Gençlik Öfkesi S1 - B9.1

BÖLÜM 9.1 [ARBEDE]

Bana böyle yakınlaşması garip hissettirmişti. Ellerimle ablamı bel kısmının yanlarından tutarak iktirdim.

Gözlerimden yaş süzülecek gibi olmuştu, hemen arkamı dönüp derin bir nefes aldım.

Ay: Aras iyi misin?

Elimle dur işareti yaptım, gözlerimi biraz ovuşturdum ve konuyu kafamdan atıp tekrar döndüm.

"Bir şey olmadı."

Ay: İstersen su falan verebilirim?

"İstemez Ayla senden bir şey istemiyorum, iyi geceler!"

Sakince odama doğru çıktım, kapıyı arkamdan kapattım ve üstümde ne varsa çıkardığım gibi duşa girdim.

İçimde derin bir ateş vardı ve bildiğin canımı yakıyordu. Sanki vücudum alevler içindeydi.

Elimden geldiğince soğuk suyu açıyordum ama belirli bir sınırı vardı.

Böyle olmayacak anlaşılan, bari küveti biraz soğuk suyla biraz da buzla doldurayım.

Altıma bir boxer giydim ve tam kapıyı açınca aklıma "Neden ben taşıyorum ki? Onlar ne güne var!" dedim.

Yüksek sesle anneme ve ablama seslendim. İkisi de ne olduğunu anlamadan anında yanımda bitmişti.

Ab/An: Ne oldu?

"Aşağıdaki dondurucudan buz torbalarını alıyorsunuz ve küvetime döküyorsunuz. Hemen, şimdi!"

An: Hizmetçin yok bur-...

Yüzüne öyle bir tokat çaktım ki ses içeride bildiğin uzunca yankı yapmış, annem'in yüzünde parmak elimin izi çıkmıştı.

Ab: Aras ne yap-...

Aynı şekilde Ayla'nın yüzüne de bir tokat atmıştım, Ayla ne olduğunu anlamadan yüzünü yere eğdi ve aşağı indi.

"Kızın indi! Sen de onun ardından in hadi! Hemen getirin buz torbalarını!"

2 dakika geçmeden ellerinde buz torbalarıyla gelip banyoya geçip, buzları dökmeye başladılar.

Buzlar yetmişti bu sebeple tekrar istemedim fakat Ayla'nın çıkmasını annemin banyo'da kalmasını söyledim.

Ayla ilk baş tereddüt etmiş, yerinde mal gibi bekliyordu.

"Ayla siktir git. Çık git hadi!"

Ayla, hemen yüzünde bozuk bir tavırla çıktı gitti. Anneme soyunmasını söyledim.

Annem bir şey demek istiyor, ancak bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle itiraz etmedi ve üstünde ne varsa çıkardı.

Çırılçıplak karşımda duruyor ve bekliyordu. Yavaşça altıma giydiğim boxer'ı çıkardım ve ona yaklaştım.

Biraz korkuyor ve endişeli bir tavır sergiliyordu. Adım atacak alanı da kalmamıştı. Arkasında duran küvete bakıyor sonra bana bakıyordu.

Yavaşça omzundan tutup sola doğru kendisini iktirdim ve küvete girdim.

Ne olduğunu anlayamamış ve bana öylece "şu an ne yapmaya çalışıyorsun" der gibi bakıyordu.

Küvetin ucundan ayaklarımı çıkardım ve masaj yapmasını söyledim.

Bir bana, bir ayağıma ve bir de kendi üstüna bakıyor, anlam vermiyordu.

"Haydi da keyfini mi bekleyeceğim?"

Yavaşça küvet'in ön kısmına geldi ve dizlerinin üstüne çömelip, ayaklarıma masaj yapmaya başladı.

Bu konuda baya iyiydi, babam boşuna anneme masaj yaptırmıyormuş demek ki!

Ayaklarımdaki masaj işinin bittiğini söylediğimde kalktı ve gitmeye çalıştı, ancak "Nereye? Daha işin bitmedi!" dediğim gibi arkasını dönüp donakaldı.

"Omuzlarımı yap bakalım şimdi!"

An: Bak Aras, bir şey demiyorum ama yeter artık! Git başkasına yaptır bu kadar yeter!

Bunu söylediği gibi buzlu suyun içimden çıktığım gibi annemin arkasından yürüdüm ve ensesinden bir kedi gibi tutup, küvete doğru adım attırdım.

Küvetin dibine geldiğinde, dizlerinin üstüne çöktürdüm ve kafasını soğuk suya soktum.

10 saniye bekletip çıkarıyordum.

[Boğuk bir sesle]

An: Aras yapma (öksürüyor), lütfen!

"Ben ne istersem yapacaksın, senin karşında eski oğlun yok! Bunu hâlâ anlatamıyorum galiba ama artık anlatmaktan çekinmeyeceğim."

Tekrar kafasını suya soktum ve biraz bekleyip çıkarttım.

Annem sadece öksürüyor, bir şey bile demiyordu. İçimden herhalde artık anladı dedim ve saçlarını bıraktım.

"Şimdi omuzlarıma masaj yapacaksın, değil mi anneciğim?"

Öksürük sesleriyle karışık bana "E-evet oğlum yapacağım!" diyordu.

Islak saçlarını arkaya doğru attırdı ve küvete girmemi bekledi. Tekrar soğuk suyun içine girdim ve annem arkama geçti.

Yumuşak ellerini omzuma attı ve güzelce omuzlarımı eze eze masaj yapmaya tekrar başladı.

[20 dakika sonra]

Tamam bu kadar yeter, yürü git odana yarın tekrar yapacaksın, ona göre yağ falan varsa hazırlıklı gel.

Annem kalktığı gibi kıyafetlerini aldı ve çıktı gitti. Ben de soğuk sudan çıktım ve üstümü kurulayıp giyindim.

Birazcık bilgisayar karşısında oyalandım, şirkette çalışan konumlara kimleri getirebilirim diye düşündüm ve adayları sıraladım.

Liste içerisinde daha önce fazla tecrübesi olmayan kişilerde vardı fakat, bence bu işe en uygun kişilerdi.

Listeyi kapattım. Yarın tekrar devam eder elimden gelenin en iyisini yaparım. Bir anda midem guruldamış ve acıkmıştım.

Kendi kendime konuşurken "Bari aşağı ineyim de, bir şey yaptılarsa yiyeyim." diye düşündüm.

Aşağı doğru indiğimde annem ve ablam koltukta oturuyordu, mutfağa geçtiğimde her şey yerli yerindeydi.

Büyük ihtimalle yemek ne yaptılar, ne de yemek yediler. Aklıma iyi bir yere gitmek geldi.

Salona geldim ve ikisine de seslendim. Normalde onlarla gitmek istemezdim ama o kadar kullandık.

"Hanımlar!"

İkisi de susmuş, bir şey dememi bekliyorlardı. Sonra cümlenin devamını getirdim.

"Güzelce giyinin, güzelce! Dışarı çıkıyoruz. Şöyle, elit bir mekânda güzel bir yemek yiyelim."

Annem ve ablam bana şaşkın bir şekilde bakıyordu, herhalde şaka yaptığımı falan sanıyorlardı.

"Hanımlar? Giyinsenize!"

Annem ve ablam birbirine hafif ama fazla belirgin olmayan şekilde gülmüştü. Galiba bu duruma sevinmişlerdi!

Ben de arkalarından yukarı çıktım ve güzel bir gömlekle pantalon giyip, babamın saat koleksiyonundan güzel bir saati koluma taktım.

Giyinme faslı bitince, odadan çıktım ve aşağı indim. Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde, mükemmel bir manzara vardı sanki karşımda.

Annem dekolteli siyah etek giymiş jartiyerli siyah çorap ve aynı şekilde kırmızı ince topuklu bir ayakkabı giymişti. Adeta kıyafetin darlığını vücudu kaldırmayacak gibiydi.

Ablam birazcık daha hanım hanımcık olmuş ve masum duruyordu, üstünde kıpkırmızı bir elbise vardı. Kollarında dantelli siyah eldivenler ve desenli siyah külotlu çorap giymişti.

Ayla'nın kıyafeti bir tık genişti ve vücut hatlarını gizliyordu.

"Haydi çıkalım artık."

Kapıdan çıktığımız gibi şoför koşup arabayı getirecekti fakat kendisine "Dur! Biz kendimiz gideceğiz!" dedim ve zahmet olmasını engelledim.

Cadillac aracın anahtarını içeri geçip aldım ve arabayı çalıştırıp garajdan çıkardım.

İçeriden annem ve ablama binmeleri için seslendim.

Annem ve ablam içeri bindiği gibi güvenliğe kapıyı açtırdım ve gideceğimiz yere varmak için, hızlıca sürmeye başladım.

Yolda şarkı dinlemek için radyo'yu açtım. Sırayla müzikleri çeviriyorduk. O sırada sevdiğim bir şarkı denk geldi ve öylece bıraktım.

Şarkı içime içime işliyor, saçma ama komik hareketler yapıyordum. Annem ve ablam sanki yanımda değil de, ben öyleymiş gibi hareket ediyordum.

Hafif aynadan arka koltuğa baktığımda, annem ve ablam benim halime gülüyorlardı ama ayakta uyduruyorlardı.

Hiç arkama bakmak ya da ses çıkartıp rahatsız etmek istemedim.

Bunları yaşarken, sanki az önce vurduğum tokatlar unutulmuş ve mutlu bir aile ortamına dönmüştük.

Geleceğimiz yere az kalmıştı, yavaşça elimle radyo'yu kapattım ve seslenip "geldik hanımlar!" dedim.

Yavaşça arabayı mekanın girişinden girdiğim gibi durdum, araba'dan annem ve ablam çıkınca, anahtarı vale'ye teslim ettim.

"Anne soluma geç, abla sen de sağıma geç. Haydi bakalım, içeri girelim şimdi."

Annem ve ablam anında koluma girmiş ve mekâna giriş yapmıştık.

Annem'in kıvıra kıvıra yürümesi, topuklu ayakkabılarının sertçe yere vuran sesi, etraftaki insanların bir hayli dikkatini çekiyordu.

Ayarladığım güzel masaya geçtik. Tüm Muğla ayağımızın altında duruyor ve rüzgâr'ın getirdiği çiçek kokuları, burnumuzu rahatlatıyordu.

Bu esnada garson gelmiş ve siparişlerimizi vermiştik. Hepimiz iyi pişmiş biftek ve 1 tane şampanya ve kırmızı şarap istemiştik, yanına güzel bir salata ve ön yemek sipariş ettik.

Ablam ve annem telefonlarını açmış etrafın fotoğrafını, videosunu falan çekiyordu. Ben de yerimde normal bir şekilde oturuyordum.

Bir süre sonra ortama sessizlik çökmüş ve garson gelmişti.

Ön yemek geldi ve başladık. Yemeklerimizi yerken iki masa sol çapraz tarafında, bir adam anneme yiyecekmiş gibi bakıyordu.

Annem bakışları farketmiş ve rahatsız olmuştu. Adama dik dik bakmaya başlamıştım. Bir süre baktıktan sonra rahatsız olmuş ve yemeğini yemeye dönmüştü.

Ab: Teşekkür ederiz Aras!

"Hı! Ne dedin duyamadım?"

Ab: Teşekkür ederiz Kardeşim!

"Teşekküre gerek yok, bir ara tekrar böyle bir yere gelir, güzelce yemek yeriz tekrardan."

[Biftekler gelir]

Şampanya ve şarap var. İstediğinizi için, nasıl olsa ben süreceğim.

Annem direk bardağı şampanya ile doldurmuş ve tekte bütün bardağı içmişti.

Saatler gece 2:30 gösteriyordu. Artık annemin midesi şarap deposu gibi olmuş ve zar zor hareket ediyordu.

Fakat ablam biraz daha az içmiş ve kendisini dizginlemişti. Annem yavaşça kalkıp "ben lavabo'ya gidiyorum! Hemen gelirim." demişti.

O gidince Ayla hemen konu çıkarmış ve benimle sohbet etmek istemişti.

Ab: Güzel bir gece oldu, umarım daha fazla böyle yaparız değil mi?

"Evet yaparız Ayla!"

Yavaşça ellerini ellerime uzattı.

Ab: Aras biliyorum, yaşattığınız şeyler yüzünden bize kızgınsın. Bunlarda haklısın fakat lütfen, lütfen Aras! Affet bizi n'olur!

Ab: Annem biraz konuyu kavramak istemiyor ama ben anladım daha doğrusu kavradım. O gece altındayken, yani şey...

"Bak Ayla! Sen iyi bir insan değilsin. Annem de öyle. Siz ikiniz bu hayatta gördüğüm en berbat insanlarsınız."

"Bunlar kolay şeyler mi? Bunca yaşanan, 18 yıl boyunca yaşattığınız bütün ne varsa. Bunlar kolay mı?"

"Hem sen ne ara yumuşadın böyle bana karşı? Kusura bakma ne dersen de. Söylediklerine inanmam, inanamam, bu kadar açık her şey."

Ellerimi ellerinden çektim ve lavabo tarafına baktığımda bir gariplik sezdim. Az önce annem kalkarken, masada oturan adam duruyordu.

Fakat, şimdi masada eşyaları var ama kendisi yok? Umarım düşündüğüm şey değildir diye umarak Yerimden hızla kalktım ve koşarak lavabo'ya gittim.

Erkekler lavabosuna bile girmeden, direk kadınlar lavabosuna girmiştim.

[Çoğu kişi gitti ve genel olarak erkekler vardı, kadın yoktu neredeyse.]

Tahmin ettiğim gibi olmuştu, adam alkollü annemi köşeye sıkıştırmış ve annemi ellemeye çalışıyordu.

Ne kadar annem istemese bile adam hâlâ şansını zorluyordu.

Annem bana doğru bakmış ve "Oğlum!" demişti.

Adam bunu duyunca, alkollü olmasına rağmen savrulmadan arkasına dönmüş ve bana posta koymak için hazırlığa başlamıştı.

"Hemen annem'in yanından çekil!"

A: Kolaysa çek amına koyduğumun çocuğu seni!

Adam bunu dediği gibi hemen pozisyon alarak hareket ettim ve adamla kavga etmeye başladım.

Adam biraz güçlüydü hızlı ve yakın yumruklar savuruyor. Az da olsa isabet ettiriyordu.

Savunma pozisyonuna geçip adamın yumruklarını savuşturdum. Adam açık bir fırsat vermişti.

Hemen akciğerin alt kısmına vurdum ve oradan da, dizinin sağına bir tekme attım.

Adam direk yere düşmüş ve bir eliyle dizini, bir eliyle göğüs kafesini sıkı sıkı tutuyor, zar zor nefes alıyordu.

Bu esnada Ayla içeri girdi ve ortamı görünce şaşırdı.

Ay: Ne oldu burada?

"Gta görevi yapıyordum, adamla dövüşürsem 2000 dolar verecekti!"

Ay: Nasıl?

"Ya Ayla salak mısın adamı dövdüm işte. Annene taciz etmeye kalkıyordu ben de adamı dövdüm."

"Garsonu çağır Ayla sen hemen!"

Ayla çıkmıştı annem, ben ve adam tuvaletteydik.

Adam daha ayılmasın diye, etkili bir noktaya vurup adamı bayılttım.

Anneme döndüğümde gözlerinden yaşlar siyah rimeliyle karışık akıyordu. Adam üstünü biraz tartaklamış ve anneme tacizde bulunmuştu.

Annem'in ellerini tuttum ve onu sakinleştirmek için elimden geleni yaptım.

"Tamam, tamam buradayım! Bak adam yerde, artık bir şey yapamaz!"

An: O-oğlum!

Bana sımsıkı sarıldı. Hayatımda ilk kez bana sarıldı, baya şaşırmıştım.

Ablam garsonu çağırmış, beraber içeri gelmişlerdi. Bizi o halde görünce. Sessizce izlemeye başlamış meğerse.

Annem ablamı ve garsonu görünce "kızımm" dediği an, annemden kendimi kopardım ve döndüm.

"Garson Bey, lütfen polisi arayın! Bu adamdan şikâyetçiyiz!"

G (garson)

G: Efendim ben hanımefendi durumu anlatınca aradım. Yakında burada olacaklardır.

[1 saat sonra Emniyette]

Bulunduğumuz bölgede olan emniyete gelmiş ve ifade vermiştik.

Her şey için, polis arkadaşlar bize yardımcı olmuş ve şikâyet talebimiz oluşturulmuştu.

Ablam sorgu odasında ifade verirken, annemle ben bir bank'a beraber oturmuş onu bekliyorduk.

Annem kafasını omzuma dayamış dalgın dalgın, ne dediğini bile anlamadığım şekilde bir şeyler söylüyordu.

Biraz vakit geçtikten sonra, ablam sorgu odasından çıkmış ve bize doğru geliyordu.

"Kızın da geliyor haydi gidelim. Bir işimiz kalmadı sonuçta."

Hepimiz kalkmış ve otoparka doğru arabaya ilerledik. Saat neredeyse 4 olmuş ve etraf hafiften aydınlanmaya başlamıştı.

Arabaya vardık, bindiğim gibi camları açtım. Annem ve ablam zar zor ayakta duruyor ama ablam biraz daha iyiydi.

Telefonumu açtım ve Derya'ya kısa ve açık bir mesaj yazıp, gelmesine gerek olmadığını tane tane belirttim.
发布者 girl_hunter
1 年 前
评论
账户以发表评论