlak türbanın üzerinde gezdiriyor karımın başını okşuyordu. “Ohhhh birtanem aşkım çok güzelsin. Yala ortağının arkadaşının yarağını yala, bebeğim yalaa.” Mehmet sonra karımı yatağın üzerine yatırdı. Kızımın külotu annesine küçük geliyordu. Kalçalarını kapatamıyordu. Mehmet külotun üzerinden karımın amını yalıyordu. Bende bu arada soyundum yatağın üstüne çıktım. Dizlerimin üzerine çöktüm, karım ne yapacağını biliyordu, yarağımı aldı ağzına. Mehmet amını yalarken, karım da benim yarağımı almıştı ağzına. Karımdan, “Aoğmm, ığmm, ağhh…” sesleri gelirken, Mehmet karımın göt yanaklarına tokatlar atmaya başladı. Tombul göt yanakları deli gibi titrerken odanın içini ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri doldurmuştu. Karım sanki daha önce hiç öyle yalamamıştı yarağımı, inanılmaz zevk alıyordum. Karım arada sırada yarağımı yalamayı bırakıp adeta çığlıklar atıyordu. Yarağım nerdeyse patlayacaktı, ben elimle sıvazlarken, Mehmet de doğruldu yavaşça, ağzının kenarlarında karımın amının zevk sıvıları vardı. Elinin tersiyle sildi onları, daha sonra da karımın kalçalarından tuttu sıkıca. Sonra bacaklarını omzuna aldı. Üzerinde hala kızımın külotu ve sutyeni vardı, başında da siyah türbanı. Mehmet yarağını sıvazladı bir süre. Onunkinden de benimki gibi zevk sıvıları geliyordu. Ardından külotu yana çekti ve yavaş yavaş karımın amına sokmaya başladı. Karım, “Aığhh, ığmm, ayy…” sesleri eşliğinde yeniden inlemeye başlamışken, Mehmet derinden gelen, “Oğhh, ığmm, oğhh…” sesleri çıkartıyordu. Karım bir Mehmet’e sonra da bana bakıyordu. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu, kıpkırmızıydı. “Ayy, ığmm, çok güzel, Bekir, ağhh…” derken, Mehmet yarağını dibine kadar sokmuştu karımın amına. Bir süre
bekledi karımın amında. Sonra da “Karının amı fırın gibi ortak, fırın gibi!” dedi sırıtarak. Yeniden karımın amında gidip gelmeye başladı. Önce yavaş, sonra da hızlı hızlı sikmeye başladı karımı. Karımın tombul göt yanakları Mehmet’in kasıklarının çarpmasıyla deli gibi titrerken, şiddetli 'Şlop, şlop, şlop!’ sesleri geliyordu. Karım ha bire, “Ağhh, ayy, oğhh, çok güzel, sik beni, oğhh, sik, mehmedim, sik, oğhh…” diyordu. Karım kendisi sikilirken benim izlememden çok zevk alıyordu besbelli ki. Mehmet sürekli, “Oğhh, çok güzel, Hanife’m, çok güzel, ağhh, evet, oğhh…” derken aynı hızlı temposuyla karımın amında gidip gelmeye devam ediyor, karım da aynı şekilde deli gibi çığlıklar atıyor, başını sağa sola sallıyordu. Mehmet karımın göt yanaklarına gene tokatlar atmaya devam ediyordu. Karımla göz göze geldik. Gözlerinden ufak ufak yaşlar süzülüyordu. Derken Mehmet’in sert yarak darbeleriyle altında iki büklüm olmuştu. Mehmet ara sıra hızlanıyor, sonra gene aynı temposunu koruyordu. Yatak odası inleme ve sikiş seslerimizle çınlarken, Mehmet ve karımın inlemeleri artmaya başladı. Bu durum daha fazla devam etmedi ve Mehmet ağzı beş karış açık şekilde, “Ağhh, ağhh, Hanifem ahhh, oğhh…” sesleri eşliğinde karımın amına boşalmaya başladı. Bir süre daha amına şiddetle sokup çıkartmaya devam ettikten sonra çıkardı yarağını. Karım da sanırım boşalmıştı. İnce tiz sesler çıkartıyordu sadece. İyice terlemiş ve kıpkırmızı olmuştu yüzü. Mehmet yarağını sıvazlıyordu, yarağından halen döller akıyordu. Yarağının kafası iyice şişmiş ve kızarmıştı. Karım yavaşça doğrulduğunda Mehmet yatağa uzanmıştı karım ikimiz arasında oturuyor, bana bakmamaya çalışıyordu. Mehmet üzerinde kızımızın çamaşırları ve türbanı varken belki de kızımı hayal ederken karımı sikmişti. Karımın dudaklarına bir öpücük kondurdum. Karımın sikilmesini izlemek beni iyice coşturmuş ve yarağımı patlatayacak hale getirmişti. Şimdi sıra bendeydi. Karıma “Aşkım… Seni seviyorum… hadi.” Diyerek kaldırım. Dört ayaküstüne domalmasını söyledim. Karım yatağın üzerinde dört ayak üzerinde durdu. Arkasına geçtim. Az önce Mehmet’in boşaldığı amına baktım. Giymiş olduğu kızımın kırmızı külotu oldukça ıslanmıştı Mehmet’in dölleriyle. Mehmet’te karımın önünde yatakta oturmuş yarağını sıvazlıyordu. Artık dayanamıyordum. Doğruldum ve yarağımı sıvazladım bir süre. Zevk sıvılarım iyice ıslattı elimi. Karımın kalçalarından tutarak karımın kaçlarını kapatmayan kızımın küçük külotunu yana çektim ve yarağımı sokmaya başladım amına. İlk anda karımdan, “Uğhh, ağhh…” diye küçük çığlıklar gelirken ben dibine kadar sokmuştum yarağımı. Bir süre bekledim amında. Karımın amında hızlanmaya başladım. Her seferinde daha büyük bir güçle amına pompalıyordum. Karım, “Uğhh, ağhh, ayy, çok güzel, sik, sik, oğhh, sik, bekirim, ığmm…” derken, ben de daha fazla sokup çıkartıyordum amına. Göt yanakları löpür löpür sallanırken, aldığım inanılmaz zevkle inliyordum. Altımızdaki yatak yaylanırken Mehmet’te yarağını sıvazlamaya yeniden sertleştirmeye çalışıyordu. Kasıklarım karımın göt yanaklarında şiddetle çarptığında ortaya çıkan sesler odanın içini kaplıyordu. Karım ara sıra götünü sağa sola oynatıyordu, götüne şaplaklar atmaya başladım küçük küçük. Bembeyaz göt yanakları kızarmıştı. Deli gibi sallanıyordu göt yanakları. Müthiş bir zevk alıyordum. Hiç acelem yokmuş gibi aynı tempoyla sikiyordum. Ama bazen dayanamıyor hayvan gibi yükleniyordum amına. Karım , “Ağhh, evet, ağhh, çok güzel, çok güzel, sik, sik, oğhh, kökle, kökle, oğhh…” derken ben daha da zevke geliyordum. Karımın amı alev alevdi. Birkaç kez yarağımı tamamen çıkardım, sonra yeniden soktum. Yarağımı dibine kadar sokuyor, sonra tamamen çıkartıyordum. Karım artık çıldıracak gibi olmuştu. Karım yeniden ağzımdan, ince tiz sesler çıkartmaya başladı. “Ayy, ığmm, oğhh, oğhh…” diyerek derinden gelen sesler eşliğinde boşaldığında, ben de boşalmak üzereydim. Ve sonunda ağzımdan ah anam anacığım ohhh diyerek sarsıla sarsıla amına akıttım döllerimi. Sikimi sonuna kadar soktuğumda kasığım karımın kalçalarıyla birleşmişti. İnleyerek az önce Mehmet’in döllerini
akıttığı amına zevkle bende döllerimi karımın amına boşaltıyordum. Amından çıktığımda, döllerim ve Mehmet’in dölleri karımın amından kasıklarına akıyordu. Yarağımı sıvazladım bir süre, kalan döllerimi amının üzerine, göt deliğinin ağzına akıttım. Ardından yataktan kalktım. Karımsa doğrulmuş ve Mehmet’le öpüşüyordu. O da ter içindeydi, iyice kızarmıştı. Karımın üzerinden kalktım. Konuşmadan yerdeki elbiselerimi alarak salona geçtim.
2 年 前