Oğlum Talha 5. Bölüm

Üzerimden akan ılık su çıplak bedenimden süzülürken, yaşamış olduğum zevkten dolayı hala bedenim titrememesi hala devam ediyordu. Parmaklarımı oğlumun dudaklarının morartmış olduğun tenimde gezdiriyordum, tıpkı oğlumun vücudunu morarttığım gibi oğlumda benim her yerimi morartmıştı. Özellikle boyun kısmını. Tüm vücudumu şampuanladım. Elimi amıma götürdüm. İçime boşalttığı dölleri bacak aramdan süzülüyordu. Tıpkı geçen gün olduğu gibi muhteşemdi. Oğlum yine bana muhteşem anlar yaşatmış, şimdiden iki kere boşaltmıştı ben zevkten zevke uçurmuştu. Yaşadığım zevkin içinde mutlulukla yıkandım. Gündüz ablamla yaptığım konuşmadan sonraki korku ve endişe kalmamıştı. Ertesi gün oğlum evden çıkmış hayvanlara bakmaya gitmişti. Bense evde temizlikle uğraşıyordum. Telefonumun çalmasıyla kendime geldim. Telefona bakınca arayanın ablam olduğunu gördüm. Hay Allah gene ne var diye söylendim. Yine dünkü yaptığımız konuşmayı bir daha yapmak istemiyordum. Telefonu elime alıp cevaplayınca ablamın sesini duydum. “Efendim abla” dedim. “Gız fadıma evde misin?” diye sordu ablam. “He abla evdeyim… nerede olayım ki başka?” “Hele bir çay koy bakalım. Bizim gızla sana uğrayacağız” ne alaka nerden çıktı şimdi bu… neden geliyorlar ki? diye düşünürken “Tamam abla görüşürüz.” Derken ablam telefonu yüzüme kapatmıştı bile. Dün yapmış olduğumuz konuşamadan sonra ablamın kızıyla beraber ziyarete gelecek olması garip değildi. Şimdi ana kız bana baskı yapacaklardı sanırım. Ortalığı alelacele toplayıp, üzerimi bir şeyler geçirdim. Mutfakta bulaşıklarla oyalanırken kapı çaldı. Hemen başımı beyaz şifon eşarbımla örttüm. Normalde eveyken başımı kapatmıyordum ama boynumdaki morluklarını ablam tarafında görülmesi sorun olurdu. Zaten benden şüphe ediyordu hayatımda bir adam var diye. Kapıyı açmadan eşarbımı son kez kontrol edip kapıyı açtım. Tahmin ettiğim gibi ablam ve Eslem karşımda duruyorlardı. “Abla hoş geldin, sende kızım” diyerek içeri buyur etim. “Çok yorulduk Gız Fadıma” dedi ablam. “Hayırdır abla?” “Hayır hayır” diye yanıtladı ablam. “Yolun pek düşmezdi bize… ondan sordum” ablam esleme “İçeri geç sen, çayları getir…” diye mutfağa doğru yönlendirirken beni de kolumdan çekiştirerek salona götürdü. Acelesi varmış gibi “Ne yaptın Fadıma_ konuştun mu oğlanla sen?” diye sordu. “Neyi abla?” deyince “Neyi olacak işte… Şu evlilik meselesini” “Ha… konuştum… pek gönlü yok gibi, bir şey demedi.” “Eşşek sıpası. Ne kadar inat bu oğlan? Kime çekti ki?” “Bilmem ki abla. Babası da öyle inat değildi ama…” bu arada yeğenim Eslem elinde tepsiyle içeri girdi. Çayın yanında getirdikleri kek ve kuru pastayla servis etti. Eslem karşımızdaki çekyata otururken tekrar dikkatlice baktım. Eslem 23 taşında gencecik bir kızdı. Güzelliğini annesi ve benim gibi bizden almıştı. Sanırım anne ve babasını onu oğlumla evlendirme planından haberi vardı. Galiba o da en az annesi kadar istiyordu bu evliliği. Evlenirse oğlumun karısı olacak ve o kocaman muhteşem yarağın altına yatacak belki de oğluma çocuklar verecekti. Aklıma bunlar gelince onu kıskanmaya başlamıştım. Bana ait olan oğlumu benden alacaktı. Yeğenimle rekabet edemezdim ya. Kendisini süzdüğümü gören Eslem meraklı gözlerle, “Ne oldu teyzem? Öyle baktın… bir şey mi var?” diye sordu. Daha cevap vermeye fırsat vermeden araya giren ablam, “Gelinine bakıyor işte…” dedi. Kikirdeyen Eslem yüzünü öne eğerken, “Abla!!!” dedim. “Yalan mı gız? gelinin olacak işte.” “O işi sonra konuşsak abla…” “Sonrası mı galdı? Enişten akşama yemeğe çağırdı sizi. Zati arayacak oğlumu…” diye kinayeli olarak devam etti ablam. Her ikisi de bu işe oldu bitti gözüyle bakıyorlardı anlaşılan. Sürekli olarak yeğenime bakıyordum. Ablamın böyle konuşması esleme olan kıskançlığımı arttırıyordu. Biricik yakışıklı oğlumu benden almak istiyorlardı. Aslına bakarsak yakışıyorlardı birbirlerine. Eslem kendi evi gibi rahat davranıyordu. Şimdi mutfakta bulaşıkları yıkarken, ablamla ben sohbetimize devam ediyorduk. Bir ara ablam elini başörtüme götürdü ve kenarlarındaki iğne oyalarını incelemeye başladı. “Gız bu yeni mi?

modeli de güzelmiş.” Diyerek daha dur demeye kalmadan, eşarbımı başımdan çekti. “Abla ne yapıyorsun!!!” diye bağırdım. “Ne oldu gız ayağına basılmış gibi bağırıyorsun?” derken korktuğum başıma gelmişti. Eşarpla saklamaya çalıştığım, oğlumun dudaklarının morarttığı boynum, şimdi şaşkınlıktan gözleri açılmış ablamın önündeydi. Bir elini ağzına götürmüş, diğer elinde şifon eşarbım boynuma bakıyordu. Yakalanmıştım. Telaşla elindeki eşarbımı alıp alelacele yeniden başımı örttüm. Ne cevap verecektim? Korkudan dili mi yutmuştum. Kendini toparlayan ablam, “Gız Fadıma…” dedi ama devamını getiremeden Eslem içeri girdi. “Anne sesiniz ta mutfaktan duyuluyor. Neyi paylaşamıyorsunuz?” diye sordu. Yalvaran gözlerle ablama baktım. “Gızım sen bana bi su getir hele.” Diyerek Eslem’i odadan yolladı. Yalnız kaldığımızda, “Allah kahretmesin seni… be ne nal? Hani kimse yoktu? Bide bana yalan söylüyon utanmadan.” “Abla vallahi bildiğin gibi değil.” “Nasıl bildiğim gibi değil. Kancık seni, her tarafını emdirip mosmor ettirmişsin…kim bu adam. Çabuk söyle bana!!!” diye çıkıştı. “Abla vallahi kimse yok” diyordum ama nasıl açıklayacağımı da bilmiyordum. “Hiç mi utanman yok senin? Bak kocaman, boyun kadar oğlun olmuş… sen hala sik peşindesin. Kancık orospu anlat bana… kör bıçakla Keserim seni…” oğlum… evet Boyum kadardı, büyümüştü, kocaman muhteşem bir siki vardı oğlumun ve beni bu hale getirenin oğlum olduğunu bilse ne düşünürdü ablam? “Off, abla yeter oldu bir kere tamam mı, gelme üstüme…” “Gız orospu adın çıkarsa nasıl insan içine çıkarız?” “Zaten hep kendinizi düşünüyorsunuz? Hiç beni düşündünüz mü? daha da olmayacak aha sana yemin veriyorum.” Dedim. “Lan Kancık…kendini düşünmüyorsan oğlanı düşün. Allah muhafaza bir duyulsa o oğlan ne olur? Nasıl insanların yüzüne bakar? Anası orospu olmuş diye ardından tef çalarlar. Akılsız salak kadın bunları hiç düşündün mü?” “He abla düşündüm. Çok düşündüm ama dayanamadım. Ne yapayım, nefsime yenildim. Tabi senin için hava hoş, kocan var, ne zaman yansan söndürür ateşini” dedim. Ama ablamın cevabı oldukça ilginçti, “Tabi canım davulun sesi uzaktan hoş gelir.” Deyince şaşırma sırası bana gelmişti. Birden göz göze geldik. “Hayırdır abla gız?” “Konuşturma beni işte.” İkimizde yumuşamaya başlamıştık. Konuyu değiştirmek için fırsat çıkmıştı. “Abla… eniştem…yoksa…” kızgınlığı geçmeye başlayan ablam, “Ne var eniştem… eniştem…yok işte… senin kocan öldü dul galdın, bense kocası yaşayan dulum.” Ablam bana sırrını vermişti. Eniştemle yatak odasında artık karı koca olmadıklarını söylüyordu. “Nasıl oldu gız abla? ne zamandan beri yapmıyonuz?” “Adam genç yaşta başlamış çalışmaya. Hastalık olmuş, şekerdi prostattı derken 2 yıldan beri tık yok. Gız orospu… sen beni nedecen. Kime morartın her yerini onu söyle.” “Abla boş ver. Olan oldu bi kere bir daha olmayacak. Allah’ın adını verdim.” “İyi miydi gız?” diye sordu gülerek ablam. Yüzüne baktım oğlum gözümün ününe geldi. İyi ne kelime muhteşemdi. “Hem de nasıl…” “Şanslı kancık seni. Gebe falan kalayım deme ha…” “Yok abla önlemimi aldım.” Abla kardeş detayları vermeden konuşurken, yeğenim Eslem içeri girdi. Bizim gülerek konuştuğumuzu görüp, “Vallahi ben sizi anlamıyorum. Daha biraz önce birbirinizi yiyordunuz.” Ablam, “Sen işine bak. O benim bacım, söverim de severim de… hadi toparlan da eve geçelim. Daha yemek hazırlıcaz akşama.” Bana dönerek de, “Ha sizde geç kalman tamam mı?” diyerek evlerine gittiler. Ucuz atlatmıştım. Ablam çok şükür ki olayın üzerine fazla gitmemişti. Akşamın olmuş hava karamaya başlarken eve giren oğlum daha kapıda beni kollarına alıp öpmeye başlamıştı. Güçlü kollarıyla sımsıkı sarmıştı beni. Karı koca gibiydik. Kocasını bekleyen eş gibi bekliyordum oğlumu. Ablamlara girmek için hazırdık. Gündüz teyzesinin geldiğini ve boynumdaki morlukları gördüğünü söyledim. Bu gece özellikle boğazlı bir kazak giymesini istedim. Çünkü bende oğlumun her yerini morartmıştım. Maazallah ablam görse her şey ortaya çıkardı. Dikkatli davranmalıydık. Oğluma ablamın neden geldiğini söyleyince, haberi olduğunu eniştemin

bugün kendisini arayıp bir şeyler çıtlattığını söyledi. Oğluma evlilikle ilgili ne düşündüğünü sorunca bana kaçamak cevap vermesinden onunda bu işe olur verdiğini anladım. Açıkçası yüzüm düşmüştü. Bozulmuştum. Kocası elinden alınan eş gibiydim. Yüzümün düştüğünü gören oğlum, Kapıdan çıkmadan ellerimden tuttu ve “Ana, bana bak…” dedi ve devam etti “Sana söz verdim… Sen benim kadınım oldun artık. Ne olursa olsun, seni asla bırakmayacağım. Kim gelirse gelsin bu eve, seni kabul edecek etmeyen de yoluna gidecek.” “Oğlum o nasıl söz öyle. Aramızdakileri bilirlerse bizi yaşatmazlar buradalarda.” “Ana ben diyeceğimi dedim. Gerisine karışma sen. Hadi daha fazla bekletmeyelim.” diyerek ablamlara doğru yola koyulduk. Oğlumun böyle konuşması beni ürkütse de sahip çıkması hoşuma gidiyordu. Eniştelerde yemekler yenmiş, çaylar içiliyordu. Eniştem konuya geldi ve kızına işaret edince Eslem odadan çıktı. Şimdi odada eniştem ablama ben oğlum kalmıştık. Çayından bir yudum alan eniştem, “Talha yeğenim, ne diye toplandık biliyorsun. Senle açık konuşacağım. Eslem’le seni evlendirmeyi düşünüyoruz. Bak benim oğlum yok. Bunca iş var, mal mülk var. Şurda ne kadarlık ömrüm kaldı ki, benden sonra işleri yürütecek güvenilir birine ihtiyaç var. Sen bildiğimiz insansın, ailedensin, dışardan başka el girmesin bu aileye. Bak kızımda istiyo…” “Enişte bilmem ki ne desem… biz akrabayız, kardeş gibi büyüdük. Şimdi ben nasıl aynı yatağa girecem?” “Oğlum dinen caizdir. Sorun yok. Nikah düşer ikinize de…” “Doğru dersin de…bilmiyorum. Benim başımdan zaten bir evlilik geçti. Yürümedi. Bu evlilik işleri falan bana göre değil…” oğlum inatla karşı geliyordu enişteme. Ablam “Gavurun çocuğu, o nasıl söz öyle…ben gızımı sana vercem. Bu nikah olacak.” “Teyzem bu işler rızayla olur bilmez misin?” “Valla gızın gönlü var. Birbirinize de yakışıyorsunuz da. Oğlum bunca mal mülk yabancıya mı gitsin istiyorsun?” hem konuşmalardan hem de sıcaktan bunalan oğlum “offf…” çekerek giydiği kazağı çıkardı. İçinde tişört vardı. Ne yapıyordu bu oğlan. Ablam boğazındaki morlukları görecekti. Herşeyi anlayacaktı. Ben bunları düşünürken, ablam oğlumun boynundaki morlukları görmüştü. Yüzünün değiştiğini görebiliyordum. Sonra bakışlarını bana çevirdi. Göz göze geldik. Sinirden gözlerinde şimşekler çakıyordu. Yanaklarım al al olmuş, ablama yalvaran gözlerle bakıyordum. Birden ayağa kalkan ablam “Sen benle gelsen fadıma” diye sertçe seslendi. Eyvahlar olsun. Sırrımız açığa çıkmıştı. Ablamı ikiletmeden yerimden kalkıp takip ettim. Yatak odasına girince ardımdan kapıyı kapattı ve bana sertçe bir tokat attı. Beklemiyordum. Ağzını açıp konuşacaktı ki… “Abla gurbanın olam…nolur…enişteme bir şey deme…” bağıracak gibi ağzını açtı ve kısık bir sesle “Gız orospu…oğlunla mı yatıyon sen? Utanmaz ahlaksız kahpe… hadi dayanamadın dedin biriyle yattım dedin ses etmedim…amma bu kadarı fazla. Seni keserim kör bıçakla.” “Abla gurbanın olam. Vallahi bildiğin değil.” “Ne bildiğim değil lan orospu… aha senin de oğlanında her yeri morarmış. Allah belanızı versin ikinizinde…anlat bana herşeyi…yalan dersen keserim seni…” ağlamaya başladım. Gözyaşlarım süzülürken yanaklarıma başladım anlatmaya. “Abla…zorla yaptı. Karşı koymaya çalıştım ama… Zati ondan gitti evden. Kovdum.” “Bize niye demedin?” “Abla nasıl diyeyim oğlum bana tecavüz etti diye. Hem korktum bana inanmazsınız diye düşündüm…” “Allahın belası velet kime çekti ki böyle… deseydin ya bana, geri getirmezdik eve.” “Pişman olmuştur diye he dedim bende… konuştuk bir daha olmayacak böyle bir şey diye. Söz verdiydi…” “Eee…” dedi ablam merakla, “Dayanamadık… gene oldu…” “Gene mi tecavüz etti?” “Aslında tecavüz sayılmaz…nefsime yenik düştüm…” “Allah belanı versin kahpe seni.” “Abla ne dersen de… hani sen eniştemde tık yok hasretim dedin ya…işte bende hasrettim abla. Benim de canım istedi…bende kadındım…” “Orospu gidip başkasının altına yataydın ya… kendi oğlunla olur mu bu iş?” “Bende istemezdim ama oldu abla… başkasıyla yatsam milletin diline düşsem daha mı iyiydi?” ablam bu sefer şefkatli ses tonuyla “Bacım

günah…” “Abla biliyorum günah…başkasıyla olsa da günah olmayacak mıydı?” deyince sessiz kaldı, cevap vermedi ablam. Yumuşadığını düşündüğüm ablama anlatmaya devam ettim. “Abla bir bilsen o kadar mutlu etti ki beni, kocamla böyle olmamıştı hiç…” Gözleri fal taşı gibi açık ablam merakla, “Nası yani?” “Abla…”dedim. Bileğimi tutarak “aha bu kadar şeyi var abla. Kocaman… bir görsen…” başının iki yana sallayarak ablam “Töbe töbe… O nasıl şey öyle…” “Vallaha öyle abla.” “Orospu seni, hele sen ondan ayak diriyon bu evlilik işine.” “Yok abla. Oğlan he derse, ben ne derim.” Birden ablama sarıldım. “Abla…valla istemeyerek oldu…” Yatakta iki bacı sarılmıştık. Ağlamaya devam ederken. Sırtımı sıvazlamaya başladı ablam. “Tamam bacım tamam… amma sakın seni affettim sanmayasın. Bu işte oğlun daha suçlu amma sen de suçlusun… olmuş bir kere amma bir daha olmasın, hele gızımla evlenecek ki yakında, bir daha duymayayım. Tamam mı…” dedi. “Söz abla bir daha olmaz.” “Söz verdin bir daha duyarsam, vallaha seni kendi elimle keserim.” “Söz…”dedim usulca. “Ha birde bu Talha’ya bir şey söyleme… şimdi vazgeçer evlilikten falan. Ben uygun zamanda onunla konuşurum. Oğlana da bir şeyler uydur bir daha yapamayacağını söyle. Tamam mı?” Mırıldanarak “Tamam abla.” dedim. Ne yapacaktım, yıllarca hasret kalıp oğlumda bulduğum yarak artık amıma girmeyecek miydi? bundan sonra oğlumla bir daha sikişemeyecek miydim? O kocaman yarağı içine artık Eslem mi alacaktı? Karmakarışık duygular içindeydim. Olanlardan sonra fazla oturamadık. Hemen eve döndük. Oğluma ablamın dediği gibi hiçbir şey anlatmadım. Gece benimle beraber olmak istedi, ablama söz verdiğim için bir bahaneyle reddettim. Sabah oğlum gittikten sonra ablam aradı bana uğrayacağını söyledi. Talha’nın evde olup olmadığını sordu. Yok deyince, olmadığı daha iyi dedi. Neden böyle konuştuğuna anlam verememiştim. Ancak eve gelip de konuşmaya başlayınca anladım. Salonda oturmuş çaylarımızı yudumlarken ablam gayet sakin görünüyordu. Bir sıkıntısı olduğu belliydi. “Ne yaptınız gız dün gece?” “Bir şey yapmadık abla. Söz verdim ya sana.” “Ne oldu aslanım yanaşmadı mı?” “Yanaştı da…yok dedim…hastayım dedim.” “Heh…iyi yapmışsın. Anlat bakalım Herşeyi şimdi” diyerek başındaki eşarbı çıkartınca uzun saçları ortaya döküldü. Ablam benden beş yaş büyüktü. Birbirimize yapı olarak benzerdik. Benim gibi beyaz tenliydi. Ayrıca Vücudu yaşına göre gayet iyiydi. Büyük ama çok sarkmamış göğüsleri, kocaman kalçaları… İkimizde minyon olduğumuz için yaşımızı göstermezdik. Ablam için kimse 48 yaşında ve iki kızı var demezdi. “Neyi anlatayım abla?” “Offf. Fadıma ne dediğimi sen gayet iyi anladın. Anlat işte… nasıl odu. Öyle birden mi tecavüz etti?“ "offf. Abla. Nasıl anlatayım…işte oldu dedim ya sana.” Ablamın oğlumla nasıl yaptığımızı anlatmamı istemesi utandırmıştı beni. Bundan dolayı yüzüm kızarmıştı. “Vay…orospuya bak… sen oğlunun altına yat bi güzel siktir, sonra da utan…” “Abla…” deyince, yüzüme baktı kaşlarını çatarak. Mecburen başladım anlatmaya… “Boşandıktan sonra bi haller oldu buna. Doğru dürüst konuşmuyor. Hayvanlara bakıyo, yemek yiyor, sonra da yatıyo. Hep böyle geçiyodu günler… Belim incindiydi bir gün, merhem sürdü. Baktım oğlanın şeyi kalkmış. Şaşırdım. Bana mı halleniyo falan dedim. Yok olmaz ben anasıyım dedim. Neyse bunun gecesi biri beni dürtüyo. Rüya sandım. Kendime gelince baktım oğlan sonra odadan çıktı. Biraz durdum yatak odasının kapısı açıldı. Merak ettim. Sessizce ardından gittim. Baktım kapı aralık. Başladım içeride olanları izlemeye. Baktım eşarbımı almış eline koklayıp duruyo. Sonra külotumu aldı sutyenimi aldı. Onları da öpüp kokluyodu. Sonra baktım bir eli şeyinde abartısız 20 cm. bi de kalın. Ne yapayım bilmiyom. Sonra başladı adımı söylemeye fatmam anam çok güzelsin falan diyodu. Külotumu şeyine sardı sonrada attırdı döllerini.” Ağzı açık dinleyen ablam. “Vay deyyus…nelerde bilirmiş. Sonra…” “İşte yatağa yattım birazdan geldi yanağımdan öptü. Valla abla bende azdıydım. İşte tutamadım parmaklaya parmaklaya kendimi, uyumuşum.” Ertesi akşam gene

merhem sürdü sırtıma. Ama bu sefer iyice kaldırmıştı, arkadan arkadan dayadı sürekli abla nasıl sert kocaman. Hah böyle boru gibi olmuş. Dayayıp duruyor. Benimde hoşuma gitti ses edemedim. Bir ara içim geçmiş bir uyandım ki üzerimde sadece uzun donum la sutyenim var. Bacaklarımın arasının ıslak… Elimi götürdüm bi baktım attırmış. Nasıl oldu hatırlamıyom.” “Gız sikmiş mi seni?” ablamın ağzından böyle açıkça sikişmek çıkması beni şaşırtmıştı. “Yok, daha sonra söyledi. Sabah gitmiş, hemen üstümü başımı değiştirirken fark ettim ki gitmeden bir kere daha otuzbir çekmiş.” “Bu ne gız. Sebil mi? siki elinde mi geziyo bu oğlan?” “Valla abla onu bunu bilmem ama çok güzel yapıyo. Her şeyi de biliyo. Öyle hemen de gelmiyo.” Gülerek ablam, “Bizim gız yaşadı desene…” “Valla yaşadı ki ne yaşadı. Bide öyle çok attırıyo ki, bir görsen, içimi silme doldurdu.” “Eyi eyi. Gızın döl tutması golay olur.” “Beni doldurduğu gibi doldursun senesine alırız torunu kucağa.” Deyip gülüştük. Abla kardeş oğlumun sikişmek konusunda nasıl becerikli olduğunu konuşuyorduk üstelik sikilen kişi bendim. Ablamın “Offf… hadi sen ateşini söndürdün. Ya ben napayım? İki yıl oldu daha su veren olmadı kurudum.” Dedi. Sonra “Ne olurdu beni de yeğenim gibi, güçlü kuvvetli biri olsa, ateşime su dökse?” diye oldukça garip bir cümle kurdu. “Abla…” deyince. “Lafın gelişi bacım, lafın gelişi… ne zaman sikti peki…” dedi ablam. “İşte sabahı sobaya odun getirmeye gittiydim. Gelince baktım, yatak odasının kapısı açık. Ne olmuş diye baktım her taraf dağınık. Hırsız mı girdi diye düşünürken ardımdan girdi oğlan. Eliyle ağzımı kapadı, sonra da ellerimi, ağzımı bağladı. Ses edemedim. İşte zorlan yaptı ama… benimde hoşuma gitti. Çok utandım kendimden nasıl zevk aldım diye. Sonra evden kovdum biliyon işte.” Sıkıntılı bir hali olan ablam, “Offff. Bacım böyle işler demek ki bizim ailede var.” “Ne demek istiyon abla?” diye sordum. “Bacım sen bilmezsin. Daha ufaktın. Hüseyin emmim daha yeni askerden geldiydi. Anamız rahmetliyi samanlıkta beraber gördüydüm. Heçte öyle zorla yapıyo gibi değillerdi. Hatta babam da evdeydi. Ses etmedim. Seneler sonra anama sorduydum. Bana kızdıydı rahmetli. Amma sonra da anlattıydı. Emmim askerden gelmiş daha bekar. Avrat bedenine hasret. Babamız durumu anlamış tabi. Gardaşına izin vermiş. Emmim de anamı evlenene kadar bir seneden fazla babamdan haberli sikmiş durmuş. Emmimde öyle çok azgınmış. Babamda gizlice izlermiş bazen.” Duyduklarımdan küçük dilimi yutacaktım nerdeyse. “Abla ne diyon sen? Doğru mu bu dediklerin.” “Valla anam öyle dediydi. Neyse hepsi de ölmüş gitmiş. Demek ki bizim kanımızda var böyle günah işler. Bak sende oğlunla yattın.” yüzümü öne eğdim cevap vermeden. “Utanma gız. Daha kimler kimlerle yapmıyo ki şimdi, duysan dilini yutan.” “Ne diyon abla sen. Kim kimle yapıyor ki?” dedim merakla. “Gızım bura ufak yer, öyle avrat bulmak golay mı? Ya eşşek sikecen ya da ailenin içinden birinin avradını. Günah yasak amma herkes yapıyo.” “Nasıl yani abla… açık açık konuşsana. Merakta bırakma insanı.” “Hangisini diyem. Yemin ver kimseye demiycen.” “Verdim abla anlat hele.” “Şerife avradı biliyon…” “Görümün şerife abla…” şerife abla ablamla yaşıt, kocası ölmüş dul bir kadındı. Evli kızıyla beraber yaşıyordu. “He o kancık. Damadıynan yatıyo. Gızınında haberi var. Hem gaynımdan kalan mirası yiyo hem de avratları.” “Abla sen nerden biliyon bunları?” “Şerife avradı biraz sıkıştırdım hemen dökülüverdi. Yemin verdim kimseye demiycem diye amma bide sen biliyon şimdi.” “Abla senden korkulur vallaha. Muhtar gibisin. Kim ne bok yiyo hepsini de biliyon…” “Bana bak hele…benim adım Rabia… ben bilirim her şeyi.” Ablamın bu kadar şeyi bilmesi, bana hiç anlatmaması çok garipti. Daha anlatmadığı neler vardı kim bilir… birden ablama sordum “Abla ya sen…” “Ben ne fadıma…” “Eniştem dedin…iki yıl oldu dedin…sen hiç…” diye sordum. Beklemediği bu soru karşısında rengi atan abla sert çıkarak bana “Azımı mı arıyon gız?” “Ne araması abla. konuşuyoz işte. Olmadı mı hiç?” ablam beklemediğim bir şekilde, “Oldu işte bir şeyler.”

İnanamıyordum. Ablam eniştemi aldatmıştı ve bu kadar kolayca bana söylüyordu. “Kimdi gız abla? ben biliyom mu?” “Offf. Amma çok soru soruyon. Napacan bilipte hem sen?” “Konuşuyoz işte abla. Sen herşeyi mi öğrendin…söylesen nolcak ki?” gülümseyen ablam, “Bu enişten ameliyat olduydu ya… Hastahanede yatıyo, bende başında galdım. Orada bi hasta bakıcı adam vardı. Gözleri çakmak gibi bakıyo. Biraz işve edince götümden ayrılmaz oldu. Ne desem ne yumuş buyursam yapıyo. Gür bıyıklı, esmer, birazda yapılı. İçim kaynadı adama. Bir gece nöbetteyken iyice işareti verdim. Adam dünden razı zati. Geç saatte beni bir odaya götürdü. Orda ayaküstü bitirdik işi. Dadı damamda kaldı. Sonra gizli saklı yaptık her akşam enişten hastaneden çıkana gadar. Sona pişman oldum amma napam anam yanıyodum. Soracıma adam peşime düştü. Yok dedikçe ısrar ediyo. Gocana derim dedi. Korkar oldum. Baktım olcak gibi değil, eniştene deyiverdim.” “amaaa…Ne diyon abla sen…” “nedem bacım. Adam sülük gibi yapıştı. Aldım herifi karşıma. Durumu bir gözel anlattım. Böyleyken böyle dedim. Herifim gızamadı bile. Ağladı durdu bütün gece. Zabahına evden getti hiç bişey demeden. Zonracıma akşamına geldi. Adamınan gonuşmuş. Avradımı rahat bırak yosa kötü olur demiş. Gözünü gorkutmuş adamın. Anlattı durdu. Bir daha yapma, başımıza bela olurlar dedi. bakdım adam haklı. Sonrada dedi her işin bir yolu yordamı var dedi. Herif sen ne diyon dedim. İşte anlattı durdu… sonra ne zaman istesem şehre indik… otelde galdık. Bilmediğim tanımadığım adamları getirdi bana…” duyduklarıma inanamıyordum. Eniştem ablamı sikmesi için erkekler buluyordu. Ablam anlatmaya devam ediyodu. “İşte böyle bacım. Enişten bana seni çok seviyom. Bak sen mutlu ol diye nelere katlanıyom ben, diye gonuştukça herife mahcup olmaya başladım. Bir seneden beri kimseye gitmedik. İstemedim. Daha da utansın istemedim. Yangınım var gene bu aralar ama utancımdan diyemiyom herife hadi otele gidek diye. Birazda gorkuyom başımıza bir iş gelir diye. Enişten eskisi gibi değil. Hem hastalıklar bi yandan hemde yaşlılık… İşte bağrıma daş basıyom bacımm…” dedi. Duyduklarım inanılır gibi değildi. Açıkçası üzülmüştüm anlattıklarına. En çokta enişteme. Kolay değildi… bu yaşta karısının mutlu olması için bunlara katlanıyor. Karısını sikecek adamları bulup koynuna sokuyordu. Ablamın elinden tuttum ve elimi elinin üzerine koydum. “Abla bilmiyodum ben böyle. Ne biçim gaderimiz varmış…” dedim. “Öyle bacım öyle…”
发布者 girl_hunter
2 年 前
评论
账户以发表评论